Bundan on yıl kadar önce "ulusalcılık" diye bir ideoloji peydah olmuştu Türkiye'de. Savunduğu görüş, aşağı-yukarı şöyle bir şeydi: "Emperyalizm, Ortadoğu haklarını köleleştirmek için yeni bir saldırı başlatmıştır. Önündeki en büyük engel ise, mazlum dünya halklarına umut ışığı olan, Ulu Önder Atatürk'ün bize emanet ettiği tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'dir. Cumhuriyetimizi içerden çökertmek isteyen emperyalizmin kullandığı en etkin silah da 'Ilımlı İslam' projesidir."
Bu söylemin "ılımlı İslam projesi" diye kötülediği olgu, AK Parti'den başka bir şey değildi. AK Parti Türkiye'nin muhafazakâr kitlelerine yaslanan, toplumsal taleplere cevap veren "milli" bir realite değildi bu ulusalcılara göre. Washington'da üretilmiş bir "proje"ydi. Projenin sinsi hedefi de Atatürk'ün o güzelim "tam bağımsız" cumhuriyetini "küresel sistem"e boyun eğdirmekti. Öyle ya, Kıbrıs'ı bile "satacak" kadar "hain" değil miydi bu mürteciler?