Ana içeriğe atla

Irak: Ufuktaki ABD-İran restleşmesi

Musul’u kurtarma harekâtı sona yaklaşırken İran ve ABD’nin Irak’ta restleşme rotasına girdiği gözlemleniyor. İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir.
U.S. soldiers gather near military vehicles at an army base in Karamless town, east of Mosul, Iraq, December 25, 2016. Picture taken December 25, 2016. REUTERS/Ammar Awad - RTX2WHHJ

Musul’un haziran 2014’te İslam Devleti’nin (İD) ele geçmesinden kısa süre sonra örgüt lideri Ebu Bekir El Bağdadi şehrin en büyük camisinden halifelik ilan etmişti. Üç yılın ardından bu halifeliğin sona ermekte olduğu anlaşılıyor.

Irak hükümet güçleri, üç ay süren çatışmaların ardından 24 Ocak’ta Musul’un doğu kısmını geri almıştı. 15 Mart’ta Terörle Mücadele İdaresi’nin sözcüsü kentin batı kısmının da yüzde 60 oranında güvenlik güçlerinin kontrolüne geçtiğini duyurdu. Başbakan Haydar El Ebadi ise bundan bir gün önce harekâtta son aşamaya gelindiğini, İD’in bertaraf edileceğini söylemişti.

Ancak Musul’daki askeri zafer Irak için daha çetrefilli bir dönemin başlangıcı anlamına geliyor. İD’i Irak’tan temizlemek için çeşitli güçler bugüne kadar birlikte hareket etti. Hedefin ufukta görünmesiyle birlikte altta yatan ve geçmişe dayanan güç mücadeleleri muhtemeldir ki yeniden su yüzüne çıkacak. Bunun yanında 2014’teki İD istilasından sonra İran ve ABD başta olmak üzere çeşitli dış güçler de Irak’ın güvenlikle ilgili iç meselelerine derinden müdahil oldu ve ülkedeki nüfuz alanlarını genişletti.

Kritik sorulardan biri şu: İD sonrası dönemde Musul’daki iktidar boşluğunu kim dolduracak? ABD Orta Doğu’dan çekilme politikasına geri mi dönecek yoksa Irak’taki askeri mevcudiyetinin en azından bir kısmını koruyarak bölgesel müttefiklerine güven vermeyi mi seçecek? İran doğrudan veya müttefikleri üzerinden Irak’ın kuzeyinde yer edinmeye çalışacak mı?

2011 sonunda Irak’tan çekilen ABD, İD’le mücadele kapsamında Irak’ta yeniden askeri varlık oluşturdu. Ülkeye 5 binden fazla asker ve özel kuvvet gönderen ABD, İD’e karşı Irak ve Suriye’de yürütülen mücadeleye 10 milyar dolardan fazla para harcadı.

Bu arada ağırlıkla Şii milislerden oluşan ve Haşdi Şabi olarak da bilinen Halk Seferberlik Birlikleri (HSB) yasallaşma sürecinden geçti ve Irak güvenlik güçlerinin parçası hâline geldi. Büyük bölümü İran’dan askeri ve parasal destek alan HSB milislerinin Musul harekâtına katılması artan İran nüfuzu bakımından Washington’ı kuşkusuz ki kaygılandırıyor. İranlı yetkililer, HSB’ye verilen desteğin arkasında İran’ın bölgesel etkinliğini artırma, Irak’taki nüfuz alanını büyütme gibi bir amaç olmadığını söylese de bu destek İran’ın menfaatlerine ziyadesiyle hizmet ediyor. Dolayısıyla İD sonrası dönemde ABD’nin Musul’daki muhtemel hedeflerinden biri İran nüfuzunu kontrol etmek ve sınırlandırmak olacak.

Başka bir ifadeyle HSB, ABD ve kuzey Irak’taki ABD müttefikleriyle çarpışma rotasına girebilir.

