Irak medyası, dünyanın en becerikli, en sofistike terör örgütü olarak tanımlanan İslam Devleti (İD) ile ilgili haberleri nasıl vereceği konusunda bocalıyor. Görünen o ki medya kuruluşları İD’in en ürpertici bazı propaganda malzemelerini yayımlayarak örgütün daha geniş kitlelere ulaşmasını ve belki de etkisini artırmasını sağlayarak ona istemden yardımcı oluyor.
İD’in kanlı icraatları ve son iki yılda Irak’ta geniş toprakları ele geçirmesi Irak medyasını ciddi bir sınavla karşı karşıya bıraktı. Örgütün eylemlerini yansıtmak meşru bir kamu hizmeti mi yoksa cihatçı propagandanın bir uzantısı mı?
Terör örgütlerine ait propaganda malzemelerinin, özellikle şiddet içerikli görüntülerin kullanılması etik tartışmalarına neden oluyor. Irak’ın büyük haber kuruluşlarındaki editör ve yöneticiler bunun pekâlâ farkında. Ancak güdülen siyasi hedefler yetersiz editoryal denetimle birleşince bu farkındalığın uygulamaya dönüşmediği görülüyor.
Medya organlarının performansını izleyen Irak Medya Evi’nin genel yayın yönetmeni Ali El Sarayi Al-Monitor’a şöyle diyor: “İD’in medya üretimi, Irak medyası için yeni ve çok ciddi bir sınav. Irak medyası İD’in propagandasına, dev medya aygıtına karşı yeni bir dil ve yeni bir strateji geliştirmek zorunda.”
İD propagandasının haberlerde yaygın şekilde kullanıldığını belirten Sarayi, bu tarz içerikleri yayımlamanın vurdumduymazlık olduğunu ve bazen de düpedüz travma yarattığını düşünüyor.
Ana akım Irak medyasına ait İnternet siteleri ve YouTube kanallarına şöyle bir bakmak bile bu kuruluşların İD’in propaganda malzemelerine yeteri düzeyde editoryal özen göstermediğini ortaya koyuyor.
Örneğin çok izlenen bir televizyon kanalıyla İnternet yayınına sahip olan ve Arapça yayım yapan Alsumaria medya grubunun İD propagandasına karşı hayli gevşek bir yaklaşım sergilediği görülüyor. 30 Mayıs 2015’te grubun YouTube kanalında Suriye’de infaz edilen bir çocuğun görüntüsü tüm detaylarıyla yayımlanmış. Haziran 2014’te Tikrit yakınlarında katledildiği belirtilen bin 700 civarında Şii askeri personele ilişkin haberlerde de İD’den son derece aşağılayıcı muamele gören tutsak askeri öğrencilerin yürek burkan görüntüleri defalarca gösterilmiş.
2015’in sonuna kadar Alsumaria’nın haber denetçisi olarak görev yapan Hamid Kasım, grubun İD propagandasına ilişkin ciddi bir sorun yaşamadığını düşünüyor. Al-Monitor’a konuşan Kasım şöyle diyor: “İlk başlarda belki böyle şeyler oldu (…) ama bu meseleyi çözmeye çalıştık. Doğal olarak büyük bir kuruluşta her şeyi kontrol etmek kolay olmuyor. Gözettiğimiz kriter insani değerler ve gazeteciliğin mesleki etik ilkeleriydi.”
Kasım ve diğer Alsumaria editörleri İD’in “terör gündeminin” farkında olduklarını, örgütün halkta korku salarak büyük bir psikolojik etki yapmaya çalıştığını gördüklerini söylüyorlar. Ancak tüm bunlara rağmen kuruluşun etik ve mesleki ilkeleri uygulamasında tutarsızlıklar görülüyor.
Terör örgütlerinin medyayı kullanarak halk nezdinde ilgi, tanınma ve meşruiyet araması yeni bir şey değil. Bu konuda çok sayıda araştırma da var.
Geleneksel ve dijital medya kuruluşları, halkın ilgisini çeken konularda geri kalmamaya çalışırken pek çok zaman istemeden de olsa İD’in milyonlara ulaşmasını sağlayan bir çarpan işlevi görüyor.
Arap medyası gibi Kürtçe yayım yapan birçok haber kuruluşu da İD’in propagandasına istemeden hizmet ediyor. Irak Kürdistanı’nda 2013’ten beri faaliyet gösteren ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin finanse ettiği büyük bir medya kuruluşu olan Rudaw, aylarca İD’in propaganda malzemelerini olduğu gibi yayımladı.
Uçağı düşürülen Ürdünlü pilot Muaz El Kasabe’yi diri diri yakan İD, bu korkunç infazın videosunu şubat 2015’te yayımladığında Rudaw hem televizyon kanalında hem web sitesinde videodan son derece ayrıntılı bölümler yayımladı. Daha sonra web sitesindeki bir görüntüyü kaldırdı. Rudaw dijital yayınlar editörü Hemin Lihony, pilotun yakılma görüntülerini niçin verdiklerini açıklarken Kürt halkına İD’in gerçek yüzünü göstermek istediklerini belirtti.
