Rusların tarihindeki pek çok kırılma noktasında İstanbul’un özel bir yeri var. 1917’de Çarlık Rusya’sının Bolşeviklere yenilmesinin ardından yüzbinlerce Beyaz Rus İstanbul’a kaçmıştı. Ardından ise İstanbul Sovyetlerden kovulanların sürgün mekanı olarak anılmaya başladı ki bunların en ünlüsü Stalin ile güç mücadelesini kaybeden Troçki idi.Troçki ömrünün dört buçuk yılını Büyükada'da sürgünde geçirdi. Ukrayna savaşı İstanbul’u Ruslar için yeniden önemli bir kaçış noktası hâline getirdi. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı çıkan, savaşmak için askere gitmek istemeyen, savaşa karşı muhalefeti sindirmeye yönelik ağır hapis cezaları içeren yasalardan kaçan binlerce Rus soluğu İstanbul’da aldı.
Rus güçlerinin 24 Şubat’ta Ukrayna topraklarına girmesiyle Rusya topraklarında da protestolar baş gösterdi. Rusya nüfusuyla karşılaştırıldığında sayıları az olsa da savaş karşıtları büyük etki yarattı.
Eylemciler anında gözaltına alınırken Devlet Başkanı Vladimir Putin savaş sırasında yalan haberle mücadele adı altında yeni bir yasa onayladı. “Ukrayna işgali” demek bile suç hâline gelirken, para cezasıyla başlayıp 15 yıl hapse kadar çıkabilen cezalar getirildi. Bunun yanı sıra bir de ekonomik yaptırımlar var. Hem Batı devletlerinin Rusya’ya ekonomik yaptırımları hem de Rusya’nın yurt içinde uyguladığı sermaye kontrolleri vatandaşları sıkıntıya düşürdü.
Tüm bu sıkıntılar pek çok Rus’un vatanında yaşamasını zorlaştırdı, hatta bazıları için imkânsızlaştırdı. Avrupa ve ABD’de birçok havayolu şirketi Rusya operasyonlarını sonlandırırken ve Avrupa’da çoğu ülke Rus uçaklarına hava sahasını kapatırken Türkiye bunların dışında kaldı. Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Moskova uçuşları karşılıklı olarak günde beş tarifeli sefer ile kesintisiz devam ediyor. Ayrıca Rus vatandaşları Türkiye’ye vizesiz seyahat etme özgürlüğüne sahip. Bu imkânlar binlerce Rus’un Türkiye’ye gelmesine neden oldu.
İstanbul 15 Mart akşamı savaş karşıtı Rusları birleştiren önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Savaş başladığı an Rusya’daki tüm konserlerini iptal eden dünyaca ünlü Rus rapçi Oxxxymiron’un Kadıköy Sahne’de verdiği konser, İstanbul’a gelen Rusları bir araya getirdi. Yüzlerce Rus konser öncesi girdiği sırada Rusça “savaşa hayır” sloganları atarken tüm biletleri satılan etkinliğin geliri Ukraynalı mültecilere gönderilecek. Oxxxymiron “Savaşa Karşı Ruslar” konser dizisini başka ülkelerde devam ettirecek.
Henüz konsere bir saat var ama sıra oluşmaya başlamış bile. Nadia’yla tanışıyoruz. 40 yaşında Moskova’da bir okulda İngilizce öğretmeni olan Nadia geçen hafta İstanbul’a gelmiş. Katıldığı bir eylem nedeniyle 24 saat gözaltına alınan, salıverildikten sonra ise okul müdürü tarafından işi bırakması istenen Nadia, şunları söylüyor: “Müdürüm gözaltına alınmamdan sonra okul için çalışmamın iyi olmayacağını söyledi. Ardından da yaptırımlar gelmeye başladı. Olaylar arttığında fark ettim ki benim ve Rusya’daki geleceğim için iyi şeyler yaşanmayacak. Ülke de içine kapanmaya başladı ve benim için kalmak imkânsız hale geldi.”
Nadia, Visa’nın Rusya’yı sisteminden çıkarmasının sonuçlarını havalimanında birebir yaşamış. Ne su alabilmiş ne de taksi parasını ödeyebilmiş. “Ama ben şanslıydım” diyor Nadia, “İrlanda’da banka hesabım vardı, yabancı öğrencilerimden hemen rica ettim ve PayPal ile benim İrlanda hesabıma para aktarabildiler. Sonrasında da ödemelerimi yapabildim.”
Beş yıl İrlanda’da kalan ve sonrasında Rusya’ya dönen Nadia’yı şartlar yeniden İrlanda’ya yöneltmiş. İstanbul’dan sonraki durağı İrlanda olacak.
Lulet yine konser için Kadıköy Sahne’nin önünde rastladığımız 28 yaşında film yapımcısı. Artık Rusya’nın tehlikeli olduğunu düşündüğü için göç etmek zorunda kalmış. Kanunların savaşa karşı olmaya, hatta herhangi bir şeye karşı olmaya imkân vermediğini söyleyen Lulet, ülkesinde yaşamasının imkânsız hâle geldiğini belirtti. Film yapımcısı olduğu için yaşadıklarıyla ilgili bir belgesel de planlayan Lulet, İstanbul’dan sonra Avrupa’da bir ülkeye geçmeyi planlıyor.
