ABD Konsolosu Steve Walker 12 Mart’ta Basra’daki El Sadr Eğitim Hastanesi’ne giderek Halk Seferberlik Birlikleri’ne mensup yaralı savaşçıları ziyaret etti. Bu, bir ABD yetkilisinin Halk Seferberlik Birlikleri’ne alenen yaptığı ilk ziyaret oldu. ABD’nin bugüne dek bu birliklere olumsuz tavır takındığı düşünülürse ziyaretin önemi daha da artıyor. Öyle ki ABD geçmişte bazı bölgelerin, örneğin Anbar’daki Ramadi’nin kurtarılmasına Halk Seferberlik Birlikleri’nin katılmaması için Irak hükümetinden talepte bulunmuş ve bu birlikler ABD’nin isteği üzerine söz konusu harekâtlarda yer almamıştı.
Walker, ziyaretinin sadece bir nezaket göstergesi olmadığını da açıkça ortaya koydu. ABD merkezli El Hurra kanalı da dâhil kameralar eşliğinde hastaneye giden, Arapça yaptığı açıklaması televizyonlarda yayımlanan Konsolos şöyle dedi: “ABD, Halk Seferberlik Birlikleri’nin Başbakan’ın emrinde yaptığı önemli katkıları takdir ediyor. Bu birliklerin çoğu güneyden geldi. Bu vesileyle İslam Devleti’yle mücadelede sevdiklerini, dostlarını kaybeden Basra halkına, güneyin halkına başsağlığı dileklerimi iletmek isterim.” Yaralılara da geçmiş olsun dileklerini sunan Walker “ABD ve Irak halkı sizlerle çok çok gurur duyuyor.” dedi.
Konsolos bu ziyareti yaparken Irak’ta Halk Seferberlik Birlikleri’nin Musul’u kurtarma harekâtına katılıp katılmayacağı tartışılıyordu. Ninova Vilayet Meclisi’nde 29 Şubat’ta yapılan oylamada birliklerin katılımı reddedildi. Musullu gönüllülerden oluşan Haşid Vatani (Milli Seferberlik) ismindeki ufak silahlı birliğin başında bulunan eski Ninova Valisi Esil El Nuceyfi ise şu ifadeleri kullandı: “Halk Seferberlik Birlikleri’nin Musul savaşına katılması kabul edilemez. (…) Bu konuda ısrar etmek Musul’un yıkımı için ısrar etmek anlamına geliyor.”
Milli Seferberlik grubu Halk Seferberlik Birlikleri’nin içinde yer alsa da iki taraf arasında anlaşmazlıklar var. Milli Seferberlik grubu Halk Seferberlik Birlikleri’nin komutasında hareket etmiyor, Halk Seferberlik Birlikleri de Milli Seferberlik grubuna destek vermiyor.
Başbakan Haydar Ebadi 19 Şubat’ta parlamentoda yaptığı açıklamada Halk Seferberlik Birlikleri’nin Musul harekâtına katılacağını, bunu engelleme yönündeki baskılara boyun eğmeyeceğini söyledi. Görünen o ki ABD de Tikrit ve Ramadi harekâtlarından farklı olarak bu defa Ebadi’ye destek veriyor. Halk Seferberlik Birlikleri’ni Ramadi harekâtından uzak tutan ABD Tikrit’e girmelerini de engellemişti. Oysa Walker’ın hastane ziyareti sırasında Halk Seferberlik Birlikleri’nin Musul harekâtında yer almasına ABD’nin itiraz etmediğini, kararın Ebadi’ye ait olduğunu söylediği bildirildi.
Bu tartışmada bölgesel güçler de yer alıyor. Suudi Arabistan’ın Irak Büyükelçisi Samir El Sebhan 23 Ocak’ta Halk Seferberlik Birlikleri’ni mezhepçi bir suç örgütü olarak tanımlamış ve Irak kamuoyundan büyük tepki toplamıştı.
