Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen perşembe kabinesindeki dört önemli bakanlıkta revizyon yaparak Kültür, Sağlık, Milli Eğitim ve İçişleri bakanlarını yenileriyle değiştirdi.
Sol kökenli olan Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın yerine Başbakan’ın yakın adamlarından biri olarak bilinen Ömer Çelik geldi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ yerini Mehmet Müezzinoğlu’na bıraktı; Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in halefi de saygın bir muhafazakar entelektüel olarak gösterilen Nabi Avcı oldu.
Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i görevinden aldı; yerine Mardin Milletvekili ve eski İstanbul Valisi Muammer Güler’i atadı.
Başbakan’ın bu kabine değişikliklerini, bu yıl içinde başkanlık sistemine geçiş için gidilmesi muhtemel görülen bir anayasa değişikliği referandumunda ve 2014’ün mart ayında bunu izleyecek olan yerel seçimlerdeki başarıyı gözeterek yaptığı konuşuluyor.
Değiştirilen bütün bakanlar yıpranmış isimlerdi. Özellikle Sağlık Bakanı’nın doktorların, Milli Eğitim Bakanı’nın ise öğretmenlerin büyük tepkisini doğuran uygulamalarından söz ediliyordu.
Ancak bu dört bakan arasında hiçbirinin ismi eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’inki kadar yıpranmamıştı.
AKP’nin oyların yüzde 50’sinin alarak kazandığı 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra İçişleri Bakanı yapılan Şahin, soyadının Türkçede “sert, yırtıcı” olan mecazi anlamının hakkını verecek kadar “şahin tutumlar” aldı.
Kendisi, seçimlerden sonra Erdoğan hükümetinin Kürt hareketine karşı her alanda hız verdiği sertlik politikasının istekli bir uygulayıcısı oldu.
Kürt hareketinin yasadışı merkezi üst örgütü Kürdistan Topluluklar Birliği’ni (KCK-Koma Ciwaken Kurdistan) hedef aldığı söylense de aslında en büyük zararı yasal Kürt partisi Barış ve Demokrasi Partisi’ne (BDP) veren “KCK operasyonları”nı hararetle destekledi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş KCK üyesi oldukları suçlamasıyla hapse atılan yaklaşık 8 bin kişi arasında 5 bininin BDP’nin çalışanı ve aktivisti olduğunu söylüyor. KCK tutukluları arasında 190 kadar da seçilmiş belediye başkanı ya da belediye meclis üyesi olduğu belirtiliyor.
İdris Naim Şahin, her türlü muhalif sokak gösterisine karşı polisin acımasız ve ölçüsüzce davranmasını teşvik etti. Göstericilere karşı polis şiddeti, ama en başta da “biber gazı kullanımı” onun döneminde, son yıllarda hiç olmadığı kadar yaygınlık kazandı.
İdris Naim Şahin, uygulamaları kadar, sol ve Kürt muhalifleri aşağıladığı açıklamalarıyla da tepki çekti.
Mesela PKK hakkında bir keresinde şunları söylemişti:
“Domuz etinden Zerdüştlüğe kadar, bilmem hangi ulustan, kardeşlikten, çok özür dilerim eşcinselliğe kadar, her türlü namussuzluğun ahlaksızlığın, gayriinsani durumun olduğu bir ortam.” (26 Aralık 2011)
31 Aralık 2011’de Türk savaş uçakları tarafından Türkiye-Irak sınırı üzerinde bombalanarak öldürülen Türkiyeli 34 genç Kürt kaçakçı hakkında kullandığı şu ifadeler infial yaratmıştı:
“Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. O bölge Kandil’e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. 34 insanımız bu olayın sadece figüranıdır. Özür dilenecek mahiyette bir olay değildir. O gençlerimiz orada olmamalıydı.”
Kürt sorununun varlığını kabule yanaşmıyordu:
“Sorun sorun diyorlar. Sorun nedir yani? Sorun yol mu? Sorun şarkı mı? Sorun kıyafet mi? Sorun hastane mi? Ben arıyorum sorunu bulamıyorum.” (7 kasım 2011)
İdris Naim Şahin’in görevden alınması en çok Kürtleri sevindirmiş gibi görünüyor.
Nitekim BDP’nin Meclis Grup Başkanvekili Pervin Buldan şunları söyledi:
“İdris Naim Şahin bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felakettir, beladır. Ondan kurtulduğumuz için şükrediyoruz. Bir daha Allah Şahin’in yüzünü bize göstermesin.”
Eski Bakan Şahin, Erdoğan’ın eski ve yakın çalışma arkadaşı olarak biliniyordu. Ancak kendisinin zihin ve düşünce dünyasını şekillendirmiş bu katı Soğuk Savaş mantalitesiyle, Erdoğan’ın şimdi denediği “PKK’nın müzakereler yoluyla silahsızlandırılması” politikalarının adamı olmadığı, olamayacağı da kesindi.
Uygulamaları ve açıklamalarıyla kendisini geniş bir kesimin gözünde bir nefret figürüne dönüştürmüş olan Şahin’in yerine kim gelmiş olursa olsun, hükümet açısından olumlu bir imaj değişimi yaratacağı kesin.
Hükümetin PKK’nın kurucu lideri Öcalan’la görüşmeler yaptığı bu yeni dönemde sert, aşağılayıcı tutumlardan uzak bir İçişleri Bakanı iktidarın işini kolaylaştıracak.
İşte Şahin’in yerine Muammer Güler’in atanmış olmasına bu açıdan bakmak lazım.
Eski bir bürokrat olan Güler, Türkiye’nin Kürt çoğunluklu güneydoğusunun tarihi kenti Mardin’de 1949’da doğdu. 2003 ile 2010 arasında İstanbul Valiliği yaptı. 2011 seçimlerinde AKP’den Mardin Milletvekili seçildi.
Güler’in İstanbul Valiliği ve meclisteki çalışmaları sırasındaki idareci ustalığı ve siyasi maharetiyle Erdoğan’ın güvenin kazandığı belirtiliyor.
Türkiye’nin Kürt bölgesinde doğması ve halen bu bölgeden parlamento üyesi olması, yeni dönemde Erdoğan’ın işini kolaylaştırabilecek bir özellik.
İlk demeciyle de ılımlı bir mesaj verdi; “Güneydoğu’da barış güvercinleri uçuracağız. Herkesin mutlu, güvenli ve refah içinde olması için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
BDP Milletvekili Pervin Buldan, Güler hakkındaki beklentilerini “Bu süreçte iyi bir sınav vermesi gerekir. Gazsız, bombasız, müdahalesiz bir süreç istiyoruz” sözleriyle dile getirdi.