Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tavizsiz bir sigara karşıtı olduğu öteden beri biliniyor. Bir siyasi liderin sigara karşıtı olmasının günümüzde elbette haber değeri yok; ama Erdoğan söz konusu olunca durum değişiyor. Onun sigara aleyhtarlığı, nasıl tezahür ettiğine bağlı olarak birçok bakımdan önemli haber değeri taşıyor. Erdoğan’ın sigara düşmanlığı, bize en başta onun karakter yapısı, sonra liderliğini neye dönüştürmek istediği, vatandaşlarına hangi gözle baktığı ve ülkesini nasıl yönettiğine dair kıymetli ipuçları veriyor.
Ne olduğunu anlamak için Google’a girmek ve “Erdoğan sigara” yazarak bir arama yapmak yeterli... Elde edilecek muazzam miktarda veri, olan biten hakkında gerekli malzemeyi fazlasıyla sağlayacaktır.
Erdoğan’ın kamusal alanda sigara içen ya da sigara paketi taşıyan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile karşı karşıya geldiği anda yaşanan olayların benzer bir koreografiye göre cereyan ettiği görülüyor.
Erdoğan, sigara ile “yakaladığı” vatandaşları yanına çağırıyor ve ilk iş olarak üzerlerindeki sigara paketine el koyuyor. Ardından kendilerinden “sigarayı bıraktıklarına dair” söz alıyor ama bununla yetinmiyor. El koyduğu paketinin üzerine vatandaşın ad, soyad ve telefon numarasını da yazdırıyor ki konunun takipçisi olacağı anlaşılsın, vatandaş bir söz verip kurtulacağını sanmasın...
Rejim medyası, Erdoğan’ın onlarca kişiye sigarayı bıraktırdığından övgüyle söz ediyor. Hatta Sabah gazetesinin derlediği bir fotoğraf albümü bile var. Hepsinde de Erdoğan elinde vatandaştan el koyduğu paketle görülüyor; mütebessim maiyeti ve bir de kendisine sigarayı bırakma sözü veren vatandaşla birlikte...
Darbeden sonra “normale” döndü
Erdoğan, 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminden sonra bir süre ara vermek zorunda kaldığı bu sigara paketine el koyma rutinine iki hafta kadar sonra, 28 Temmuz’da döndü. Ankara’da ziyaret ettiği bir cami inşaatında işçilerden birinin cebindeki sigara paketi fark eden Erdoğan, hem paketi aldı hem de her zamanki gibi sigarayı bırakma sözü verdirdi.
Kayıtlarda bu rutini bozan olaylara da rastlanıyor. Mesela Erdoğan’ın, Kasım 2014’te İstanbul’da AKP’nin oy deposu olarak bilinen Esenler semtinin sokaklarında dolaşırken, bir kafeteryanın üst teras katında sigara içerken gördüğü kişilere aşağıdan “Orada sigara içilmez, cezai müeyyidesi var” diye bağırması... Uyarısının dikkate alınmadığını görünce de “Terbiyesiz herif, Cumhurbaşkanı söylüyor, hala içmeye devam ediyor. Nerede zabıtalar, göstere göstere terbiyesizlik” diye etrafındakilere şikâyet etmesi...
Erdoğan’ın sigara karşıtı eylemlerinde sınır aşan büyük bir sıçrama ise geçen günlerde yaşandı. NATO zirvesine katılmak üzere Varşova’da bulunan Erdoğan 9 Temmuz’da Bulgaristan Dışişleri Bakanı Daniel Mitov’un üzerindeki sigara paketine el koydu. Haber Türk medyasında “Erdoğan, Bulgar bakana sigarayı bıraktırdı” başlığı ile yer aldı. Habere göre Erdoğan, zirve merkezinde bir toplantıdan çıkıp ötekine katılmak üzere yürürken Mitov’u kabinde sigara içerken görüyor... Sonrası haberde şöyle naklediliyor: “Sigara içme kabinindeki Mitov’un yanına giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bulgar bakana sigarayı bıraktırdı. Mitov da sigara paketini imzalayarak Erdoğan’a verdi.”