Kimi gözlemciler, Walker’ın hastane ziyaretini ve orada söylediği sözleri ABD’nin Orta Doğu’daki ittifaklarında büyük bir kaymanın işareti olarak görüyor. Buna göre İran’la sağlanan nükleer anlaşmanın ardından ABD politikasını alenen değiştiriyor, Suudi Arabistan gibi eski dostlarından uzaklaşarak İran’a yanaşıyor.
Nitekim ABD Başkanı Barack Obama da 12 Mart’ta The Atlantic dergisinde yer alan mülakatında “İslam’ın radikal yorumlarını öğreten Vahhabi medreselerini yoğun şekilde finanse ettiği” için Suudi Arabistan’ı eleştirdi. Suudi Arabistan’ın ABD’nin dostu olup olmadığı sorulduğunda da Obama “durum karmaşık” yanıtını verdi. Ayrıca Suudilerin Orta Doğu’yu İranlı hasımlarıyla “paylaşmak” zorunda olduğunu belirtti.
Görüldüğü kadarıyla ABD son dönemde Irak’ta Halk Seferberlik Birlikleri gibi aktörlerin yapısını daha iyi kavramaya başladı. İslam Devleti’yle mücadele koalisyonu nezdindeki ABD Özel Temsilcisi emekli General John Allen, mayıs 2015’te CBS News kanalında şöyle konuştu: “Milisler tek, yekvücut bir yapı değil. Sık sık duymaya alıştığımız gibi İran’la yakın ilişki içinde olan milisler var. Bunlar aşırıcı unsurlardır ve bizim onlarla işimiz olmaz. Ancak Şii milislerin içinde geçtiğimiz yıl Büyük Ayetullah Sistani’nin çağrısıyla Irak’ı (İD’e karşı) savunmak için gönüllü olan unsurlar da var. Halk Seferberlik Birlikleri adıyla bilinen bu unsurlar Irak’ın askeri komutasında hareket ediyor.” Allen, İD’i yenilgiye uğratmak için ABD’nin bu birliklere karşı destekleyici tutum izlemesi gerektiğini belirtti.
Ancak Halk Seferberlik Birlikleri içindeki kimi gruplar da ABD’nin bu yeni tutumuna kuşkuyla yaklaşıyor. Daha önce Mehdi Ordusu adıyla bilinen Barış Tugayları’nın lideri Mukteda El Sadr Walker’ın yaralıları ziyaret etmesine tepki gösterdi, bu ziyareti olumlu karşılayan örgüt içi siyasileri de isim vermeden eleştirdi.
Halk Seferberlik Birlikleri’yle koordinasyondan sorumlu olan General Abdül Kerim El Zuhayri konu hakkında Al-Monitor’a şöyle konuştu: “ABD bölgedeki varlığını kaybettiğini anlayınca ve Halk Seferberlik Birlikleri’nin büyük halk desteğini görünce bu birlikler lehinde tutum değiştirdi. Kaldı ki bu birlikler bölgenin en önemli aktörlerinden biri olan İran tarafından da destekleniyor.”
Al-Monitor, Iraq Advisory Group isimli danışmanlık şirketinin başkanı Norman Ricklefs’in görüşüne de başvurdu. Geçmişte Irak Savunma Bakanlığı’yla İçişleri Bakanlığı’nda danışmanlık yapan Ricklefs şöyle konuştu: “Halk Seferberlik Birlikleri etkili oldu ve zamanla, özellikle de Tikrit’i kurtarma operasyonlarının ardından daha düzenli bir kuvvete dönüştü. Halk Seferberlik Birlikleri’nin uluslararası çevrelerde giderek kabul görmesi önemlidir ve çok olumludur. Öte yandan bu birlikler de uluslararası desteğe olumlu bakmalı, ABD’ye karşı husumetini törpülemeli ve Irak’ın resmi askeri güçlerine idari ve yasal olarak entegre olmak için daha fazla çaba göstermeli.”