Bu denklemde unutulmaması gereken bir nokta, İran’ın kendi sınırlarının güvenliği ile Musul’un güvenlik ve istikrarı arasında direkt bir bağ kurmasıdır. Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin kıdemli danışmanı Tuğgeneral İrac Mescidi, İD’le mücadelenin İran’ın jeopolitik konum ve güvenliğini savunmak anlamına geldiğini söylüyor. Yakında İran’ın Bağdat büyükelçisi olarak göreve başlayacak olan Mescidi, 9 Mart’ta yaptığı açıklamada Irak’ın toprak bütünlüğüne İran’ın kesinlikle destek vereceğini belirtti. Musul İD’den temizlendikten sonra terörist grupların yeniden türemesini engellemek gerektiğini belirten Mescidi, İran’ın Irak güvenlik birimlerini güçlendirmesinin önemli olacağını vurguladı, mevcut askeri ilişkilerin ötesinde daha geniş bir iş birliğine destek verdi.

Özetle İranlı yöneticiler, İran’ın Irak’taki varlığını sadece güç mücadelesi bağlamında değil kendi ulusal güvenliklerinin gereği olarak görüyor.

Tahran Üniversitesi’nin tanınmış Orta Doğu uzmanı Muhammed Sadık Kuşki, İran’ın İD sonrası Musul için “özel bir plan” belirlediğini düşünmüyor. Al-Monitor’un sorularını yanıtlayan Kuşki şöyle diyor: “İran Musul harekâtına doğrudan müdahil olmadı, Irak hükümetinin böyle bir talebi olmadı. İran bu harekâtta Irak hükümetinin resmi talebi doğrultusunda HSB’ye sadece dolaylı destek sağladı. Ancak Irak’ın istikrarı İran İslam Cumhuriyeti için önemli. Çünkü İran’ın gelecekteki güvenliği buna bağlı.”

Irak’ta faal olan Şii milis gruplarında kaç kişinin yer aldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak tahminlere göre çoğu HSB bünyesinde olmak üzere 100 bin ila 120 bin arasında savaşçı var. Irak parlamentosu, HSB’yi güvenlik teşkilatının resmi birimi hâline getiren bir yasa çıkardı. Ancak HSB’nin silahlı kuvvetlerde nasıl bir rol üstleneceği henüz net değil. ABD HSB’nin siyasal nüfuzu açısından endişeli. Zira bu yapının geniş bir bölümü İran’dan doğrudan destek alıyor. HSB temsilcisi Kerim El Nuri ülkenin İD’e karşı savunulmasında HSB’nin önemli rol oynadığını, dolayısıyla uzun vadeli siyasi hedeflere yönelik taleplerinin meşru olduğunu söylüyor.

ABD ve İran 26 Kasım 2016’da çıkarılan HSB yasasına farklı merceklerden bakıyor. İran düzenlemeyi destekliyor. Örneğin Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şamkani, 3 Ocak’ta Tahran’da Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuri El Maliki ile yaptığı görüşmede yasayı HSB’nin yapıcı icraatının neticesi olarak tanımladı. Ayrıca Irak’ın güvenliğini sağlama konusunda HSB’nin stratejik potansiyele sahip olduğunu kaydetti.

Öte yandan ABD de HSB’yi şekillendirecek süreçte aktif bir rol oynamak istiyor. HSB ABD’nin Irak’taki menfaatlerini etkileyebilir. Dolayısıyla bu yapının ne kadar güçlü olacağı önemli. ABD, bu nedenle kalan HSB gruplarının dağıtılması veya güvenlik teşkilatına entegre edilmesi sürecinde yer almak istiyor. HSB gruplarının savunma ve içişleri bakanlıklarına bağlı güvenlik birimlerine entegre edilmesi, devlet yapısı dışında İran’daki Besic’e benzer güçlü oluşumların serpilmesini engeller. ABD’yi kaygılandıran ihtimal, HSB’nin Hizbullah tarzı bir İran vekiline dönüşmesi, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi bölgesel güçleri kızdırarak bölgedeki çekişmeleri körüklemesi.

