ABD’nin Şam yönetimine uyguladığı yaptırımlar Suriye parasının sert düşüşünde etkili olurken, Kürtlerin önderlik ettiği kuzeydoğu Suriye’deki özerk idarenin temsilcileri kendi bölgelerinin de ekonomik krize girdiğini söylüyorlar.
ABD Kongresi’nin Caesar Yasası kapsamında onayladığı yeni yaptırımların önümüzdeki hafta devreye girmesi beklenirken, Suriye’de doların fiyatı hafta sonunda 3 bin Suriye lirasını aştı.
Yaptırımlar, Kürt ağırlıklı bir milis ittifakı olan Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı özerk idareyi doğrudan hedef almıyor. SDG, yaklaşık 4 milyon nüfusu olan kuzeydoğu Suriye’yi, İslam Devleti ile mücadele sırasında ABD önderliğindeki askeri koalisyonun desteğiyle kontrole almıştı. Ne var ki ABD 100 bini aşkın çalışanı olan özerk idareye destek sağlamıyor, dolayısıyla özerk idare gelirlerinin önemli bir kısmını Esad rejimine petrol ve hububat satışlarından elde ediyor.
Özerk idare, yeni yaptırımlardan beklenen olumsuz etkilere karşı ekonomik kriz masası kurdu. İdare 6 Haziran’da Suriye lirasının istikrasızlığı karşısında yerel çiftçilerden buğday alımını dolara bağladığını duyurdu. Fiyat kilogram başına 0.17 dolar olarak açıklandı.
Kamışlı yakınlarında buğday tarlası olan Fehad Fetih, “Fiyat, Suriye rejiminin verdiği fiyattan iyi. Ama durum burada genel olarak felaket” diye konuştu.
Özerk idare geçen hafta kendi kontrolü dışındaki bölgelere buğday satışını yasakladı. Bu, Şam’daki merkezi hükümeti rahatsız edecek bir karardı. Zira Şam, gelecekte kuzeydoğunun özerkliğine müsamaha göstermektense bölgeyi geri alacağını söylüyor. Tüccarların Suriye lirasının düşüşü karşısında beklemeye geçmesi, Menbiç’ten Kamışlı’ya kadar pek çok kentte pazarların bu hafta kapalı kalmasına yol açtı.
Kuzeydoğu Suriye’de ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın fonladığı istikrar projelerinde çalışan ve soyadının yazılmasını istemeyen Muhammed, “Kuzeydoğu Suriye’de yaşananların bir facia olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Özerk idarenin üst düzey yetkililerinden Bedran Çiya Kurd ve İlham Ahmed, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye ekibinde yer alan Büyükelçi William Roebuck’ın geçtiğimiz günlerdeki ziyareti sırasında özerk idarenin yaptırımlardan muaf olacağına dair güvence verdiğini ama bunun fiiliyatta ne anlama geldiğinin belli olmadığını söylediler.
Al-Monitor’a konuşan bölgedeki kıdemli bir yetkili de Caesar Yasası devreye girince ne tür ticari faaliyetlerin mümkün olacağı konusunda ABD tarafından 8 Haziran itibarıyla net bir açıklama gelmediğini belirtti.
Dışişleri Bakanlığı’nın Roebuck’ın güvence verdiğini teyit etmemesi de durumu iyice karmaşık hâle getiriyor. Al-Monitor’un e-posta yoluyla ulaştığı bir bakanlık sözcüsü, “Özel, diplomatik görüşmelerin içeriğine dair yorum yapmıyoruz, potansiyel yaptırımları da önceden konuşmuyoruz” dedi.
Amerikalı yetkililer yaptırımların tatbikinde kuzeydoğu Suriye’deki yetkililere hoşgörü gösterileceği yönünde mesajlar vermiş olsa da Uluslararası Kriz Grubu’nun kıdemli Suriye uzmanı Dareen Khalifa’ya göre özerk idare ile rejim arasında ticareti kolaylaştıran pek çok tüccar yaptırıma uğrayacak.
Al-Monitor’un telefonla ulaştığı Khalifa, “Özerk idare Suriye lirasının hızlı değer kaybından kaçınamaz” dedi.
Khalifa’ya göre bir diğer endişe, Caesar yaptırımlarının tatbikinin takdire bağlı olmasından ve Washington’un bu yaptırımları istikrarlı bir şekilde uygulayıp uygulamayacağının belli olmamasından kaynaklanıyor.
Washington’da yaşayan Suriye uzmanı Ahed al-Hendi de “Yaptırımlar tabii ki kuzeydoğuyu hedef almıyor. Ama Suriye ekonomisini hedef alıyor ve kuzeydoğu da bu ekonominin parçası” dedi.
Muhammed’e göre “Ticaret adeta durdu. Pazarlar çalışmıyor. Kimse bir şey alıp satmıyor.”
Daha iyi yaşam koşulları talep eden halk geçtiğimiz günlerde Deyrizor ve Şadadi’de yeniden protestolara başlamıştı.
Muhammed, “Amerikalılardan herhangi bir yardım çabası görmüyoruz. [Yaptırımlardan] sadece sıradan Suriyeli vatandaşlar etkilenecek” dedi.
Kuzeydoğu Suriye’yi uluslararası ticarete bağlayan tek açık sınır kapısı, Irak Kürdistan Bölgesi’ne açılan Semelka Sınır Kapısı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Irak ile kuzeydoğu Suriye arasında yeni bir kapının açılması için Rusya’yı ikna etmeye çalışıyor ama şu ana dek fazla bir ilerleme sağlayabilmiş değil. Özerk bölgedeki tek havalimanı da rejimin kontrolünde.
Her şeye rağmen kuzeydoğudaki ekonomik durum hâlâ hükümet kontrolündeki bölgelerden iyi. Özerk idarenin memurlarına ödediği maaşlar rejimin verdiği maaşlardan yüksek. Hatta özerk idare enflasyonu telafi etmek için maaşları iki katına çıkarmayı düşünüyor.
Hızlı fiyat artışlarına rağmen pek çok günlük ihtiyaç kuzeydoğuda hâlen daha makul fiyata karşılanabiliyor. Muhammed’e göre tüp gazın fiyatı rejim kontrolündeki sahil bölgelerinde 30 bin Suriye lirasına ulaşabiliyor, kuzeydoğuda ise 3 bin lira dolaylarında.
Yine de ekonomiler iç içe geçmiş durumda ve kuzeydoğuda satılan pek çok ürün hükümet kontrolündeki bölgelerden geliyor.
Washington’un Suriye politikasının yakın zamanda değişebileceğine dair herhangi bir işaret yok. Esad rejiminin, Suriye’nin önde gelen işadamlarından Rami Mahluf’u sıkıştırma girişimleri, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda ihtiyatlı bir iyimserlikle yaptırımların işe yaradığı yönünde yorumlanıyor. Suriye konusunda bakanlığın en kıdemli ismi James Jeffrey geçtiğimiz ay, “Benim reçetem, aynısından daha fazlası” ifadesini kullandı.
Dokuz yıl süren kanlı bir iç savaşın ardından Esad rejimini kapsamlı siyasi reformlara zorlamak isteyen ABD, dünyadaki çeşitli müttefiklerine de Şam kontrolündeki bölgelerin yeniden imarına yardım etmemeleri için baskı yapıyor.