Liberman’a göre İsrailli askerler madalya hak ediyor
Al-Monitor yazarı Shlomi Eldar, “Büyük Dönüş Yürüyüşü” öncesinde İsrail savunma teşkilatında “tedirgin” bir hava olduğunu yazmıştı. Öyle ki İsrail hükümetinin Filistin bölgelerindeki faaliyetlerinin koordinasyonundan sorumlu yetkilisi, Gazze’deki 20 otobüs şirketinin sahiplerine sınıra protestocu taşımaları halinde kendilerinin ve ailelerinin “şahsen sorumlu tutulacağına” dair olağan dışı bir tehditte bulundu.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in yanı sıra Avrupa Birliği ve uluslararası insan hakları örgütleri, 30 Mart’ta 30 bin Gazzeli sınır bölgesinde İsrail ablukasını protesto ederken çıkan çatışmalarla ilgili bağımsız araştırma çağrısında bulundu. Olaylarda 15 Filistinli İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldü, bin kişi de yaralandı. 31 Mart’ta ise ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde araştırma çağrısı içeren karar tasarısını bloke etti.
Hamas ve Filistin Yönetimi, üzerine ateş açılan protestocuların elinde sadece taş ve lastik olduğunu iddia ederken İsrail hükümeti askerlerine Molotof kokteyli atıldığını, ölü ve yaralıların çoğunun İsrail’in terör örgütü saydığı Hamas’tan olduğunu söylüyor.
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Liberman 1 Nisan’da şöyle konuştu: “İsrailli askerler ne gerekiyorsa onu yaptılar. Bana göre askerlerimiz madalya almayı hak ediyor. (...) Araştırma komisyonuna gelince öyle bir şey olmayacak.”
Eldar’ın 29 Mart tarihli yazısının yanı sıra Al-Monitor’un Filistin’in Nabzı yazarlarının haberlerinde, ayrıca kısa süre önce yayımlanan BM raporunda işaret edildiği gibi Hamas’ın planladığı Büyük Dönüş Yürüyüşü hem bir gövde gösterisi olarak düşünülmüştü hem de Filistin önderliğindeki krizi ve Gazze Şeridi’nde alarm veren ekonomik ve insani koşulları yansıtıyordu.
Eldar İsrail’in yaklaşımını şöyle anlatıyordu: “Güvenlik teşkilatının çalışma varsayımı, içeride krizle karşı karşıya olan Hamas’ın İsrail’le çatışmak için Gazze halkının mağduriyetlerini kullandığı yönünde. Ancak güneydeki gerilime rağmen Hamas’tan daha yumuşak sesler de yükseliyor.”
Bu “yumuşak” seslerden biri Hamas Siyasi Büro üyesi Salah El Bardavil. Ahmad Abu Amer’in bildirdiği gibi Bardavil, 20 Mart’ta Filistin halkının haklarını alması, Filistin devletini kurması ve Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılmasını sağlamak için Hamas’ın ABD yönetimiyle diyaloğa girmeye hazır olduğunu söyledi.
Abu Amer şöyle devam ediyor: “Al-Monitor’un ulaştığı Hamas yetkilileri konu hakkında yorum yapmak istemediler. Ancak Bardavil’in sözlerinin Hamas’ın resmi tutumunu yansıttığını belirttiler ama ABD yönetiminin diyalog için Hamas’la temasa geçmediğini, mart ortalarında Beyaz Saray’da düzenlenen bağışçılar konferansına Hamas’ı davet etmediğini vurguladılar. Nitekim Hamas bu konferansı eleştirmişti. Hamas’a göre ABD, İsrail’i 2007’den beri Gazze’ye uyguladığı ablukanın insani ve ekonomik sonuçlarından aklamaya çalışıyordu.”
Öte yandan gösterilerin zamanlaması Hamas ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasındaki ilişkilerin krizde olduğu bir döneme rastlıyor. Daoud Kuttab bu konuda şöyle yazıyor: “Abbas, 19 Mart’ta Filistinli yöneticilere yaptığı konuşmada siyasi üslubu artık umursamayan, dengesiz bir lider portresi çizdi. İsrail medyası ve uluslararası basın, ölçülü üslubuyla tanınan Abbas’ın ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman’a hakaret etmesine odaklandı. Ancak Abbas, bu konuşmasında 13 Mart’ta Başbakan Rami Hamdullah ile Genel İstihbarat Servisi şefi Macid Farac’ı hedef alan suikast girişimi nedeniyle Gazze Şeridi’ni toptan cezalandırmakta beis görmeyen, kindar bir lider portresi de çizdi. Yol kenarına yerleştirilmiş iki bombadan biri Gazze’ye girdiği sırada Hamdullah’ın konvoyuna isabet etmiş, patlamada altı kişi hafif yaralanmıştı.”