Moskova’da Ukrayna doğumlu kız arkadaşıyla yaşayan 27 yaşındaki finansal analist Alexi de İstanbul’a gelmek zorunda kalmış. Savaşın ilk günü kız arkadaşıyla birlikte Puşkin Meydanı’ndaki savaş karşıtı protestoya katıldıklarını belirten Alexi, o günden sonra artık Rusya’da yaşayamayacaklarını anlamış. Alexi, “Savaş karşıtı protestoya katılan çok az kişiydik, güvenlik güçlerinin müdahalesi de oldukça sert oldu. Sayımızın o kadar az olması bir şeyleri değiştiremeyeceğimizi görmemi sağladı. Bizim için iyi olmayacağını anladık. Ve o an Rusya’dan ayrılma kararı aldık ve savaşın başlamasından iki gün sonra çıktık” diyor.
İşi için de endişeli Alexi. Moskova Borsası haftalardır kapalı ancak şirketinin uzun pozisyonda kaldığını ve Moskova Borsası açıldığında şirketinin çökebileceğini belirterek neler yaşanabileceğini tahmin edemediğini söylüyor. Alexi, Rusya sermaye kontrollerini uygulamaya başlamadan önce tüm birikimlerini alıp kız arkadaşı ile birlikte İstanbul’a gelmiş. Visa ve Mastercard kartları çalışmadığı için Türkiye’de hesap açmaya çalıştığını ancak bankaların sorunlar çıkardığını dile getiren Alexi, bundan sonraki duraklarının ise Gürcistan olacağını anlatıyor. Alexi son olarak “Her zaman bazı şeylerin değişeceğini umut ettik ama maalesef olmadı” diyor.
Konser alanından ayrılıyoruz ama hikâyeler bizi bırakmıyor. Alex 35 yaşında IT uzmanı. Ukrayna savaşı nedeniyle sekiz gün önce İstanbul’a gelmiş. Alex biraz daha şanslı çünkü zaten uzaktan çalıştığı için işine İstanbul’dan devam edebiliyor. Rusya’daki sermaye kontrolleri nedeniyle yanında onu yurtdışında birkaç ay yaşatacak kadar para getirmeyi başarmış. Bir süre, belki bir ay Türkiye’de kalmayı planlayan Alex, sonrasında ise Avrupa’ya taşınmayı hedefliyor.
İstanbul’da şu an sayıları 30’u bulan Rus muhalif gazeteciler de bulunuyor. Son çıkarılan yasa onları hapisle tehdit ettiği için çareyi ülkeden ayrılmakta bulmuşlar. 33 yaşındaki muhabir Anna onlardan biri. Teknoloji muhabiri olarak işe başlayan Anna, ardından siyaset, sivil toplum, insan hakları gibi konularda yaklaşık 10 yıldır çeşitli Rus basın kuruluşlarında çalışmış. Anna’ya neden ülkeyi terk etmek zorunda kaldığını sorduğumda yanıtı şu oluyor: “Açık konuşmak gerekirse ülkemi terk etmek zorunda değildim. Yani yetkililer tarafından tehdit edilmedim veya taciz edilmedim. Ancak yeni askeri sansür yasası ve yaklaşan sıkıyönetim yasasına ilişkin söylentiler, Rusya'da artık işimi yapamayacağım hissini yarattı. Sonrasında yaptırımlar nedeniyle de artık ne işimi yapabiliyorum ne de yurtdışındaki işverenimden ödeme alabiliyorum.”
Sermaye kontrolleri öncesinde ülkeden ayrılan Anna da şanslılar arasında. Kesin bir seyahat planı olmasa da Anna bir noktada Ukrayna sınırına yaklaşmak ve Doğu Avrupa'daki mültecilere aktif olarak yardım etme şansına sahip olmak istediğini söylüyor.
İstanbul’a gelen çoğu Rus gibi gazetecilerin çoğu da Türkiye’de kalmayı planlamıyor. Rotalarını Çekya, Almanya veya Gürcistan’a çevirmiş durumdalar.
Türkiye ve İstanbul çoğu Rus göçmen için bir ara durak olsa da finansal özgürlüklerini koruyabilmek için Türk bankalarında hesap açmaya çalışıyorlar. Aslında bu onlara hem Türkiye’de finansal sisteme entegrasyonlarını hem de dünyanın diğer ülkelerinde de geçerli kart ve hesap numaralarına sahip olmalarına imkân veriyor. Bir kamu bankası yöneticisinden edinilen bilgiye göre son haftalarda şubelerde onlarca Rus göçmen hesap açmak için başvuruda bulundu. Yönetici sadece TL ile hesap açtıklarını ancak sonrasında internet bankacılığı ile bu kişilerin döviz hesapları da açabildiklerini dile getirdi.