Türkiye’nin kamu yayıncılığı kurumu TRT, ABD’de “yabancı ajan kuruluş” olarak kayda geçirildi. Al-Monitor’un edindiği bilgilere göre, ABD Adalet Bakanlığı geçen yıl kuruluştan Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası (FARA) kapsamında kayıt yaptırmasını istedi. TRT’nin ise bu talimatı ancak bu ay başında gerçekleştirdiği öğrenildi.
Adalet Bakanlığı talimatını 1 Ağustos 2019 tarihli bir mektupla, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na (TRT) iletti. Al-Monitor’un da bir kopyasına ulaştığı belgede, TRT’nin yayıncılık alanında “ajan” ve Türk hükümeti hesabına çalışan bir “haber servisi” gibi davrandığı ve “siyasi faaliyetler” içinde bulunduğu bildiriliyor.
TRT’nin mali ve editoryal açıdan bağımsız bir kuruluş olduğu savını reddeden ABD’li yetkililere göre, Türk hükümeti, “hem düzenleme ve denetim yoluyla hem de yönetimini, bütçesini ve içeriğini kontrol altında tutatarak” TRT yayıncılığına “yön veriyor.”
Mektupta bunun, TRT’nin genel yayıncılık ilkelerinde de karşılık bulduğuna dikkat çekilerek şu ilkeye atıfta bulunuluyor: “Devletin milli güvenlik siyasetinin, milli ve ekonomik menfaatlerinin gereklerine uymak.”
Mektupta TRT’nin FARA kapsamında kayıt altına alınmasının yayın içeriğine hiçbir şekilde müdahaleye yol açmayacağı da vurgulanıyor. Kayıtla, TRT’den haber satın alan kuruluşların, bu haberleri paylaşan sosyal medya platformlarının ve Amerikan izleyecisinin “içeriğin arkasındaki yabancı güce tümüyle vakıf olmasının” amaçlandığı belirtiliyor.
TRT’nin bu talimata uymaktan başka pek bir seçeneği olmadığına dikkat çeken ABD Adalet Bakanlığı Sözcüsü, de Al-Monitor’a “Bu çağrıya rağmen kayıt yaptırmayı reddeden kuruluşların kaydı, yargı kararıyla resen yaptırılabilir” dedi.
Al-Monitor’un ilk olarak geçen hafta haberleştirdiği kayıtlara göre, TRT, İngilizce yayın yapan haber kanalı TRT World’ün “hazırladığı ve yayınladığı içeriklerle siyasi faaliyette” bulunuyor.
2015 yılında kurulan ve 24 saat yayın yapan TRT World televizyonu dünyadaki gelişmeleri Türkiye perspektifinden aktarıyor.
TRT’nin FARA kapsamındaki kaydı Donald Trump yönetimi ve Kongre’nin yabancı hükümetlerin borazanı gibi gördükleri basın kuruluşlarına yönelik baskıyı artırdıkları bir ortamda geldi.
Kongre, bu çabalar kapsamında, Ağustos 2018’de de yabancı basın kuruluşlarının Federal İletişim Komisyonu’na kayıt yaptırmasını zorunlu kılan bir düzenleme çıkarmıştı.
Şu ana kadar komisyona sadece iki kuruluş kayıt yaptırdı: Türkiye merkezli Anadolu Ajansı ile MHz News. Washington DC merkezli MHz News, Katarlı El Cezire, Fransız FMM ve Alman Deutsche Welle’den içerikler yayınlıyor.
Hem mali hem de editoryal anlamda bağımsız bir kuruluş olduğunu savunan TRT ise kurumun mali kaynaklarının kamu fonları ve reklam gelirlerinden oluştuğuna dikkat çekiyor.
Televizyonun FARA kaydında adı geçen tek yetkili, TRT World Washington Büro Şefi Tuncay Yürekli Al-Monitor’un, FARA kararının adil olup olmadığına ilişkin yorum taleplerini yanıtsız bıraktı.
Diğer kamu yayıncılığı kuruluşlarından farklı olmadığı vurgulayan TRT, FARA kayıt dosyasında şu ifadelere yer veriyor: “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu yabancı devletlerin güdümünde olmayan diğer tüm haber ve yayıncı kuruluşlar gibi haber toplama ve yayma faaliyeti icra etmektedir. (...) yüksek nitelikli ve profesyonel bir gazeteci, editör ve yapımcı kadrosuna sahiptir”
Al-Monitor’a konuşan TRT World Hukuk Müşaviri Efe Poturoğlu da kuruluşun “tarafsız bir kamu iktisadi teşebbüsü olarak faaliyet gösterdiğinin” ve “herhangi bir yapı ya da şahısın güdümü ya da kontrolünde olmadığının” FARA kayıt dosyalarında da vurgulandığına dikkat çekiyor.
ABD Adalet Bakanlığı’na göre ise TRT’nin vergi ve devlet fonlarından yararlanması tarafsız olmadığına işaret ediyor. Mektupta TRT yayınlarının “sürekli olarak Türkiye hükümetinin tutumunu tekrar eden” pek çok içerik örneğine de yer veriliyor. Bu örneklerin başında TRT’nin, Ankara’nın terörist kabul ettiği ABD destekli Halk Savunma Birlikleri (YPG) ile Fethullah Gülen ve takipçilerine ilişkin içerikler geliyor.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki ABD destekli Kürt savaşçılara karşı ekimde başlattığı harekâtın ardından şahin kanattan pek çok Amerikan kuruluşu da TRT’nin “yabancı ajan” olarak kaydedilmesi için çağrıda bulunmuşlardı.
Bu çağrı son olarak Demokrasileri Savunma Vakfı Türkiye Programı tarafından 2019’da yayımlanan “Türk-Katar Ekseni” başlıklı bir raporda da yer aldı. Şahin kanatta yer alan kuruluşun kıdemli Türkiye programı araştırmacısı eski milletvekili Aykan Erdemir ile kıdemli araştırmacı Varsha Koduvayur tarafından yazılan raporda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye ve Katar’ın devlete bağlı basın kuruluşlarını yabancı ajan olarak kayda geçirmek ve devletlerin bu basın kuruluşlarını mali olarak nasıl desteklediklerini ifşa eden kampanyalar düzenlemek iyi bir başlangıç noktası olacaktır.”
Orta Doğu Medya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Steven Stalinsky de Türkiye’nin askeri müdahalesinden birkaç hafta sonra Washington Post’ta yayımlanan bir makalesinde TRT yayıncılığına tepki göstererek, “Amerikalı uzmanlar ve kuruluşlar, Rusya merkezli RT’ye yaptıkları gibi TRT World’ün de yayınlarına çıkmayı reddetmeliler” ifadelerini kullanmıştı.