Gezi ruhu profan dünyayı ‘dize getirdi’, yer sofrasına oturttu. Hükümetin dayatmacı ve çoğunlukçu siyaset anlayışına bir öfke patlaması olarak başlayan Gezi Parkı eylemleri, sosyal ve siyasal haritamızda yeni boyutlar katmaya devam ediyor. Ve her seferinde bize “Gezi daha nelere kadir” dedirtiyor. Bu sene Ramazan asıl solcu, ateist ya da seküler dünyanın asilerine rahmet oldu! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemcilerini kamuoyu nezdinde mahkûm etmek için “Camiye ayakkabılarla girdiler, içti içtiler” diyerek yürüttüğü kara kampanyada kullandığı ‘din’ elden gitti! Toplumsal Müdahale Araçları’ndan (TOMA), coplardan ya da gazdan kaçanların sığındığı Valide Sultan Camii üzerinden siyaset yapan Erdoğan en çarpıcı yanıtı ‘Yeryüzü İftarı’ ile aldı. Bu da Gezi’nin cilvesi.
İlk iftar İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde Galatasaray Lisesi’nin önünden başlayıp Taksim Meydanı’na kadar uzanan alanda kuruldu. Sofranın bitiminde her an gaz sıkmaya hazır TOMA vardı. ‘Anti-Kapitalist Müslümanlar’ ve ‘Devrimci Müslümanlar’ın çağrısıyla herkes kumanyasını alıp gelmişti. Yer sofrasına oruç tutanların yanı sıra hayatında ilk kez oruç tutan ya da tutmayanlar da kurulmuştu. Nilay Vardar’ın aktarımıyla<http://bianet.org/bianet/yasam/148362-allah-bizi-hukumetin-gazabindan-korusun-amin> “Menüde kısırdan, yaprak dolmasına, pizzadan hurmaya her şey ‘makul’ ölçüde vardı.” İkinci iftar Fatih’te Saraçhane Parkı’nda kuruldu. Üçüncüsü, geleneksel Sünni kesimlerin dışladığı Alevilerle dayanışmanın göstergesi olarak Sarıgazi Cemevi’ndeydi. Yeryüzü sofrası Ramazan boyunca her gün başka yerde kurulacak.
İki iftarın farkı
İstanbul’da belediyeler yıllardır meydanlarda iftar çadırları kuruyor. Toplumla otoriteyi kaynaştıran, sponsorlarına reklam imkânı sunan ve para ile duanın sarmalandığı bu çadırlara meydan okuyan Yeryüzü İftarı’nın farklılığı üç sloganda<http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/132156/anti-kapitalist-muslumanlar-yeryuzu-iftari> gizli: “Sermayenin lüks iftarları: Kapitalizm”, “Egemenlerin iftar çadırları: Sömürü”, “Halkın Yeryüzü Sofraları: Özgürlük”. Bu sloganların taşıdığı ruh, şimdiye kadar birbirini ötekileştiren farklı dünyaların aynı ekmeği paylaşmasını kolaylaştırdı. İstiklal’de herkesin getirdiği yiyecekleri paylaştığı sofra yere kurulmuşken Beyoğlu Belediyesi’nin ‘meydanı göstericilere kaptırtmam’ dercesine Taksim Meydanı’nda düzenlediği iftar, sandalyeler ve masalarda bir catering firmasının hizmetiyle gerçekleştirildi. Birbirine yürüme mesafesindeki iki iftarı ayrıştıran da buydu.
Anti-Kapitalist Müslümanlar’ın fikri önderi İhsan Eliaçık neden Yeryüzü İftarı sorusunun yanıtını şöyle veriyordu: “Çadırları devlet kuruyor. Biz devletin insanlarla bir sömürü ilişkisi yaratan bu çadırlara da sponsorlu çadırlara da karşıyız. Aynı zamanda lüks otellerdeki pahalı iftarlara da karşıyız.”
Hareketin temsilcilerinden Hadiye Yolcu ise<http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/07/130709_yeryuzu_iftari.shtml> “Biz Anti-Kapitalist Müslümanlar ve Devrimci Müslümanlar olarak sadece çağırma noktasında öncülük yapıyoruz. Bu sofraları halk kendisi kuracak. Oruç tutanlar ve tutmayanlar diye de ayırmıyoruz. 'Ben oruç tutmuyorum ama gelip katılmak istiyorum' diyenler oluyor. Herkesi çağırıyoruz” diyordu.
Gazeteci Burak Kuru o sofraya oturanlardan biri olarak gözlemlerini Al Monitor’la paylaştı: “Herkes içinden geldiği için önceki seneler yanından gelip geçtiği masaya bu kez oturmak istedi. Ve sonuçta o sofrada bir arada olmanın çoğu şeyden iyi olduğunu gördü insanlar. Ki sofradaki herkes oruçlu da değildi. Ama akşam yemeği saatini iftara denk getirip sofrada aynı anda doydular. Masadaki kitle Başbakan'ın ‘Evde tutuyorum’ dediği kitle hariç sokakta olan kişilerdi. Sokaktan geçenlere uygulanan misafirperverlik ve güler yüz aklımdan çıkmayacak. İnsanlar artık iletişim kurarken herhangi bir aracıya ihtiyaçlarını olmadığın gösterdi ve şunu söylüyorlardı galiba: Biz iftar yapmayı kimseden öğrenecek değiliz.”
