Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanı General Halife Hefter’in ağustos ortasındaki Moskova ziyareti fazla ilgi çekmedi, Rus başkentine yapılan sayısız ziyaretten biri gibi göründü. Rus politikasına dair Libya’da çıkan makaleler, hatta Rusya’nın Libya’da çözüm için oluşturduğu temas grubuna başkanlık eden ve basına nadiren konuşan Lev Dengov’un Kommersant’a verdiği mülakat bile genel rutinlik havasını kıramadı.
Ziyaretin belki de en dikkat çekici boyutu Hefter’in havaalanında Libya’nın Rusya büyükelçisi tarafından karşılanmasıydı. Zira büyükelçi, Trablus’taki “birlik” hükümetini, yani Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) temsil ediyor, Tobruk’ta üslenen Hefter ise ülkenin kontrolü için bu hükümetle çekişiyor. Ziyaretin standart diplomatik rutini “Hefter niçin Moskova’ya geldi?” sorusunu gölgede bıraktı.
General Moskova’ya geliş amacını BM destekli uluslararası silah ambargosunun kaldırılmasını görüşmek, ilişkileri geliştirmek ve askeri iş birliğini ilerletmek olarak açıkladı. Bu açıklama ilginç olmakla birlikte kulağa pek inandırıcı gelmiyor. Moskova bu konulardaki görüşlerini zaten açıkladı, uluslararası yükümlülüklerine bağlı olduğunu defalarca tekrarladı. Dolayısıyla Moskova’nın tutum değiştirmesi beklenmiyor. Üst düzey LUO yöneticilerine yakın bazı kaynaklara göre ziyaretin amacı temmuzda Paris’te yapılan barış görüşmeleri hakkında Moskova’ya bilgi vermekti.
Londra’da yaşayan Libyalı yorumcu Muhammed B. Almontaser bu ziyaretin barış sürecine zarar vereceği görüşünde. Al-Monitor’a konuşan Almontaser, Hefter’in asıl hedefinin Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El Sisi gibi olmak olduğunu düşünüyor ve şöyle diyor: “Paris ve Moskova’daki bu yeni temaslar dizisi Hefter’i cesaretlendiriyor. Hiç kuşkusuz Hefter bunları yegâne amacına ulaşmak için kullanacak. Hefter’in Paris ve Moskova görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamalar onun (Libya Başbakanı) Fayiz El Sarac’la uzlaşmak istemediğine, Sarac’tan hazzetmediğine ve sivil bir siyasi yönetim altında çalışmayı kesinlikle kabul etmeyeceğine işaret ediyor.”
Trablus hükümetine sempati duyan bir isim olsa da Almontaser’in argümanları mantıksız değil. Gerçekten de Moskova ziyareti Hefter’e Libya’da siyasi puan kazandırıyor. Moskova’nın Hefter’den yana tavır alıp almadığı her zaman net olmasa bile generalin Rus desteğiyle gösteriş yaparak konumunu güçlendirme çabası onun uluslararası sahnede izlediği stratejinin ana unsurlarından biri.
Öte yandan Moskova’nın da Hefter’i davet etmek için kendi sebepleri vardı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la temaslarını ilerletmek isteyen Kremlin bunun için sağlam bir zemin hazırlama çabasında. Moskova’nın gözünde Macron, selefi Francois Hollande’dan farklı olarak Orta Doğu’ya proaktif yaklaşımı, sağduyusu ve ferasetiyle ikili ilişkiler için daha parlak bir dönem vadediyor.
Bu arada Libya’daki barış sürecinin çıkmaza girdiği anlaşılıyor. Yoksa silah ambargosunu kaldırma çağrısını Trablus ve Tobruk birlikte yapardı. Onun yerine taraflar birbirilerini barış sürecini baltalamakla suçluyor.
France 24’e konuşan Hefter, Sarac için “İyi biri (ama) mutabık kalınan konuları uygulayamıyor.” dedi. Hefter’in kontrol ettiği doğu Libya’da Sarac yaygın bir şekilde zayıf bir politikacı olarak görülüyor, Müslüman Kardeşler ve El Kaide’nin Sarac hükümetinin kontrol ettiği bölgelerden temizlenemediği vurgulanıyor.
