Libya’nın en tanınmış kadın avukatı, aktivist Selva Bugaigis 25 Haziran’da Temsilciler Konseyi seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra Bingazi’deki evinde öldürüldü. 2011’deki isyan hareketine liderlik eden Ulusal Geçiş Konseyi’nin (UGK) de üyesi olan Bugaigis’in ardından Libya şubat ayında yeni bir şok yaşadı. Bir başka tanınmış aktivist İntisar El Hasari Trablus şehir merkezinin batısında işlek bir yolda teyzesiyle birlikte öldürüldü.
Kurbanların bilinen aktivistler olması bu iki cinayeti Libya’da da yurt dışında da manşetlere taşıdı. Ne var ki Libya’da kadınlara karşı işlenen diğer cinayet ve suçlar basında yer almıyor. Katillerin bulunup adalete teslim edilmesi şöyle dursun, olayların hiçbiri bugüne kadar ciddiyetle soruşturulmadı.
Muammer Kaddafi rejiminin NATO destekli isyancılar tarafından devrilmesinden bu yana kadınlar yeni Libya’da sözüm ona kurtarıcıları tarafından mağdur ediliyor. Bu “kurtarıcıların” çoğu şimdi kanunsuz milislere dönüşmüş durumda. 2011 savaşında toplu tecavüz iddiaları hâlen araştırılmış değil ve kadına karşı şiddet önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Toplumsal tabular nedeniyle mağdurların ortaya çıkıp konuşması zor. Göreve gelen hükümetler de konuyu araştırmak için ciddi bir çaba sarf etmiş değil.
Yasal mevzuat bakımından belki de en ciddi geriye gidiş Kaddafi döneminde çok eşliliği yasaklayan düzenlemenin kaldırılması oldu. Ekim 2011’de Kaddafi’nin öldürülmesinden kısa süre önce UGK Başkanı Mustafa Abdullah Celil, çok eşlilik yasağının şeriata aykırı olduğunu iddia ederek kaldırılmasını istemişti. Söz konusu kanun 2013’te iptal edildi ve çok eşlilik yine yasal hâle geldi.
Kaddafi döneminde evli bir erkeğin ikinci bir kadınla evlenmesi neredeyse imkânsızdı. Aslında iptal edilen yasa çok eşliliği doğrudan yasaklamıyor, zekice bir düzenlemeyle onu çok zor bir hâle getiriyordu. Yasaya göre ikinci bir kadınla evlenmek isteyen erkeğin ilk eşinden rıza alması gerekiyordu. Bu rıza da ancak mahkeme kanalıyla alındığı zaman geçerli oluyordu. Kadın, kocasına evlenme izni verip vermediğini yargıca baş başa yapılan bir görüşmede bildiriyordu. Eşinden bu şekilde yazılı onay almadan evlenen erkeğin ikinci evliliği yasal olarak geçersiz sayılıyordu.
Bu konuda resmi istatistikler mevcut olmasa da çok eşliliğin neredeyse sıfırlanmasında bu yasanın büyük etkisi olduğu düşünülüyor.
UGK, kadınlar aleyhine bir düzenleme daha yaptı. 2012’de seçim kanunu kabul edilirken ulusal düzeyde sandalyelerin sadece yüzde 10’u kadınlara ayrıldı, yerel yönetimlerde ise karar siyasal partilere bırakıldı. Erkek egemen bir toplumda kanun kadınların arkasında olmayınca kadınların yerelde ciddi söz sahibi olması artık çok zor. Zira tüm parti yönetimleri erkeklerin tekelinde ve bu durum kadınların aday gösterilmesine pek şans tanımıyor. Devrimdeki rolüne rağmen UGK’nin kendisinde de sadece iki kadın üye vardı: öldürülen Bukaigis ve Selva El Degali.
Kaddafi döneminde kadınlar eğitim ve çalışma alanında da önemli mesafe kaydetti. Kadınların avukat, yargıç, pilot veya üniversitede hoca olması olağan hâle geldi.
Kaddafi rejiminin kadınlara sağladığı en büyük kazanımlardan biri ücretsiz eğitime her düzeyde sınırsız erişimdi. Toplumun çağdaşlaşmasında eğitimin önemini kavrayan eski rejim kızların da erkeklerin de en az dokuz yaşına kadar okula gitmesini mecbur kılmıştı. Libyalı kadınların günümüzde bölgeye kıyasla daha eğitimli olması bu yaklaşımın bir sonucudur. Libya’da bugün kız öğrencilerin büyük bir çoğunluğu üniversiteye devam etme eğiliminde oluyor. Lise mezunu kızların yaklaşık yüzde 77’si Libya’da veya yurt dışında yükseköğrenim yapmak istediklerini söylüyor. Üniversite mezunu kadınların oranı da erkeklerle neredeyse eşit, yüzde 32’ye karşı yüzde 33.
Kadınların yeni Libya’da kamusal faaliyetlere katılımı yüzde 20 gibi düşük bir düzeyde. Bunun bir nedeni güvenlik durumu olabilir. Zira 2011’deki NATO müdahalesi ülkeyi hâlen devam eden bir kaos ortamına sürükledi. Benzer şekilde siyasetle oldukça ilgili olan kadınlar 2012 seçimlerinde yüzde 66 gibi yüksek bir oranda sandığa giderken haziran 2014 seçimlerinde bu oran azaldı. Bu gerilemenin nedeni ülkeyi istikrara kavuşturmakta, şiddete son vermekte etkisiz kalan bir önceki seçimlerden duyulan hayal kırıklığı ve hüsran olabilir.
Kadınların çalışma hayatında sağladığı ilerleme de 2011’deki iç savaşın etkisi ve Ensar El Şeriat gibi çeşitli İslamcı grupların ortaya çıkmasıyla durdu. Bu örgütler kadın erkek eşitliği konusunda gönülsüz. Aralarında bazıları ise kadının evin dışında çalışmasına toptan karşı.
Tüm bunlar bir yana Libyalı kadınları mağdur eden esas sorunlardan biri kültürel ve toplumsal yapı. Aşiret düzeninin ve erkek egemenliğinin hâkim olduğu Libya toplumunda kadınların öncü konumlarda yer alması olumlu karşılanmıyor. Kadınların yıllarca askeriyede, poliste, eğitimde ve yargıda yer aldığı bir ülkede bu anlayış büyük şehirler başta olmak üzere yavaş da olsa değişiyor. Ancak kırsal kesimde kadına yönelik geleneksel olumsuz yaklaşım gücünü koruyor.