Erdoğan’ın eylemleri böylece sınır aşmakla kalmıyor bir uluslararası ilişkiler konusu haline geliyordu... Çünkü eyleme maruz kalan, yabancı bir ülkenin sıradan vatandaşı değil, dışişleri bakanıydı. Gerçi daha önce, 2010’da İstanbul’da Türkiye ve Almanya arasında düzenlenen bir ikili toplantı sırasında genç bir görevlinin yaka kartındaki sigara gözüne ilişince bu görevliyi yanına çağırmış ve yanındaki konuk Başbakan Angela Merkel’in hayretten büyümüş gözlerinin önünde el koyduğu sigarayı kırmıştı. Gerçi o zaman olay İstanbul’da geçiyordu ve hedefindeki kişi de kendi vatandaşıydı. Merkel sadece tanık olmuştu.
Günümüze dönersek, Erdoğan’ı Bulgar bakanın sigara paketine el koymaya iten siyasi güdü ne olabilirdi? Ülkesinde hemen her önüne gelene yaptığını ülke dışında iken yapamaz ise, gücü sadece kendi vatandaşına yeten bir lider olarak algılanabileceğini mi düşünmüştü? Ya da sadece insiyaki mi davranmıştı? Bilemeyiz elbette, ama şundan eminiz: Erdoğan’ın sigara karşıtı eylemleri halk sağlığını koruma aktivizminin çok ötesine giden bir amaç ve anlam taşıyor.
Erdoğan vatandaşlarının sigara paketlerine el koyarak politika yapıyor. Bu politikanın hedefi, kendi toplumu tarafından “baba” olarak kabul edilmek... Kendileri için iyinin ve kötünün ne olduğunu bilen, hayatlarını tanzim eden ve onlara yön veren bir “baba”... Ve tabii ki, sözüne karşı çıkılmayıp ne buyurursa harfiyen yapılmasını isteyen, otoriter bir baba bu...
Erdoğan bir “baba”ya dönüşerek baskıcı iktidarını yeni sütunlarla tahkim etmek istiyor. İşte bu nedenle, sigara içerken ya da paket taşırken gördüğü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına çocuk muamelesi yapıyor. Bir baba gibi onlardan sigarayı bıraktıklarına dair söz alıyor, üzerlerindeki sigara paketine el koyuyor ve bedeli neyse ödemiyor. Çünkü bunları ancak bir “baba” yapabilir.
Ortadoğu toplumlarında çocukların babalarının yanında sigara içmesi öteden beri terbiyesizlik olarak görülür. O da “Ben sizin babanızım, tabii ki benim bulunduğum ortamda sigara içemezsiniz” demiş oluyor. Babalık eylemlerinin hedefi olanlar da bu davranışını kabul ettikleri ölçüde çocuklaşıyorlar. Erdoğan’ın çocuklarına dönüşüyorlar.
Sadece sigarayla sınırlı değil. Erdoğan 2013’te evli olmayan genç kızlarla erkeklerin aynı evlerde yaşamasına karşı çıkıp, önlenmesi için kolluk kuvvetlerini seferber ederken de otoriter ve aşırı muhafazakâr bir babalık iddiasının psiko-politiği içinde hareket ediyordu. Ya da İstanbul’da eski Osmanlı sarayı Dolmabahçe’deki ofisinde otururken Boğaz vapurundan inen kadınların fazla açık bulduğu kıyafetlerinden şikâyet ederken de böyle bir babaydı.
Erdoğan’ın babalık iddiasını, kendi toplumu tarafından reddedilmediği sürece başarıyla sürdürmemesi için bir neden yok.
Buna karşılık, Erdoğan’ın bütün “kişisel gayretlerine” rağmen, Türkiye’deki sigara karşıtı kampanyaların sonuçları hiç de başarılı değil. Türkiye’de 2008’de başlayan sigara yasakları 2011’e kadar etkili sonuç verse de 2015 yılına ait veriler sigara kullanımın arttığını gösteriyor. 2008-2011 arasında yıllık sigara tüketimi 100 milyar adedin altına düşürülmüş iken 2015’te 125 milyar adede ulaşmış bulunuyor. Benzer biçimde erkeklerde sigara içme oranı yüzde 39’dan yüzde 42’ye, kadınlarda da yüzde 12’den 13’e çıktı.
Türkler Türk gibi sigara içmeyi maalesef sürdürüyorlar, demek ki onlara babaları imiş gibi davranan adam bir şeyleri yanlış yapıyor.