Kahire’de 12 Ekim’de düzenlenen Gazze Bağışçılar Konferansı’nda toplam 5,4 milyar dolarlık bağış taahhüt edildi. Bu tutarın yarısı Gazze Şeridi’nin yeniden imarına ayrıldı. Gazze halkı şimdi yeniden inşa sürecinin başlamasını bekliyor ve çekilen acıların son bulmasını umuyor.
İsrail, 2007’den bu yana Gazze Şeridi’ne abluka uyguluyor. 2010’un ortalarından itibaren abluka hissedilir biçimde gevşetilmeye başlandı. Abluka sırasında Gazze Şeridi üç savaş yaşadı. Bunların sonuncusu 51 gün sürdü ve yarattığı tahribat bakımından en şiddetlisi oldu. Gazze halkı, bağışçıların bu yıkımı telafi edecek miktarda kaynak sağlamasını, siyasi ve ekonomik kuşatmanın kalkmasını bekliyor.
Filistin Yönetimi’nin yeniden imar planı
Filistin Yönetimi, Bağışçılar Konferansı’na mükemmel bir İngilizceyle yazılmış, dilsel ve teknik koordinasyonu yapılmış 76 sayfalık bir belge sundu. Bu belgede yer alan Gazze’yi yeniden inşa planı, 4 milyar 30 milyon dolarlık bir maliyet öngörüyor. Plan dört bölümden oluşuyor:
- Sosyal Hizmetler: Sosyal yardımlar, sağlık hizmetleri, eğitim ve sivil toplum örgütlerinin çalışmaları için 701 milyon dolar öngörülüyor.
- Altyapı: Savaş tahribatından geriye kalan ve iki buçuk milyon ton olarak tahmin edilen molozların kaldırılması ve enerji, su, yol ve konut projelerinin desteklenmesi için 1 milyar 911 milyon dolar öngörülüyor.
- Ekonomik Kalkınma: Tarım, balıkçılık, sanayi ve ticaret sektörlerini destekleme, işsizlere iş imkânı yaratma ve yatırımı teşvik etmeye yönelik programlar için 1 milyar 235 milyon dolar öngörülüyor.
- Yönetim ve Devlet Kurumları: Kamu kurumlarıyla yerel yönetimlerin performansını artırma ve hukukun üstünlüğünü güçlendirme çalışmaları için 183 milyon dolar öngörülüyor.
Filistin Yönetimi, Bağışçılar Konferansı’nda bütçesine ve stratejik projelere de mali destek talebinde bulundu. Konferansa sunulan planda Gazze’nin yeniden imarı için ihtiyaç duyulan 4 milyar doların yanı sıra, Filistin Yönetimi’nin 2015-2017 dönemindeki üç yıllık bütçesine destek olarak 4 buçuk milyar dolar ve uzun vadeli projelerin finansmanı için 7 milyar dolarlık talepler yer aldı. Bahsi geçen uzun vadeli projeler, Gazze havaalanının ve Gazze limanının yeniden inşası ve işletilmesi, büyük bir tuz arındırma tesisinin kurulması ve Gazze açıklarındaki gaz yataklarından yararlanılmasını kapsıyor.
Avrupa ülkeleri ve ABD’de ekonomik kriz etkisini hâlâ hissettirirken, dünyanın birçok köşesinde de felaketler ve insani krizler yaşanırken bir günlük bağışçılar konferansında 15 buçuk milyar dolarlık bağış sözünün alınması zor. Ayrıca kimi bağışçı ülkeler, daha önceki bağışlarla inşa edilen altyapının son savaşta tahrip olması nedeniyle verilen paranın heba olmasından korkuyor. Bu nedenle bağışçılar, daha fazla kaynağı taahhüt etmeden önce önkoşul olarak ulusal birlik hükümetinin Gazze Şeridi’nde çalışmaya başlamasını bekliyor.
Planın felsefesi
Filistin Yönetimi’nin planında üç aşama öngörülüyor: ivedi ve kısa vadeli çalışmaları içeren acil yardım aşaması (414 milyon dolar), 1-12 ay arasındaki orta vadeli faaliyetleri kapsayan ön toparlanma aşaması (1 milyar 184 milyon dolar) ve birkaç sene sürmesi beklenen yeniden inşa ve kalkınma aşaması (2 milyar 432 milyon dolar).
