GAZİANTEP, Türkiye —Türkiye’nin Yeni Şafak gazetesi 26 Nisan’da Türk Kara Kuvvetleri’nin kuzey Suriye’de genişliği 5 kilometre, derinliği 18 kilometreyi bulan bir bölgeden İslam Devleti’ni (İD) temizlemek için büyük çaplı bir askeri operasyona hazırlandığını bildirdi.
Habere göre Türk Kara Kuvvetleri’nin neredeyse yarısı, seçkin birliklerin öncülüğünde Türkiye-Suriye sınırında uzunluğu 110 kilometre, derinliği de 45 kilometreyi bulan güvenli bir bölgenin oluşturulması için görevlendirildi. Bu bölgeyle birlikte Türkiye’de sayıları 2,7 milyonu aşan Suriyeli mülteciler ülkelerine geri gidebilecek.
Öte yandan Suriye Ulusal Koalisyonu isimli muhalif yapının başkanı Enes El Abda, 12 Mayıs’ta yayımladığı basın açıklamasında “Türkiye, Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü sağlamak ve sınırlarını korumak için ikili anlaşmalar doğrultusunda güvenli bölge kurma hakkına sahiptir.” dedi. Türkiye’yle Suriye arasında 1998’de imzalanan Adana Protokolü’nün Ankara’ya güvenli bölge için zemin sağladığını belirten Abda “Bunun gerçeklemesi hâlinde Ankara sınırlarını emniyete almış olacak, Suriyeliler de güvenli şekilde ülkelerine dönmüş olacak.” dedi.
Güvenli bölgenin Cerablus ve Azez arasındaki sınır hattında olması planlanıyor. Cerablus şu an İD’in elinde, Azez’i ise Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) yerel unsurlarıyla birlikte hareket eden Ahrar El Şam’ın kontrolünde.
ÖSO bağlantılı Sultan Murat Tugayı’nın komutanı Fehim Ebu İsa, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada güvenli bölgeye dönük hazırlıklar kapsamında Türk tarafıyla iletişim ve eş güdüm içinde olduklarını belirtti. Güvenli bölgenin ÖSO kontrolünde olacağını söyleyen Ebu İsa “Türkiye’nin önerisi uluslararası koalisyon tarafından destekleniyor.” dedi.
Sultan Murat Tugayı’nın bağlı olduğu Havar Kilis Operasyon Merkezi, kuzey Suriye’deki İD mevzilerini hedef alan Türk topçularıyla uluslararası koalisyonunun hava unsurlarından destek alıyor.
Ebu İsa Türk planının detaylarını açıklamasa da şöyle dedi: “Halep’in tüm kuzey ve doğu kırsalını kurtarana kadar örgütle mücadeleye devam edeceğiz. Güvenli bölge bunun ardından ilan edilecek ve mülteciler için güvenli alanlar sağlanacak.”
Ancak ABD Başkanı Barack Obama Suriye’de güvenli bölge fikrine karşı çıkıyor. Obama 24 Nisan’da Almanya’nın Hannover kentinde yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Suriye topraklarında güvenli bölge meselesi benim için ideolojik bir itiraz konusu değil (…) nasıl yapılacağına dair pratiğe ilişkin bir mesele. (…) Ülkenin büyük bir parçasına askeri olarak el koymadan böyle bir bölgenin çalışacağını öngörmek ne yazık ki çok zor.”
Kimilerine göre ise Türkiye’nin amacı Suriye’nin bir bölümünü işgal etmek. Al-Monitor’a konuşan Demokratik Toplum Hareketi yöneticisi Eldar Halil bu konuda şöyle diyor: “Bu, ulusal egemenliğin ağır bir ihlalidir ve ilgili uluslararası meşruiyet kararlarına aykırıdır. Türkiye’nin amacı mültecileri korumak değil. Adalet ve Kalkınma Partisi mültecileri şantaj için kullanıyor.”
Halil’e göre “Güvenli bölge Suriye’nin kuzeyinde, Rojava’da pratikte zaten kuruldu. Bölgelerimiz mülteciler için gerçek anlamda güvenli bölge hâline geldi.” Suriyeli Kürtler 17 Mart’ta kuzeydoğu Suriye’de kendi kontrollerinde olan Cezire, Kobani, Afrin ve Tel Abyad bölgelerinde federal sistem ilan etmişti.
Halil şöyle devam etti: “Bizim bölgelerde on binlerce sığınmacı ve yerinden edilmiş Suriyeli var. Erdoğan yönetimi geçtiğimiz günlerde Halep’in kuzey kırsalından kaçanları kabul etmeyince bizim güçler bu insanların güvenli şekilde Afrin’e taşınmasını sağladı. İD’den kaçan Musullular dâhil binlerce Iraklı da şu an Rojava’da bulunuyor.”
Halil, Suriye Demokratik Güçleri’nin Kürt bölgeleri arasında kalan ve şu an İD kontrolünde olan bölgeleri almak istediğini saklamıyor: “Kobani ve Afrin’i ayıran bölgelerin kurtarılması İD, Nusra Cephesi ve bu radikal örgütlerle bağlantılı diğer grupların destek kaynaklarını kurutacak ve bu anlamda ülkede derinleşen krizin çözümüne katkı yapacak.”
Kimileri için ise güvenli bölge tartışmaları geride kalmış. Suriye Vaadi hareketinin yöneticilerinden Munzer Selal Al-Monitor’a şöyle diyor: “Bu konu yaklaşık bir yıl önce birkaç kez gündeme geldi. Türk tarafıyla, Suriye Ulusal Koalisyonu’yla, geçici hükümetle konu hakkında çeşitli toplantılar yaptık, idari ekip oluşturduk, projeler hazırladık, hatta askeri bazı düzenlemeler yaptık. Ancak güvenli bölgeye dair verilen çoğu söz boş ve samimiyetsiz çıktı.”
Azezli olan Selal’e göre kuzey Suriye’de güvenli bölge kurulamamasının nedeni savaş alanındaki askeri mücadele değil “uluslararası iradenin olmayışı”. Selal kendi grubunun bu konudaki duruşunu şöyle özetliyor: “Azez ve Azez kırsalının mülteciler ve savaştan kaçarak sağ kalanlar için gerçek anlamda emniyetli bir alan olması için güvenli bölgenin son derece elzem olduğuna inanıyoruz.”
Kürt Çalışmalar Merkezi Başkanı Navaf Halil ise Türkiye’nin böyle bir hamlede bulunabileceğine ihtimal vermiyor. Al-Monitor’a konuşan Halil şöyle diyor: “NATO’nun ve uluslararası koalisyonun üyesi olması hasebiyle Türk ordusunun tek taraflı adımlar atacağını sanmıyorum. Türkiye, güvenli bölge kurma bahanesiyle Suriye topraklarını işgal etmek için gerekçe arıyor. Ancak ani bir hamle hem Kürtlerle hem uluslararası güçlerle çatışmaya yol açabilir.”
Suriye’yi izleyen yorumcu ve uzmanlara göre Türkiye’nin güney sınırına bir güvenli bölge dayatma gayretleri ABD’nin itirazları nedeniyle tökezleyecek. Zira ABD’nin havadan ve karadan destek verdiği Suriye Demokratik Güçleri ve bunların belkemiğini oluşturan Kürt Halk Savunma Birlikleri Suriye’de İD’le mücadelenin en etkili unsuru olduklarını kanıtlamış durumda.