İsrail bu hafta iki Suriyeli tutukluyu serbest bıraktı ve bunu Cumhurbaşkanı Beşar Esad rejimine yönelik “iyi niyet jesti” olarak niteledi. Uyuşturucu suçundan tutuklu Zidan Tavil ve güvenlik suçundan tutuklu Ahmed Hamis’in serbest bırakılması, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun kabineden yetki almadan ve tam bir gizlilik içinde aldığı yegâne karardı. Kamuoyunda ve siyasi çevrelerde sert eleştirilere neden olan kararın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arabuluculuğunda Esad’la yapılan gizli anlaşmanın ikinci ayağı olduğu iddia edildi. Buna göre anlaşmanın birinci ayağı, İsrailli asker Zachary Baumel’in naaşının İsrail’e teslim edilmesiydi. 9 Nisan seçimleri öncesinde gerçekleşen bu olay sayesinde Netanyahu dünya çapında bir devlet adamı görüntüsü verdi ve halk nezdinde puan kazandı.
Baumel’in naaşı İsrail’e getirildikten sonra Netanyahu Moskova’ya gitti. Putin kendisi için etkileyici bir tören hazırlamıştı. Törende, 37 yıldır kayıp sayılan askerin eşyaları Netanyahu’ya teslim edildi. Netanyahu bir kez daha önemli bir şahsiyet, dünyanın en güçlü ülkelerin liderlerinin desteğine mazhar bir devlet adamı görüntüsü verdi.
Ancak Netanyahu’yu eleştirenler şimdi askerin naaşına karşılık İsrail’in bazı sözler verdiği sonucunu çıkarıyor. İddia o ki verilen taahhütler Netanyahu seçim arifesinde zarar görmesin diye kamuoyundan gizlendi. Çünkü Başbakan’ın sağcı tabanı, güvenlik suçlarından tutuklu düşmanların serbest bırakılmasından asla hoşlanmıyor. Netanyahu herhangi bir anlaşmanın yapıldığını şiddetle yalanlıyor. Naaşın getirilmesini sağlayan İsrail-Rusya operasyonunda yer alan İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) de gizli bir anlaşmanın varlığını reddediyor.
Şöyle ya da böyle Netanyahu’nun Suriyeli tutukluları başka bir kurumu dâhil etmeden “iyi niyet jesti” olarak serbest bırakması kuşku uyandırıyor. Bu karar ayrıca İsrail’i nesillerdir yönetmiş olan hükümet kurumlarıyla resmi idari yapıların çökmekte olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Yasaların açıkça aksini öngörmesine rağmen Netanyahu tutukluların serbest bırakılmasıyla ilgili bakanlara bilgi vermedi, kabineyi toplamadı ve anayasal hiçbir kurumla istişare etmedi. Güvenlik kabinesini baypas etmek için sadece Başsavcı Avichai Mandelblit’ten gizli kapaklı onay aldı ve sonra her şeyi tek başına tertipledi. Başbakan herkesi kandırmayı başardı. Elde ettiği mükâfatla seçim öncesinde şov yaptı, ödediği bedel ise ancak seçimden sonra ortaya çıktı.
Bu hadisenin satır aralarında İsrail’in Esad’la ilişkilerine dair çarpıcı bir gerçek daha var: İsrail’de pek çok üst düzey isim Esad’ı çok önceden uluslararası ve ahlaki meşruiyetini yitirmiş, kendi halkına soykırım uygulamış, bitik bir lider olarak tanımlamışken İsrail’in şimdi Esad’ın iktidarını kabullendiği anlaşılıyor. Öyle ki Esad’la ilişkiler Rusya üzerinden gizli kapaklı sürdürülüyor, iyi niyet jestleri yapılıp güven artırıcı adımlar atılıyor. İsrail Suriye topraklarında sık sık İran hedeflerini vuruyor olsa da Esad’la doğrudan bir çatışması yok. Hatta İsrail’de pek çok üst düzey isim son iki yıldır Esad’ın İran varlığından zarar göreceğini bildiğini, bu varlığı baskı altında kabul ettiğini ve İran yüzünden İsrail’e bedel ödemek istemediğini savunuyor. O halde bahsi geçen İsrail-Suriye anlaşması Esad’ın Rusya’nın da teşvikiyle İran kampını bırakması için tasarlanmış olabilir mi?
İsrail ordusunda tank komutanı olan Baumel, IDF ile Suriye ordusu arasında 37 yıl önce yaşanan kanlı Sultan Yakub muharebesinin hemen ardından kayıp ilan edilmişti. Aynı birlikten iki asker daha -- Yehuda Katz ve Zvi Feldman – aynı anda kayıp ilan edilmişti. İsrail’in geleneksel tutumu doğrultusunda üç kayıp askeri bulma çabaları yıllarca devam etti. Kamuoyunun yakından ilgilendiği bu çabalarda askerlerin aileleri de yer alıyor, İsrail toplumu kayıp hiçbir askeri unutmuyor. Al-Monitor’un edindiği bilgiye göre İsrail Suriye’deki mezarlıklarda yoğun arama çalışmaları yaptı ancak bulguların hiçbiri üç askerin genetik verileriyle eşleşmedi.