Plandaki faaliyetler ve bunlar için gereken tahmini kaynaklar tespit edilen ihtiyaçların karşılanmasına dayanıyor, yani belli kalkınma hedeflerine ulaşma amacı söz konusu değil. Aşağıdan yukarıya planlama yöntemi kullanılıyor ve “Nerede olmak istiyoruz? Oraya nasıl ulaşırız?” gibi sorular esas alınmıyor. Örneğin 60 bin konutun tadilatı veya yeniden inşası öngörülüyor: 10 bin yıkılmış konut, 10 bin ağır hasarlı konut ve 40 bin kısmi hasarlı konut. Ancak planda bu önerilerin uygulanması hâlinde ne gibi makroekonomik sonuçların elde edileceği belirtilmiyor. Dolayısıyla ilerleme ve başarıyı ölçecek kriterler eksik.
Kaynakların toplanması ve harcanması
Tarih yine tekerrür edecek gibi görünüyor. Zira bağışçılardan para toplamak bu parayı kullanmaktan daha kolay olacak. 2008-2009 savaşının ardından mart 2009’da Şarm El Şeyh’te düzenlenen Bağışçılar Konferansı’nda Gazze’nin yeniden imarı için önemli miktarda para toplandı ama ablukanın kaldırılması için pek gayret sarf edilmedi. Bu da bağışçıların verdiği pek çok sözün kâğıt üzerinde kaldığı, savaştan etkilenen insanların yıllarca mağdur olduğu anlamına geliyor.
İsrail hükümeti bu kez daha konferans öncesinde dikkat çekici adımlar atmaya başladı. Bazı uluslararası kurumların Gazze’ye inşaat malzemesi getirmesine izin verdi ve bir Yahudi bayramına denk gelen 9 Ekim’de uzlaşı hükümetinin Gazze’ye gitmesine müsaade etti. Bu tutum, İsrail’in ulusal uzlaşıyı onayladığına dair önemli bir sinyal teşkil etti. İsrail hükümeti ayrıca başka bölgelerin yanı sıra Gazze’den de binlerce işçinin İsrail’de çalışmasına izin vereceğini açıkladı.
Bu adımlar, 2007’den bu yana süren sert ablukayla kıyaslandığında kayda değer adımlardır ama yeniden imar sürecinin gereksinimlerini karşılayacak düzeyde değil. Birleşmiş Milletler, Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Robert Serry aracılığıyla detaylı bir mekanizma geliştirdi. Buna göre BM, Filistin Yönetimi ve İsrail ordusundan oluşacak üçlü komite, ihtiyaç duyulan hammaddeyi eksiksiz takip edecek. Bu mekanizma kapsamında hammadde depoları kameralarla izlenecek ve hammadde taşıyan tüm kamyonlar takip edilecek. Böylece malzemenin Hamas’ın eline geçmesi ve Hamas’ın bunları tünel yapımında veya askeri donanımını yenilemekte kullanması önlenecek.
Ne var ki bu mekanizmanın hâlâ resmen açıklanmamış olması, bu konudaki şüpheleri körüklüyor. Bir görüşe göre BM, Gazze üzerindeki ablukanın kalkması için çalışmak yerine bu mekanizmayla ablukayı meşrulaştırıyor. 25 ila 400 arasında yabancı uzmanın çalışacağı bu mekanizma şüphesiz ki büyük bir mali, idari ve emniyet yükü oluşturacak ve yeniden inşa süreci yıllarca uzayacak. Bu aynı zamanda sürecin direksiyonunda Filistin Yönetimi’nin değil, BM’nin olacağını, dolayısıyla Gazze halkının da Filistin Yönetimi’ne değil, BM’ye minnet duyacağını gösteriyor.
Omar Shaban, Palthink for Strategic Studies isimli düşünce kuruluşunun kurucusu ve müdürüdür. Filistin iç siyaseti ve Arap-İsrail ihtilafı üzerine uzmanlaşmış bağımsız bir araştırmacı ve analist olan Shaban, Filistin ve Arap dünyasındaki gelişmeler hakkında yazıyor.