İran’da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bazı oylar diğerlerinden daha eşit olacak. Mesela, Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü’nün komutanı Kasım Süleymani’nin oyu.
Süleymani, İran’ın en kudretli askeri yetkililerinden biri. Kudüs Gücü’nün komutanı olarak Süleymani, siyasi etkiye de sahip. Zira konumu sayesinde İran’ın dini liderine erişim imkânına sahip. Bu, İran İslam Cumhuriyeti’nde pek az kişiye nasip olan bir ayrıcalık.
Dini liderin Kerman’daki temsilcisi olan Ayetullah Yahya Caferi’ye göre, cumhurbaşkanlığı seçiminde General Süleymani’nin oyu Tahran Belediye Başkanı Muhammed Kalibaf’a gidecek. Caferi, bu tercihin bizzat General Süleymani tarafından kendisine aktarıldığını söyledi.
Bu arada, 28 Mayıs’ta 120 milletvekili, Kalibaf’a destek beyan eden bir bildiriye imza koyarak Tahran belediye başkanının seçim kampanyasına yeni bir ağırlık kazandırdı. Bildiri, İran meclisinin yüzde 40’ından fazlasının Kalibaf’ı desteklediği anlamına geliyor. İran siyasetinin, özellikle de muhafazakâr cephenin, parçalanmış hali göz önüne alınırsa bu oranda bir uzlaşma, göz ardı edilecek bir başarı değil. Diğer destek kaynaklarıyla birlikte bu, Kalibaf’ı gitgide ciddi bir aday haline getiriyor.
Destek kaynaklarından biri de Tahran belediyesi. Kalibaf, son on yılda Tahran’ın gördüğü en sevilen belediye başkanlarından biri. Bu da şu anlama geliyor ki Kalibaf’ın başarası, kendisini destekleyen adayların da belediye meclisi seçimlerindeki başarısını yükseltecek. Bu da Kalibaf’ın özellikle Tahran’da daha anlamlı bir oy düzeyine ulaşması demek olabilir.
Kalibaf, ayrıca Devrim Muhafızları’nda görev almış biri, 1997’den başlayarak üç yıl boyunca bu ordunun hava kuvvetleri komutanlığını yaptı. Yakın zamanda 1999’daki öğrenci gösterilerinin bastırılmasında yer aldığını açıklayan Kalibaf, 2000 yılında da ulusal polis gücünün başına getirildi.
Bu tip üst düzey görevlerde bulunmuş olan Kalibaf’ın, haliyle rejimin tepesindeki güvenlik makamlarının iç halkalarıyla yakın ilişkiler kurmuş olması gerekir. Şüphesiz, sadakat ve nüfuza işaret eden böyle bir geçmiş, Kalibaf’ın yetenekli bir belediye teknokratı ve tecrübeli bir güvenlik yetkilisi olarak saygınlığını artırmakta. Rejim içerisinde böyle bir karneyle övünebilecek kişilerin sayısı fazla değil.
Bu avantajların yanı sıra Kalibaf, kazanma şansını artırmak için üçayaklı bir strateji benimsemiş görünüyor.
Birinci ayak, kendisini dini liderin ateşli ve sadık bir neferi olarak ortaya koymak. 1999’daki öğrenci gösterilerinin bastırılmasında yer almış olduğunu vurgulaması, bunun sadece bir örneği.
Kalibaf, 29 Mayıs’ta verdiği bir televizyon mülakatında şu ifadeyi kullandı: “Memleket meselelerinin dümeni mecliste. Cumhurbaşkanı ise dini liderin görev olarak verdiği programları yerine getirmekle yükümlü.” Başka bir deyişle Kalibaf, patronun kim olduğunu, kimi temsil edeceğini ve emirlerin nereden geleceğini biliyor. Mahmud Ahmedinejad’ın zaman zaman kafa tutması göz önüne alınınca, bu mesajın hem dini lider hem Devrim Muhafızları nezdinde olumlu yankı bulması beklenir.
İkinci ayakta ise Kalibaf taraftarlarının diğer adaylara, özellikle de yarışı önde götürdüğü düşünülen Said Celili’ye yüklenmesi söz konusu. Bazı hükümet çevrelerine göre, milletvekili Nadir Gazipur’un 27 Mayıs’ta Bahar’a verdiği mülakatta Celili’nin aslında Ahmedinejad’ın tercihi olduğunu söylemesi, bu karalama çabalarının bir parçası. Kalibaf yanlısı haber portalı Farda News da 29 Mayıs’ta yayınladığı bir haberde Ahmedinejad taraftarlarının Celili’nin mitinglerine katıldığını iddia etti.
Üçüncü ayak ise Kalibaf’ın ılımlı bir siyasetçi profili çizme çabasına dayanıyor. Kalibaf, Ahmedinejad’ın kışkırtıcı ve dengesiz tutumlarıyla geçen yıllardan sonra ülke direksiyonunun emin ellerde olacağı algısını oluşturmaya çalışıyor.
Kalibaf’ın bu yöndeki söylemi, Yahudi soykırımının Ahmedinejad tarafından inkâr edilmesini kınaması ve daha gerçekçi bir dış politika çağrıları yapmasıyla örneklenebilir. Kalibaf, ayrıca İran’da yatırımcı haklarının korunmasına ve ülkede iletişim teknolojisi sektörüne yatırım yapılmasına vurgu yapmaktadır. Ilımlı bir imaj oluşturma çabaları sayesinde Kalibaf, tutucu kanadın daha ılımlı unsurlarından da destek sağlayabilir. Bunun yanı sıra, uzak bir ihtimal olmakla birlikte, Ali Mottahari gibi Rafsancani taraftarları da Kalibaf’a destek verebilir, özellikle de seçim ikinci tura kalır ve Celili-Kalibaf yarışına dönüşürse.
Şimdi biraz geriye dönelim. Devrim Muhafızları istihbarat şefi Meysam Tayyib’in kardeşi olan Hocatülislam Mehdi Tayyib, 5 Temmuz 2011 tarihinde Celili’nin de mezun olduğu İmam Sadık Üniversitesi’nde bir konuşma yaptı. Etkili düşünce kuruluşlarından Amaar’ın başkanlığını yapan Tayyib, eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin göreve gelmesinin ikinci yılında, reformcuların rejimi yıkacağı korkusunun baş gösterdiğini ve bu nedenle Hizbullah’a mensup koyu tutuculardan oluşan 16 kişilik bir komitenin kurulduğunu açıkladı. Komitenin 2005 seçimlerinin kendi lehlerine sonuçlanmasını sağlama görevi yürüttüğünü söyleyen Tayyib, stratejinin bir parçası olarak Kalibaf’ın o dönem yem olarak öne sürüldüğünü iddia etti. Tayyib’e göre Kalibaf’a o süreçte verilen görev, Rafsancani cephesinin siyasi saldırılarını üstüne çekerek Ahmedinejad’a rahat bir kampanya sürdürme ve oyunu artırma imkânı sağlamakmış.
Tüm bunlar doğru olsa bile, Kalibaf’ın bu seçimlerde yemden başka her şey olduğunu güvenle söyleyebiliriz. Yürüttüğü kampanyanın düzeyine bakılırsa Kalibaf, diğer tüm adaylar ve özellikle de yarışı önde götürdüğü anlaşılan Celili için zorlu bir rakip olacak.