İran Devrim Muhafızları silahlı Kürt muhalif gruplara karşı giderek cüretkâr operasyonlar düzenliyor. Son olarak, bu grupların yıllardır güvenli bölge olarak kullandığı İran’ın batısındaki sarp dağlara binlerce asker gönderildi. ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’la altı küresel güç arasındaki nükleer anlaşmadan çekildiği ve İran’a yönelik yaptırımların yeniden devreye gireceğini açıkladığı 8 Mayıs’tan bu yana Devrim Muhafızları’nın operasyonlarında aciliyet havası seziliyor.
Devrim Muhafızları 3 Ekim’de Özel Kuvvetler dâhil binlerce askeri seferber ederek İran’ın Kürt bölgesinde farklı cepheleri kapsayan Muharrem Harekâtı’nı başlattı. Hücum helikopterleri, ağır toplar ve insansız hava araçları ile yürütülen operasyon, resmiyette tatbikat olarak tanımlansa da komutanlar İran’ın gelişkin silah teknolojisini sergilemeyi ve stratejik bazı dağlarda kontrolü sağlamayı amaçladıklarını ortaya koydular. Batıdaki Kürt bölgelerinden sorumlu olan Devrim Muhafızları komutanı Muhammed Taki Usanlu operasyon sırasında yaptığı açıklamada silahlı Kürt grupları destekleyen ülkelerin topraklarında da operasyon tehdidinde bulundu. Söz konusu gruplar komşu Irak Kürdistanı’nda üslenmiş durumda.
İran 1979’dan bu yana ilk kez dağlarda tam kontrol sağlamaya çalışıyor. 7 Ekim’de operasyonun ikinci safhası devam ederken Devrim Muhafızları’ndan ismi açıklanmayan bir tuğgeneral, dürbünle sahayı izleyen üst düzey askeri yetkililere hitaben mikrofondan “Bu, gerçek bir sahne. Bugün tatbikat yapıyoruz ama bu bölgeleri de tamamen temizleyeceğiz” dedi.
Televizyondan canlı yayınlanan görüntülerde Kürt isyancıların saklandığı iddia edilen noktalar hücum helikopterleri tarafından ateş altına alınırken Şaho Dağı’nın yamaçlarından dumanlar yükseliyordu. Koruma altında bir tabiat alanı olan Şaho Dağı, tuğgeneralin de belirttiği gibi 1400 kilometre karelik bir alana yayılıyor. İran yapımı insansız hava araçları gökyüzünde halkalar çizerken, dağlarda 130 milimetrelik topların, T72 tanklarının sesi gümbürdüyordu.
Tuğgeneral “Karşı devrimciler 1390 yılı öncesinde (İran takvimine göre) burada yerleşik bir varlığa sahipti ve bu yüksekliklere asker çıkarma imkânı yoktu” diye anlatıyordu. İran takvimine göre 1390 yılının başlangıcı 21 Mart 2011’e tekabül ediyor.
Kürdistan eyaletinin valisi Behman Muradnia ise bölgeden yayın yapan bir televizyon ekibine “Güvenlik güçleri eksiksiz bir hazırlık yaparak her zaman her duruma hazır olduklarını ortaya koyuyor” diyordu. Askeri kamuflaj giyen vali bu açıklamaları yaparken arka planda üzerinde “Amerika’yı ezeceğiz” yazan bir Devrim Muhafızları bayrağı görünüyordu.
Tahran-Washington geriliminin İran’ın nükleer programı ve bölgedeki bazı çatışmalı ülkelere müdahil olması nedeniyle yükselmesi, Devrim Muhafızları’nı “geçirgen” batı sınırında kontrolü artırmaya dönük kapsamlı bir çabaya sevk etti. Irak Kürdistanı’nda üslenen ve birkaç bin savaşçıdan oluşan Kürt muhalif gruplarını Tahran ciddi bir güvenlik tehdidi olarak görüyor.
