Gazze’ye yönelik abluka sertleşirken bölgedeki yaşam koşulları her geçen gün zorlaşıyor. Sınır geçişlerinin kapalı kalması ve yeniden imarın başlamaması Filistinlilerde hiçbir umut ışığı bırakmazken bir iç patlama olabileceği konuşuluyor.
Bu vahim koşullarda Gazze’deki ablukanın kaldırılması için çalışan Filistin Hükümet Komitesi Sözcüsü Âlâ El Batta Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Komisyon Gazze limanından bir dizi ülkeye gemi seferleri başlatacak. Önümüzdeki iki ay içinde limandan kalkacak ilk gemide hasta ve öğrencilerin taşınması için hazırlık yapıldı. Gazze Şeridi’ni dış dünyaya bağlayacak limanın inşa hazırlıkları için gerekli işlemleri başlattık. Deniz seferlerine başlamak için bazı ülkelerden onay da aldık.”
Âlâ bu ülkeleri açıklamasa da Al-Monitor’un Gazze’de ismini vermek istemeyen bir hükümet kaynağından edindiği bilgiye göre Türkiye, Kıbrıs ve Yunanistan Gazze limanından hareket edecek gemileri kabul etmeye hazır.
Gazze’deki Filistinli örgütler, 29 Ocak’ta İsrail ablukasına meydan okumak için Gazze limanından yapılacak ilk deniz seferine destek çağrısı yaptı. Dış dünyayla ulaşım ve iletişimi kesik olan Gazze’deki tecrit binlerce hasta, öğrenci ve insani vakalar bakımından vahim durumlara yol açıyor.
Al-Monitor’un ziyaret ettiği Gazze limanının girişine “Liman İşletmeleri: Uluslararası Gazze Limanı” yazılı bir tabela asılmış. Altında da “Gazze Liman tesisleri kuruluş projesi” yazıyor. Gelen ve giden yolcu salonlarını gösteren iki tabela daha var.
Limanın tamamlaması için uzun süredir mücadele eden Hamas, konuyu temmuz-ağustos 2014’teki savaşın ateşkes görüşmelerine de dâhil etti. Ancak Mısır’ın himayesinde İsrail ile gerçekleştirilen zorlu müzakerelerde limanın inşası için ön onay alınamadı.
Hamas şunu çok iyi biliyor ki teknik olarak 25 Ocak’ta açılan limanın faaliyete geçmesi ve Gazze Şeridi’ni Akdeniz’deki diğer limanlara bağlayabilmesi için İsrail ve Filistin Yönetimi’ne bağlı yasal ve siyasi prosedürlerden geçmesi gerekir. Ancak İsrail’in ateşkes şartlarını reddetmesi, Hamas’ı Gazze’deki farklı gruplarla mutabakat hâlinde limanı 25 Ocak’ta açmaya itti. Bu, İsrail’i provoke edebilir. İsrail’in kendi rızası dışında Gazze’den yola çıkacak ilk gemiye nasıl tepki vereceğini kimse bilemez.
25 Ocak’ta limanın açılış hazırlıklarına başlandığının duyurulması üzerine Gazze halkından da farklı tepkiler geldi. Kimileri bu adımı memnuniyetle karşılarken, kimileri limanın İsrail ve Filistin Yönetimi’nin mutabakatı olmadan nasıl çalışacağını sorguladı. Üst düzey Hamas mensubu olan Evkaf Eski Bakanı İsmail Rıdvan ise Al-Monitor’a şu değerlendirmeyi yaptı: “Gazze’deki limanın açılması, son savaşın ardından yapılan ateşkes anlaşmasıyla alakalı. Ancak işgal güçleri anlaşmayı uygulamaya yanaşmıyor. Dünya devletlerini Gazze’ye yönelik ablukayı kırmak için Gazze’ye gemi göndermeye ve Gazze Şeridi’yle deniz güzergâhı oluşturmaya çağırıyoruz.”
Ablukayı Kırmak İçin Halk Komisyonu Sözcüsü Eşref Ebu Zeyid de Al-Monitor’a şu bilgileri verdi: “Komisyon, limanın inşasına fiilen başlanması için müteahhitlerle anlaştı. Bu, İsrail ablukasındaki Gazze’nin dünyaya açılan kapısı olacak. Bir dizi Avrupa limanıyla temas hâlindeyiz, onlar da Gazze limanıyla iş yapmaya istekli olduklarını ifade ettiler.”
