Irak Kürdistanı’nda sular yavaş yavaş durulmaya başladı ama Kürtlerin iç anlaşmazlıkları ve merkezi yönetimle yaşanan ihtilaflar yaklaşan seçimler öncesi gerginlikleri yeniden tırmandırmaya gebe.
Irak Kürdistanı’nda maaşını alamayan ya da kesintili alan yüzlerce memurun düzenlediği protesto gösterileri aylardır sürüyor. Süleymaniye’de yaşayan öğretmenler ve sağlık çalışanları bu hafta yetkililerle gerçekleştirdikleri toplantının ardından greve ara verme kararı aldı. Ancak mali sorunlara nasıl bir çözüm getirileceği halen net değil. Bağdat’ın maaşların ödenmesi için Irak Kürdistanı’na gönderdiği paranın maaşların yalnızca bir kısmını ödemeye yetmesi de çalışanların tepkilerini artırıyor. Bölgede eylül ayından bu yana kimse tam maaş alamıyor.
Protestoların yoğun olduğu bölgelerin başında Süleymaniye gibi Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) kontrolünde olmayan bölgeler geliyor. Göstericiler idari binaların önünde kurdukları çadırlarla kitlesel protestolar ve oturma eylemleri düzenliyor. KDP’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) oranla daha az destek aldığı ve yönetime tepkinin yoğunlaştığı Ranya, Koya, Kıfri gibi ilçelerde hastaneler ve okullar grev nedeniyle kapanmış durumda.
Ancak KDP’nin kontrolünde olan Erbil ve Duhok gibi kentlerdeki protestolar da sürüyor. Yüzlerce gösterici hükümet tarafından yasaklanmış olmasına rağmen protesto için sokaklara dökülüyor ama hükümetin tepkisinden korkulduğu için daha az sayıda protesto gösterisi düzenleniyor. Ancak bu korku Kürtlerin mayıs ayında yapılacak Irak genel seçimlerinde tepki oyu kullanmalarını önleyecek gibi görünmüyor. Halktaki tepkilerin eylül ayında yapılması planlanan Irak Kürdistanı’ndaki seçimlere ise daha büyük bir etkisinin olacağı tahmin ediliyor.
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (KBY) 2014’te başlayan İslam Devleti’yle mücadelenin ağır maliyeti yüzünden 1,2 milyon memura tam maaş ödeyemiyor. Maaşlar yüzde 25 ilâ 75 oranında kesintilerle ödeniyor ve en yüksek maaşı doktorlar ve akademisyenler alıyor. Bağdat’taki merkezi yönetimin geçen yıl eylülde düzenlenen Kürdistan bağımsızlık referandumuna misilleme olarak bölgeye uyguladığı yaptırımlar ise krizi daha da tırmandırmış durumda.
Merkezi yönetim, Kürtler ile Bağdat arasındaki yumuşama süreci kapsamında ödemeleri yeniden başlatmış olsa da Erbil yönetimindeki yolsuzlukları ve kayırmacılığı gerekçe göstererek bütçe ödemelerinde kesintiye gitti ve Irak Kürdistanı’nın bütçe açığını petrol gelirleriyle kapatabileceğini savundu. Bu da protestocuların siyasilerin petrol gelirlerini kişisel menfaatleri için kullandıklarına dair şüphelerini artırdı. Göstericiler KBY’yi petrol gelirlerini çalmak ve yalancılıkla suçluyor.
Petrol gelirlerinin nasıl paylaşılacağına dair ihtilaf da henüz çözülmüş değil. Kürtler petrol zengini Kerkük gibi kentleri İD’den temizledikten sonra yeni petrol anlaşmaları yapmış, Bağdat da bunun üzerine KBY’nin bütçe ödeneğini kesmişti.
Avukat Hiva Ömer, Süleymaniye ve çevre ilçelerdeki protestoların çoğunun barışçıl bir şekilde sürdüğüne, Dohuk ve KBY’nin başkenti Erbil’deki protestolara ise polis şiddetinin damga vurduğuna dikkat çekti.
Kürdistan İfade Özgürlüğü Sosyal Forum’u Koordinatörü Ömer, sivil giyimli güvenlik güçleri ya da sivil polisler tarafından dövülen hatta kaçırılan kişilerle ilgili Erbil başsavcılığına onlarca başvuru yaptığını da söyledi.