Bu gruplar arasında iki örgüt Devrim Muhafızları’nı bilhassa kaygılandırıyor: Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK) ve İran Kürdistan Demokratik Partisi (KDPI). Bu iki örgütün onlarca birimi batı İran’ın dağlık ve kırsal bölgelerinde de cirit atıyor.
Kürt grupların yabancı güçlerin etkisine girmesinden korkan Devrim Muhafızları ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ı isyancı gruplar üzerinden İran’ın iç işlerine karışmamaları için defalarca uyardı. Kürtler ise rejimi zayıflatmak ve nihayetinde devirmek için Trump yönetiminden destek almaya çalıştıklarını gizlemiyorlar. Al-Monitor’un da geçtiğimiz günlerde bildirdiği gibi komünist kökenlere sahip küçük bir İranlı Kürt grubu olan Komala, ABD yönetimiyle “sağlam ve kalıcı ilişkiler kurmak” amacıyla lobi faaliyetleri yürütmek için Adalet Bakanlığı’nda kayıt yaptırdı.
Kürt bölgelerinin karışmasından korkan Devrim Muhafızları, ücra dağlarda faal olan PJAK ve KDPİ birimlerine karşı ciddi operasyonlar başlatmış durumda. Silahlı gruplar da aynı sertlikte yanıt veriyor.
PJAK 21 Temmuz’da Merivan kenti yakınlarında düzenlediği büyük çaplı bir baskında 11 askeri öldürdü. KDPİ de Devrim Muhafızları’yla çatışmalara girdi. 8 Eylül’de ise Devrim Muhafızları kuzey Irak’taki ana KDPİ üssünü hedef alarak sınırın öteki tarafına füze attı, KDPİ’den türemiş bir başka grubu da vurarak bazı üst düzey isimleri öldürdüler. Füze saldırısından bir gün önce, aralarında iki üst düzey militanın da bulunduğu dört PJAK mensubu Şaho Dağı yakınlarında öldürüldü.
Yine 8 Eylül’de İran yönetimi dört tanınmış Kürt siyasi tutukluyu idam etti. Bunun üzerine Kürt gruplarından 12 Eylül’de Kürt bölgelerinde genel grev çağrısı geldi. Devrim Muhafızları buna yanıt olarak grevin liderleri olarak görülen kişileri hedef aldı.
7 Ekim’de, Muharrem Harekâtı’nın son bölümü Şaho Dağı’nda devam ederken yukarıda bahsi geçen tuğgeneral İran televizyonuna verdiği demeçte Senendic kentinde yeni bir saldırıyı önlemek için 1500 polis, sekiz Besic taburu ve dört Devrim Muhafızları taburunun katılımıyla 3 Ekim’de büyük çaplı bir operasyonun başlatıldığını söyledi.
Irak’ın kuzeyindeki Süleymaniye’de KDPİ temsilcisi olan Fuad Haki Beygi Al-Monitor’a yaptığı açıklamada “İran’da halkın ağır ekonomik sıkıntılar çektiği bir dönemde büyük paralar harcayarak Şaho’daki gibi operasyonlar düzenlemek, insanları korkutup sindirmeyi amaçlıyor” dedi. Haki Beygi’ye göre KDPİ Muharrem Harekâtı’nda herhangi bir kayıp vermedi. Al-Monitor PJAK sözcüsüne de ulaşmaya çalıştı ancak yanıt alamadı.
ABD Tahran üzerinde baskıyı artırırken silahlı Kürt grupları ile Devrim Muhafızları arasındaki mücadelenin yakın gelecekte sürmesi bekleniyor. Kürt grupların Tahran’a karşı ABD’den destek alıp alamayacağı henüz belli olmasa da Devrim Muhafızları işi şansa bırakmıyor, Kürt bölgelerinde kendini takviye ediyor.
İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri 10 Ekim’de Irak Kürdistanı sınırından şu mesajı verdi: “Daha önce defalarca belirtildiği gibi İran’ın ulusal güvenliği silahlı kuvvetler için kırmızı çizgidir. Burada üslenen ve İran halkının iyiliğini istemeyenler tarafından desteklenen karşı devrimcileri uyarıyorum.”