Din istismarı suçlaması
“Eşitlik, adalet, özgürlük ve kardeşlik için yeryüzü sofrası” Erdoğan’ın kolayca çatamayacağı bir meydan okuma biçimi. Bugüne kadar laf etmemeye çalıştı ama daha bayrama çok var…
İktidar yanlısı medya ise Erdoğan kadar sabırlı olamadı. Elinde bira şişesi olan bir kişinin fotoğrafı ‘Rezalet’ başlığıyla sayfalara taşındı. Star gazetesinden Hikmet Genç<http://haber.stargazete.com/yazar/y-kusagi-dindarlasiyor-tehlikenin-farkinda-misiniz/haber-771559>, Anti-Kapitalist Müslümanlar’ı “Yeryüzü böyle din istismarı görmedi!” diye eleştirirken ‘çapulcularla da dalgasını geçiyordu: “Hey gidi günler hey... Kökten laik zevâta göre irticanın hortladığı aydı Ramazan!.. İslam’a hakaret edenlerin hepsi birer mücahit oldu!... Başbakan da büyük adam be! ‘Dindar bir gençlik’ dedi, diye ortalığı velveleye verdiniz! Ama Başbakan önce siz çapulcuları dindarlaştırmayı başardı... Bu gidişle Hayko bile Müslüman olur!” [4] Genç’in ti’ye aldığı Taksim Dayanışması’ndan Ermeni gazeteci Hayko Bağdat <http://www.odatv.com/n.php?n=kim-bu-gazeteci-hayko-bagdat-1106131200> ise attığı tweet’te “Anmalarda ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ diye bağıran kardeşlerimin iftarına TOMA gelirse hepimiz Müslümanız” diye yazmıştı.
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca<http://www.haberturk.com/yazarlar/nihal-bengisu-karaca/859733-iste-bunlar-hep-allahin-hikmetleri> ise, kimsenin aslında ideolojik kimliğinden taviz vermeden sergilediği dayanışmadan istihzayla bir hidayet hikâyesi çıkardı: “Onlar bu ülkede yıllarca orucun zararlarını anlatarak karşıladılar ramazanı. İşyerlerinde oruç tutana vebalı muamelesi yapanlar oldu… Gün geldi devran döndü, Türkiye'nin başına halkın değerlerini başının üstünde taşıdığını söyleyen bir kadro geçti. Gün geldi devran döndü, bu iradeye direnmek için iftar sofrası kurmak şart oldu. Kâh ‘sivil darbe’, kâh devrim çağrılarıyla halkı isyana davet edenler, ‘gezi’ntilerinin taban bulmamasından mütevellit yeni etkinliğe imza atmak için iftar sofrasıyla direnmeyi seçtiler… Her ne kadar ‘AKP'lilerinki saray iftarı’ diyerek ikilik çıkarmaya gayret edenler, ramazan ayının sulh ve sükûnetine nefret söylemi katmaya çalışanlar çıkmışsa da görünen köy kılavuz istemiyor: Bütün bunlar hep Allah'ın hikmeti. Ama AK Parti'yi vesile kılarak yaratmış olduğu hikmetler. Sokak iftarı sakinleri ‘Madem bana dindarlık taslıyorsun, o halde ben senden daha dindar olurum’ ihtirasının şevkiyle gide gide doğruyu buluyorlar. Hidayete adres sorulmaz.”
Düne kadar ötekileştirilmeden en çok yakınan ve farklı dünya görüşleri arasında yakınlaşma arayan İslamcı aydınlardı. Bugün iktidarın hırçın söylemi dindarları ve din karşıtlarını bir araya getirdi. Ne var ki bu yakınlaşmayı en fazla alaya alanlar da İslamcı çevrenin aydınları oldu. İktidar etkisi böyle bir şey.
Yeryüzü İftarlarının dindar olanla olmayan arasındaki uçurumu kapatması bir yana iftar sofralarından birinin cemevinde kurulmuş olmasının da sembolik değeri yüksek. Türkiye genelinde Gezi etkileşimi aslında iktidarın zincirleme hatalarla huzursuz ettiği Aleviler için de soluk oldu. Eskişehir’de Gezi eylemleri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın 11 Temmuz’da memleketi Hatay’da düzenlenen cenaze törenine katıldığımda şunu gördüm: Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu’nu destekleyerek Suriye’deki iç savaşta taraf olması nedeniyle kendilerinin hedef haline getirildiğini ve devletin kendilerini korumadığını düşünen Arap Alevileri Gezi dayanışması ile rahatladı. Kızgınlıkları geçmese de, Gezi olayları Arap Alevilerinin Türkiye’nin geri kalanıyla köprüler kurmasına ve aynı dalga boyuna tutunmasına hizmet etti. Sonuç olarak, dinin kimsenin tekelinde olmadığı mesajını veren Yeryüzü İftarları belki derin önyargıları bir çırpıda yıkamasa da en azından toplumdaki polarizasyonun bir nebze erimesine yarıyor.