Rusya’nın Suriye’deki müdahalesi İsrail için pek çok fırsat doğurdu. Eski bir İsrail güvenlik yetkilisi kimliğinin saklı kalması kaydıyla Al-Monitor’a şöyle konuştu: “Her şey eski Genelkurmay Başkanı (Gadi) Eizenkot’un 2015’teki Moskova ziyaretiyle başladı. Sultan Yakub muharebesinde ele geçirilen İsrail tankının Rusya’nın elinde olduğunu öğrendik. Tankı istedik ve Ruslar şaşırtıcı bir şekilde karşılığında hiçbir şey istemeden bu talebi kabul ettiler.” Tank İsrail’e getirilirken IDF Moskova’nın başka girişim ve mutabakatlara açık olduğunu anladı. Böylece kayıp askerleri bulma çabalarına Rusların da dâhil edilmesi kararlaştırıldı.
Ruslar İsrail istihbaratıyla koordine çalışarak Suriye topraklarındaki mezarlıkları araştırdılar. Meselenin içyüzünü bilen bir kaynak Al-Monitor’a şöyle konuştu: “İsrail’e üç kez naaş parçaları ve çeşitli bulgular getirildi. İlkinde ve ikincisinde kayıp askerlerle hiçbir eşleşme sağlanamadı ama üçüncüsünde tam isabet oldu.” Kaderin cilvesine bakın ki üçüncü deneme, İsrail’deki seçimlerin yaklaşık iki hafta öncesine denk geldi.
Netanyahu hep böyle şanslıdır. İyi haberler ona hep doğru zamanda gelir. Baumel’in naaşı Suriye’de ücra bir mezarlıkta bulununca bunun gizli tutulamayacağı düşünülmüş. Al-Monitor’a konuşan üst düzey bir İsrailli askeri yetkili “O an kimse bir anlaşmadan bahsetmiyordu” diye yemin ederek şöyle devam etti: “Biz ne IDF içinde ne de istihbarat kanadımızın Rus askeri istihbaratıyla yaptığı görüşmelerde herhangi bir al-ver durumunu konuşmadık, onlar da karşılığında herhangi bir şey talep etmedi. Ruslar sadece ve sadece onlara ihtiyaç duyduğumuz bir konuda bize yardım etti.”
İsrail’in güvenlik ve istihbarat kurumlarında çalışan başka kaynaklar da bu tezi destekliyor, Rusların herhangi bir karşılık talep etmeden İsrail’e yardımcı olduğuna inanıyorlar. Bunu, İsrail’le Suriye’nin arasını ısıtmak veya İsrail’i kendilerine borçlu hissettirmek için yapmış olabilirler. Karşılık meselesi askerin naaşı teslim edildikten sonra gündeme gelmiş. İsrailli bir güvenlik kaynağına göre Putin Netanyahu’yla görüşmesinde “Esad’ı sakinleştirmek” için İsrail’den yardım istemiş. Zira Esad o saate kadar Rus istihbaratının Suriye’de mezar eşelediğinden bihabermiş ve öğrendiği zaman bundan pek hoşlanmamış. Dolayısıyla Netanyahu üstüne düşeni yapmış ve iki Suriyeli tutukluyu serbest bırakarak büyük bir jestte bulunmuş. İsrailli bir başka güvenlik kaynağı “Ruslar bu yoldan Suriyelileri sakinleştirmeye ve diğer iki kayıp askerin naaşlarını ortaya çıkarabilecek bu süreci devam ettirmeye çalışıyorlar” dedi.
Ne var ki Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentiev bu kusursuz teori ve mazeretlere biraz gölge düşürdü. Lavrentiev Rus RT kanalına verdiği mülakatta şöyle dedi: “Bu tek taraflı bir eylem değildi. İsrail de daha sonra yerine getirmek üzere İsrail hapishanelerinde tutuklu olan bazı Suriye vatandaşlarını serbest bırakmaya karar verdi. (…) Bu, Suriye’nin menfaatine bir adımdı.” Doğal olarak bu sözler İsrail’in resmi söylemiyle çelişiyor ve Netanyahu için sorun oluşturuyor.
İsrail’in bugüne dek gördüğü en radikal sağcı hükümetin başında olan Netanyahu, aylardır Mısır arabuluculuğunda Hamas’la dolaylı ama kapsamlı müzakereler yürütüyor. Şimdi öğreniyoruz ki Esad’la ilişkilerini de Rusya aracılığıyla pekiştiriyor. Üstelik kamuoyunun önünde her iki süreçle arasına mesafe koyuyor. Böyle bir şeyi ancak Netanyahu kıvırabilir.