Doğal olarak farklı düşünenler de var. Almontaser şöyle diyor: “Barış sürecinin önünde, hatta diyaloğun önünde birçok engel var. (Yasamadaki) doğulu kanat Libya Siyasi Anlaşması’na hep karşı oldu, hâlâ da öyle.” 2015’te imzalanan Libya Siyasi Anlaşması birlik hükümetinin kurulmasını sağlamıştı.
İşin özünde iki taraf da karşı taraftaki liderin zayıf olduğunu, gücünü konsolide edemediğini iddia ediyor. Ancak Trablus yandaşları bile ülkenin batı kesimlerinin barış sürecine ciddi bir tehdit oluşturduğunu kabul ediyor.
Almontaser şöyle diyor: “Ülkenin batısındaki bazı militanlar nüfuzlarını kaybetmekten, işledikleri suçlardan dolayı kanunun hedefi olmaktan korkuyor. Dolayısıyla bu unsurlar da kendilerini kapsamayan her türlü uzlaşı sürecine katı bir şekilde karşı çıkıyor.”
Görünen o ki barış sürecinin rayından çıkmasını isteyenler sürecin ilerlemesini isteyenlerden oldukça fazla.
Bu tabloda dikkate alınması gereken bir başka unsur Misurata’daki milisler. Bunlar mayıstaki Abu Dabi barış görüşmelerinde ve Paris toplantısında yer almadılar ancak hem askeri hem siyasi alanda kritik önemlerini koruyorlar. Sarac cephesi iç diyalog süreçlerinde milislerin de önemli bir rol oynamasına rıza gösterirken Hefter buna sıcak bakmıyor.
Milislerin Moskova’yla ilişkileri oldukça ilginç. Dengov Kommersant mülakatında milislerle ilgili olumlu değerlendirmelerde bulundu. Al-Monitor’un görüştüğü LUO bağlantılı kaynaklara göre pek çok şey Moskova’nın milislere nasıl yaklaşacağına bağlı.
Bu kaynaklardan biri şöyle diyor: “Moskova adına Misurata ile kimin temas kuracağı önemli. Normali bunun Dışişleri Bakanlığı’nca yapılması olur. Çünkü bakanlık ortada duruyor ve herkesle iletişim kanalları açıyor. Savunma Bakanlığı ya da askeri kurumlar olursa LUO cephesi bunu kabul etmez ve büyük bir sorun ortaya çıkar. Misurata güçleri geçenlerde Katar’a gittiler ve kendi ordularını oluşturma kararı açıkladılar. Dahası doğu Libya’dan özür dilemeyi reddediyorlar. Bu, sahadaki durumu zorlaştırıyor.”
Moskova, Hefter ile Misurata milislerini uzlaştırmak için çok uygun bir konumda görünüyor. Moskova’nın Libya’daki iç diyaloğu destekleyerek üstlendiği diplomatik rol başarı için kritik bir faktör haline gelebilir.
Rusya bir başka konuda da yardımcı olabilir. Libya’nın kurumsallığı zayıf ve aşırı kalabalık siyasal düzeninde bu senaryo bugün imkânsız görünüyor olabilir ama Hefter’in yakın çevresinden bazı isimler komutanın devlet başkanlığına oynadığını düşünüyor. Trablus, Misurata milisleri ve başka bazı aktörlerin Hefter’i devlet başkanı olarak kabul edeceği şüpheli. Mesele sadece bugüne kadar dökülen kan değil. Hefter ordusunun ideolojik mihenk taşı haline gelen İslamcılık karşıtlığı batı Libya’da temelde ılımlı olan birçok siyasetçiyi ürkütüyor.
Öte yandan Hefter net bir siyasi program sunabilirse müzakere süreci ona siyasi bir lidere evrilme imkânı verebilir. Müzakere süreci aslında diğer paydaşlarla diyalog zemini sağlar.
Tüm bunlar dikkate alındığında Moskova’nın Libya’daki siyasi sürece olumlu katkı yapabileceği görülüyor.