Ekim 2015’te İD’e ilişkin editoryal politikasını gözden geçiren Rudaw, izleyiciyi rahatsız edecek ve ağır propaganda niteliğindeki içerilikleri olduğu gibi yayımlamama kararı aldı.
Al-Monitor’a konuşan Lihony, örgütün barbarlığını Kürt kamuoyuna göstermek amacıyla bu tip görüntüleri ilk başta yayımladıklarını belirtti ve ekledi: “Kasabe’nin görüntüleri bugün yayımlanmış olsaydı bu görüntüleri kullanmazdık ya da buzlama yaparak kullanırdık. Çünkü insanlar artık İD’in nasıl vahşi bir örgüt olduğunu biliyor.”
Gerçekten de Rudaw’un yeni editoryal politikasına uyduğunu gösteren örnekler var. Karardan önce ocak 2015’te maskeli bir İD militanı tarafından başı kesilen bir Peşmerge’nin infazdan önceki son saniyelerini yayımlayan Rudaw, son zamanlarda İD’in infaz ettiği Peşmerge mensuplarının görüntülerini vermekten kaçınıyor ya da yüzlerini göstermiyor.
Sarayi ise medyanın İD propagandasına büyük ölçüde yanlış yaklaştığını söylüyor: “İD propagandasına gelince Irak medyası stratejik ve ileri görüşlü bir yaklaşımdan ziyade duygusal bir yaklaşım izliyor. Sanıyorlar ki bunları yayımlayınca İD’in kurbanlarına empati artacak, İD’in zulmünü ve şiddetini herkes görecek. Ne var ki sonunda muhtemelen bunun tam tersi oluyor, İD’in gücünün ve acımasızlığının propagandasını yapmış oluyorlar.”
Sarayi, bunun somut yansımalarını da şöyle anlatıyor: “İD 2014 ortalarında ülke çapında taarruza geçince Irak toplumunun birçok kesiminde yaygın bir korku vardı. İD’in barbarlık şöhreti kendisinden önce geldiği için siviller kaçtı ve güvenlik güçleri örgüte fazla direnç göstermedi.”
Doğrudan hükümete bağlı medya kuruluşları bile İD’in propaganda malzemeleri konusunda bocalıyor. Irak’ın BBC’si olma hedefiyle kurulan devlet yayın kuruluşu Irak Medya Ağı (IMA) hükümetin ve iktidardaki partilerin görüş ve çıkarlarını yansıtan bir yayımcıya dönüştü. IMA bünyesindeki kanallar da Selahaddin vilayetinde topluca infaz edilen Şii askeri personelin bazı görüntülerini hassasiyet göstermeden olduğu gibi yayımladı, baş kesme anlarını gösterdi. Buradaki editörler de “dünyaya İD’in gerçek yüzünü göstermek” istediklerini söylüyorlar.
İD propagandasına ilişkin genel bir kural belirlemediklerini anlatan IMA yöneticileri, her olayı kendi koşullarına göre değerlendirdiklerini, kuruluşun amaçlarına hizmet edip etmediğine baktıklarını anlatıyorlar.
2015’in sonlarına kadar IMA’da haber müdürü olan Cafer Vanan şöyle diyor: “Ürdünlü pilotun infazını Arap kamuoyu İD’in aslında ne olduğunu, neleri temsil ettiğini görsün diye yayımladık. Amacımız Arapları İD’e cephe almaya sevk etmek, örgütün herkesi hedef aldığını göstermekti.”
Irak’taki büyük medya kuruluşları arasında Kürtçe yayım yapan NRT TV bu bağlamda herkesten ayrılıyor. İD propagandasına karşı baştan itibaren net bir duruş alan NRT, İD’in yayımladığı şiddet içerikli görüntülerin kullanılmasını yasaklamış durumda.
NRT kalanının bağlı olduğu Nalia Medya Grubu’nun başkanı Tuana Osman, İD’in 2014’ün yazında birçok bölgeyi ele geçirmesinden hemen sonra haber merkezinde yeni kurallar belirlendiğini anlatıyor: “Genel politikamız, İD’in ürettiği videolardan şiddet içerikli görüntüler kullanmama yönünde. Zira bunların psikolojik savaş için üretildiği ortada. İD’le savaş hâlindeyiz. Bu malzemeleri yayımlarsak örgüte siyasi ve psikolojik hedeflerine ulaşması için yardım etmiş oluruz.”
Osman, bu kuralın videolar için belirlendiğini ama benzer fotoğrafların da gözden kaçarak İnternet sitesinde yayımlanması hâlinde fark edilir edilmez kaldırılacağını söylüyor.
Çok sayıda aramaya rağmen NRT'nin web sitesinde rahatsız edici bir görüntüye rastlamadık. Örneğin İD’in eylülde infaz ettiği Peşmerge mensuplarının haberinde görüntü olarak sadece kanalın logosu verilmiş. Ürdünlü pilotun yakılmasından da hiçbir görüntü kullanılmamış.
Osman sözlerini şöyle tamamlıyor: “İD, Irak’taki işgal harekâtına girişmeden önce hepimizde büyük korku salarak medya savaşını zaten kazanmıştı. Onların propagandasını yayarak biz de bu zafere istemeden katkıda bulunmuştuk."