Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın rezerv politikasında köklü bir değişiklik var. Uzun yıllar boyunca altın miktarını sabit tutup dövize yönelen Merkez Bankası şimdi dövizi azaltıp altın stokluyor.
Nisan ayının ilk haftası itibarıyla Merkez Bankası’nın altın rezervleri 25 milyar 348 milyon dolara ulaştı. Buna karşılık brüt döviz rezervi 84,7 milyar dolardan 83 milyar dolara geriledi.
Türkiye’nin altın rezervlerini tarihin en yüksek düzeyine çıkarması dünya sıralamasında ilk 10’a girmesini sağladı. Dünya Altın Konseyi’ne (WGC) göre eylül 2011’de 116 ton olan Türkiye’nin altın rezervleri şubat 2018 itibarıyla 564,8 tona ulaştı ve Türkiye Hindistan’ı da geride bırakarak dünyada altın rezervi en yüksek 10’ncu ülke haline geldi. Türkiye’nin altın rezervinin son bir yılda yaklaşık 10 milyar dolar arttığı dikkat çekiyor.
Peki rezervler neden bu kadar hızlı artıyor?
Birinci etken Merkez Bankası’nın 2011 yılında bankalara zorunlu karşılıkların yüzde 10’unu altın olarak yatırma imkânı tanıması. Bu karar üzerine bankalar kampanya düzenleyerek piyasadan “yastık altı” diye adlandırılan altınları ekonomiye kazandırmaya başladı. Halktan toplanan altınlar Merkez Bankası’na yatırıldı ve böylece rezervler artmış oldu.
Bankaların yastık altından çıkarıp sisteme kazandırdığı altının yanı sıra Hazine’nin altın tahvili çıkarması da önemli bir etken. Yastık altı ve altın tahvili uygulamalarıyla geçen yıl 75 ton altının toplandığı bildiriliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde ülkeleri kur baskısından kurtarmak için dolar yerine altınla borçlanma çağrısında bulunması, Türkiye’nin altın stoklamaya devam edeceğini gösteriyor. Bir G-20 toplantısında IMF’ye “altınla borçlanma” önerisi yaptığını açıklayan Erdoğan şöyle konuştu: “Niye borçlandırmaları dolarla yapıyorsunuz? Gelin borçlandırmalar altınla olsun. Devletler ve milletler bu kur baskısından kurtarmamız lazım. Altın tarih boyunca bir baskı unsuru olmamıştır.”
Türkiye’nin yaklaşımı altının sadece borçlanmalarda değil ticarette de kullanılması yönünde. Ayrıca altının faizsiz bankacılık için temel oluşturması bu uygulamayı yaygınlaştırmak isteyen Türkiye için cazibesini artırıyor.
Ancak altın rezervini artırmanın bir başka nedeni daha olabilir. Eski Devlet Bakanı ve eski Halkbank Genel Müdürü Ufuk Söylemez, ABD’nin Halkbank’a ceza verme olasılığına karşı hazırlık yapılıyor olabileceğini söyledi.
Söylemez’in Al-Monitor’a yaptığı değerlendirme şöyle: “Merkez Bankası ani politika değişikliği ile dolar satarak altın rezervlerini görülmemiş şekilde artırmaya başladı. Türkiye gelecekte ABD’nin Türk bankalarına milyarlarca dolarlık ceza kesme riskine karşı kendince önlem almaya çalışıyor olabilir. Zaten geçen yılın sonundan bu yana yoğun biçimde ABD tahvillerini ve ABD’de tuttuğu mevduatları altına dönüştürüyordu. Ayrıca ABD’de tuttuğu altın rezervlerini Avrupa’ya taşıdı. 2016 yılı sonunda 14 milyar dolar olan altın rezervleri 23 Şubat 2018 tarihi itibarıyla 25,2 milyar dolara yükseldi. Yaklaşık 114,5 milyar dolar tutarındaki toplam rezervlerin neredeyse dörtte birini altın oluşturuyor.”
Uluslararası bankacılık ve para piyasalarında dolar egemenliği yerine altın ikâmesinin çok kolay olmadığına dikkat çeken Söylemez, “Bu ancak ülkeler arasında ikili mutabakat ve anlaşmalarda hayata geçirilebilecek bir yöntemdir. Mesela İran’la benzer bir altın karşılığı ticaret zaten yapılıyordu. Ama dünyaya bunu yeni sistem olarak kabul ettirilmesi kolay değil.” dedi.
Söylemez Türkiye’nin Fed’de saklanan altınları çekmenin yanı sıra 30 yıldır faaliyette olan Ziraat Bankası New York şubesini kapatarak ABD’ye karşı tavır aldığını da belirtti.
Hürriyet’ten Uğur Gürses de ABD ile yaşanan gerilim nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın ABD Merkez Bankası Fed’de bulunan 28,6 ton altının tamamını 2017 yılında çekerek Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ve Britanya Merkez Bankası’na (BOE) yatırdığını yazdı. Britanya Merkez Bankası’nda tutulan altın rezervi 375,4 ton, Uluslararası Ödemeler Bankası’ndaki rezerv 18,7 ton, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası nezdinde tutulan altın miktarı 33,7 ton, BİST’teki altın miktarı ise 136,8 ton olmak üzere 2017 sonu itibarıyla altın rezervi toplam 564,7 ton düzeyinde.
Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan ekonomiden sorumlu eski devlet bakanlarından Masum Türker ise altın toplama yoluyla piyasanın fonlandığına dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: “Para basmak için ya altın ya döviz ya kıymetli madenlerinizin olması lazım. Birinci neden para basmak için altın rezervinin artırılmasıdır. Ayrıca uluslararası piyasada Türkiye’nin zora sokulmaması, sıkıştırılmaması için yastık altındaki altınları topluyorlar. Türkiye eskiden parasını dövizde tutuyordu. Şimdi döviz yerine altında tutuyorum diyerek kendini dövize bağımlı olmaktan kurtarmaya çalışıyor. Döviz akışı hızlı değil, ihracat sınırlı. İçerideki altınları toplayıp stokluyor. Onun karşılığı kadar piyasaya para veriyor. Eğer yastık altındaki altınları toplayıp karşılığında piyasaya Türk lirası vermezse piyasada sıkışıklık başlar. Bu yolla piyasa rahatlatılıyor. Mesela bir vatandaşta 100 altın var. 100 altını bankaya veriyor. Banka onu Merkez Bankası’na yatırıp karşılığında Türk Lirası alıyor devletten. Onu da başkasına kredi olarak veriyor. Böylece evdeki altınla piyasayı finanse ediyor, sistemin çarkı işletiliyor.”
Türkiye’nin altın rezervlerini artırmasında, finansal krizler sırasında altının dövize göre daha iyi performans göstermesi de etkenler arasında sayılabilir. Bu yüzden bir yandan dolar ve euro gibi rezerv paralara bağımlılığı azaltıp milli paralarla ticaret yaygınlaştırılmaya çalışılıyor bir yandan da altın rezervleri artırılıyor. Türkiye ile İran arasında Türk Lirası ve İran Riyali üzerinden başlatılan ticaretin önümüzdeki süreçte altını da kapsama ihtimali var. İran’dan alınan doğal gaz ve petrol bedelini altınla ödemek gibi bir formül zor zamanlarda devreye sokulabilir.