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs gibi Avrupa ülkelerinin limandan gemi kabul etmeye hazır olduğunu doğrulayan Zeyid şöyle devam etti: “Liman projesi için söz verdikleri 43 milyon doları kesinleştirmek için Fransa ve Hollanda liman işletmeleriyle temasa geçtik. Şu an yapılan denizyolu çalışmalarının büyük bir maliyeti yok. Bunlar, iş adamlarından ve geçmişte Gazze’ye gelen yabancı yardım konvoylarından toplanan paralarla karşılanıyor.”
Ulusal En-Neceh Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Abdül Fettah Ebu Şakir de Fransa ve Hollanda’nın Gazze limanını kurmak için 43 milyon dolarlık yardım sözü verdiğine dikkat çekti. İki ülke, 2000 yılında El Aksa İntifadası henüz başlamamışken limanın inşaat maliyetini ve liman çalışanlarının eğitimini üstleneceklerini açıklamıştı.
Filistin Ulusal Konseyi üyesi mühendis Hatem Ebu Şaban’ın 2014 sonunda yayımladığı rapora göre limanın faaliyete geçmesi, 2 bin kişiye istihdam yaratarak Gazze’deki işsizliğin azalmasına katkı sağlayacak. Liman ayrıca devlet gelirlerini artıracak, Filistinlilerin ihracat ve ithalatında İsrail müdahalesini kesecek, yabancı iş adamlarını bölgeye çekecek, turizmi canlandıracak, halkın Gazze’ye giriş çıkışını kolaylaştırarak ve tüm dünya ülkeleriyle dış ilişkileri güçlendirecek.
Hamas, Gazze limanının güvenlik denetimi olmadan açılmasına İsrail’in sessiz kalmayacağını çok iyi biliyor. İsrailliler, Gazze limanının açılması hâlinde İran ve Türk gemilerinin burada cirit atacağını söylüyor. Ayrıca limanın açılması hâlinde İsrail’in tüm sınırları kontrol edemeyeceğini, silah ve savaşçıların Gazze’ye kaçak girişini engelleyemeyeceğini belirtiyorlar.
Gazze savaşının 26 Ağustos’ta bitmesinden birkaç saat sonra önde gelen Hamas liderlerinden Mahmut El Zahar’a İsrail’in limanın açılmasını engelleyip engellemeyeceği sorulmuştu. Zahar, Hamas’ın Tel Aviv Ben Gurion Uluslararası Havaalanı’na düzenlediği roket saldırılarına işaret ederek şu yanıtı vermişti: “Filistin halkı, deniz ve hava limanlarını kimseden izin almadan inşa edecek. Limanımıza bir saldırı olursa biz de onların limanını bombalayarak karşılık veririz. Havaalanımıza bir saldırı olursa biz de onların havaalanını bombalarız.”
Filistin Yönetimi, Hamas’ın Gazze limanını açma girişimlerine yorum yapmaktan kaçınsa da Mahmud Abbas’ın ofisinden kıdemli bir yetkili isminin açıklanmaması kaydıyla Al-Monitor’a şu değerlendirmeyi yaptı: “Filistin Yönetimi, Gazze’yi Batı Şeria’dan ayırarak bağımsız Filistin devleti dışında mini bir devlete zemin hazırlayacak her girişime temkinli yaklaşır. Limanın uzlaşı hükümeti ile Filistin Yönetimi Başkanlığının resmi onayı olmadan açılması, Gazze Şeridi’ne yönelik ablukayı hafifletse bile Gazze ile Batı Şeria arasındaki bölünmüşlüğü daha da derinleştirir.”
İsrail ile ateşkes görüşmelerinin sona ermesi, Mısır’la ilişkilerin gerilmesi ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’nin dış dünyayla bağlantısı olan sınır geçişlerini açtıramaması Hamas’ı ablukayı kırmak için her yolu denemeye sevk ettiği görülüyor. Tüm bunlar Hamas ve İsrail arasında akıllara 2010 Mavi Marmara olayını getiren yeni çatışmalara kapı açabilir.