Bu bağlamda Musul’un İD sonrasında nasıl yönetileceği, güç dağılımının taraflar arasında nasıl şekilleneceği önümüzdeki dönemin en zorlu konusu olarak görünüyor. İhtimallerden biri Musul’un İD öncesi konumuna dönmesi ve merkezi hükümetin Ninova vilayetindeki tüm yetkileri ele alması. Bağdat ve Tahran bu senaryodan yana. Fakat Sünni Araplar ve Kürtler güvenlik sorunlarının eski duruma dönerek çözülemeyeceğine inanıyor ve bu seçeneği desteklemiyor.

Kuşki’ye göre ABD’nin tercihi Ninova’nın Kürdistan Bölgesi gibi ayrı bir Sünni bölgeye dönüşmesi. Kuşki, ABD’nin son yıllarda Irak’ta daha ciddi bir varlık göstermesini Washington’un merkezi yönetimi zayıflatma ve Bağdat’taki siyasi yapıyı etkileme hedefinin yansıması olarak görüyor. İran’ın buna nasıl tepki vereceği ise belirsiz. Kuşki “Irak’ın toprak bütünlüğünü destekleyen İran, Iraklıların vereceği kararları destekleyecektir.” diyor.

Join hundreds of Middle East professionals with Al-Monitor PRO.

Business and policy professionals use PRO to monitor the regional economy and improve their reports, memos and presentations. Try it for free and cancel anytime.

Already a Member? Sign in

Free

The Middle East's Best Newsletters

Join over 50,000 readers who access our journalists dedicated newsletters, covering the top political, security, business and tech issues across the region each week.
Delivered straight to your inbox.

Free

What's included:
Our Expertise

Free newsletters available:

  • The Takeaway & Week in Review
  • Middle East Minute (AM)
  • Daily Briefing (PM)
  • Business & Tech Briefing
  • Security Briefing
  • Gulf Briefing
  • Israel Briefing
  • Palestine Briefing
  • Turkey Briefing
  • Iraq Briefing
Expert

Premium Membership

Join the Middle East's most notable experts for premium memos, trend reports, live video Q&A, and intimate in-person events, each detailing exclusive insights on business and geopolitical trends shaping the region.

$25.00 / month
billed annually

Become Member Start with 1-week free trial
What's included:
Our Expertise AI-driven

Memos - premium analytical writing: actionable insights on markets and geopolitics.

Live Video Q&A - Hear from our top journalists and regional experts.

Special Events - Intimate in-person events with business & political VIPs.

Trend Reports - Deep dive analysis on market updates.

All premium Industry Newsletters - Monitor the Middle East's most important industries. Prioritize your target industries for weekly review:

  • Capital Markets & Private Equity
  • Venture Capital & Startups
  • Green Energy
  • Supply Chain
  • Sustainable Development
  • Leading Edge Technology
  • Oil & Gas
  • Real Estate & Construction
  • Banking

We also offer team plans. Please send an email to pro.support@al-monitor.com and we'll onboard your team.

Already a Member? Sign in

The Middle East in your inbox Insights in your inbox.

Deepen your knowledge of the Middle East

Trend Reports

Saudi Crown Prince Mohammed bin Salman (4th R) attends a meeting with Chinese President Xi Jinping (3rd L) at the Great Hall of the People in Beijing on February 22, 2019. (Photo by HOW HWEE YOUNG / POOL / AFP) (Photo credit should read HOW HWEE YOUNG/AFP via Getty Images)
Premium

From roads to routers: The future of China-Middle East connectivity

A general view shows the solar plant in Uyayna, north of Riyadh, on March 29, 2018. - On March 27, Saudi announced a deal with Japan's SoftBank to build the world's biggest solar plant. (Photo by FAYEZ NURELDINE / AFP) (Photo credit should read FAYEZ NURELDINE/AFP via Getty Images)
Premium

Regulations on Middle East renewable energy industry starting to take shape

Start your PRO membership today.

Join the Middle East's top business and policy professionals to access exclusive PRO insights today.

Join Al-Monitor PRO Start with 1-week free trial