Bu saldırıların çevik kuvvet polisinin gözü önünde gerçekleştiğini belirten Ömer “Bizim gözümüzün önünde üç kıza vurdular.” dedi. Saldırılarda kadın, erkek herkesin hedef alındığını kaydeden Ömer şöyle devam etti: “Telefonlarımızı topladıkları için hiçbirimiz yaşananları kaydedemedik.” Ömer kuruluşunun insan hakları ihlallerini BM’ye de ilettiğini ekledi.
25 Mart’taki protestolar sırasında sivil polislerin bir öğretmenin yüzünü ve midesini tekmelerken çekilen görüntüleri sosyal medyada büyük yankı uyandırarak tepki çekti. KBY Başbakanı Neçirvan Barzani’nin 28 Mart’ta protestocuları bıçak ve silah taşımakla itham ederek emniyet güçlerinin bu nedenle aynı yöntemleri kullandığını söylemesi üzerine tepki daha da büyüdü. Protestocuların silah kullandığına dair hiçbir bilgiye rastlanmadı.
Gazeteciler de şiddetten nasibini aldı. Erbil ve Duhok’taki protestolar sırasında muhabirlerin görevlerini yapmalarına izin verilmedi. Metro Gazeteci Hakları ve Savunması Merkezi’nin 29 Mart’ta yayımladığı rapora göre 25-29 Mart tarihleri arasında 49 gazeteci toplam 78 kez hak ihlaline maruz kaldı. Bu vakaların 10’unda gazetecilerin dayak ve tacizle karşılaştıkları bildirildi. 10 gazeteci tutuklandı, bir dizi gazetecinin ise kamera ve diğer ekipmanlarına el konuldu.
Uluslararası Af Örgütü ise yaşanan olaylar üzerine Kürdistan makamlarına “Göstericilere yönelik dayak, taciz ve saldırılara derhal son verin” çağrısı yaparak şu açıklamayı yaptı: “Göstericilerin dışarıdan müdahale olmadan barışçıl protesto haklarının bizzat güvenlik güçleri tarafından güvence altına alınması gerekir.”
Kürdistan hükümeti ise protestolar üzerine en düşük maaşlardaki kesintilere son verileceğini ve maaşlarda azami yüzde 30 kesinti yapılacağını açıkladı. Bu, KDP’nin kontrolünde olmayan bölgelerdeki protestoları etkilemese de Erbil’deki protestoları yatıştırdı. Erbillilerin istedikleri zaman seslerini yükseltebileceklerini hükümete kanıtladığını belirten Ömer bir protestocunun şu sözlerini aktardı: “İnsanlar KDP korkularını aştılar.”
İnsanların bu hissiyatının mayıs ve eylül aylarında yapılacak seçimlere de yansıması bekleniyor. KDP ve KYB’ye duyulan sadakat derin olsa da --ve hatta kimi durumlarda ev, arazi, araba ya da iş gibi rüşvetlerle satın alınsa da-- öfke dineceğe benzemiyor. Kürdistan Başbakanı muhalefeti protestoları kendi çıkarları için kullanmakla eleştirse de KDP ve KYB destekçileri de protestoculara katılmış durumda.
Londra’da yaşayan Kürt siyaset bilimci Şivan Fazıl da mevcut durumun KDP ve KYB’ye oy kaybettireceği görüşünde. Hükümetin verdiği sözleri tutmaması ve protestolardaki polis şiddetinin muhalefete desteği artırdığına dikkat çeken Fazıl Al-Monitor’a telefonla şu değerlendirmeyi yaptı: “Aylarca maaş alamadıktan sonra beklentileri en azından maaşların tam ödenmesiydi. İnsanlar artık iktidardaki partilere şüpheyle bakıyorlar, bilhassa da protestolar sırasında ortaya çıkan onur kırıcı görüntülerin ardından.”
Kürt muhalefet partilerinin hem Irak genel seçimleri hem de Irak Kürdistanı’ndaki seçimlerde parlamentodaki sandalye sayılarını artırmaları bekleniyor. Muhalefet partilerinin bazı bakanlıkları da kapabileceğini söyleyen Fazıl “Bağdat’ta daha iyi bir hükümet kurulursa Erbil’de de yakında büyük bir değişim yaşanabilir.” dedi. Ancak kimi partilerin bu değişimi engellemeye çalışabileceğine işaret eden Fazıl seçim komisyonuna “temiz” bir seçim çağrısı yaptı