Abbas 19 Mart’taki konuşmasında şöyle dedi: “Filistin halkının devlet başkanı olarak ve vatanın birliği uğruna katlanabildiğim her şeye katlanmama rağmen Hamas’ın ve onun gayri meşru yönetiminin bunu elinin tersiyle itmesi üzerine milli davamıza sahip çıkmak adına kamusal, yasal ve mali bazı adımlar atmaya karar verdim. Gazze halkının milli davayı ve yüksek ulusal çıkarları her zaman destekleyeceğinden eminim.”
Kuttab’a göre “Abbas’ın Hamas’a yönelik doğrudan ve dolaylı tehditleri Filistin’deki kırılgan uzlaşı çabalarına darbe vurmakla kalmadı, gerilimde tehlikeli bir tırmanış riskini de gündeme getirdi.”
Abbas, geçtiğimiz yıl da Hamas yönetimini baskı altına almak için Gazze’ye elektrik desteğini kesmiş, Gazze halkının çektiği sıkıntıları artırmıştı. Entsar Abu Jahal’ın bildirdiği gibi Abbas’ın sunduğu son Filistin bütçesi, Hamas yönetimi Abbas’ın uzlaşı koşullarını kabul etmediği sürece Gazze’yi kapsam dışı tutuyor.
BM’nin Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nickolay Mladenov ise 26 Mart’ta BM Güvenlik Konseyi’ne yaptığı uyarıda “yasa dışı yerleşim inşaatları ve ilgili faaliyetlerin iki devletli çözümün uygulanabilirliğini tehdit etmeye, barış ihtimalini zedelemeye devam ettiğini” vurguladı. Mladenov, ayrıca “şiddet ve tahriklerin nefret, kutuplaşma, güvensizlik ve korkuyu körüklemeye devam ettiğini, İsrail hedeflerine yönelik sürmekte olan terör saldırılarının yanı sıra Filistin Başbakanı Rami Hamdullah’a yönelik suikast girişiminin artan istikrarsızlaşma riskini ve radikallerin güçlendiğini yansıttığını” belirtti.
Mladenov, 16 Mart tarihli raporunda da Gazze Şeridi’nin “ağır insani kriz ve kamusal hizmetlerin toptan çökme riskinin yanı sıra gerilimin tırmanmasında en büyük riski oluşturduğuna” dikkat çekmişti. Raporda siyasi gerçekliğin değişmesi gerektiği, bu kapsamda Gazze’de halk, yönetim ve altyapı bakımından tüm sorumluluğun yeniden Filistin Yönetimi’ne geçmesi gerektiği vurgulandı. Raporda ayrıca Hamas’ın tünel yapımı ve İsrail’e roket atma dâhil askeri faaliyetlerini durdurması gerektiği, İsrail’in ise Gazze’nin insan ve mal hareketleriyle toparlanması ve kalkınmasına imkân verecek şekilde kuşatma politikasını kökten değiştirmesi gerektiği belirtildi.
Eldar’a göre “Hamas’ın silahlı kanadının bu hafta tarihindeki en büyük askeri tatbikatı yapması tesadüf değil. Hamas’ın tüm silahlı birliklerinin yanı sıra diğer Filistinli gruplardan militanların da katıldığı bu tatbikatları Gazze halkının neredeyse tamamı gördü ya da en azından işitti. Tatbikat sırasında Akdeniz’e roketler atıldı, havaya ateş açıldı. Hafif silahlar kullanılmış olsa da açılan ateş o kadar yoğundu ki İsrail’in Demir Kubbe füze savunma sistemini tetikledi. (...) İsrail güvenlik teşkilatının tahminlerine göre İzzeddin El Kassam Tugayları ve tünel ağında faaliyet göstermek için eğitilen Nuhba birimi gibi Hamas’a bağlı çeşitli güvenlik birimlerinde şu an yaklaşık 30 bin kişi görev alıyor. Bu birlikler İsrail için gerçek bir tehdit oluşturmaz ancak İsrail’deki günlük hayatı sekteye uğratabilir. Hamas’ın elinde fazla seçenek kalmadı.”