Ana içeriğe atla

Hizbullah Suudi Arabistan’a ne kadar kafa tutabilir?

Hizbullah’ın eylemleri Lübnan’ı Arap dünyasında yalnızlaştırıyor ve ülkenin zaten parçalanmış ve felce uğramış siyasi sistemini iyice çıkmaza sokuyor. İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir.
RTR4XS93.jpg

Körfez devletleri, Hizbullah’a ve Hizbullah’ı destekleyen ya da onunla ilişkili olan yapılara fili ve idari yaptırımlar uygulamaya başladı. Bu adımlar, Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) Hizbullah’ı terör örgütü ilan eden 2 Mart tarihli kararına dayanıyor.

Harekete ilk geçen ülke KİK kararından önce de bazı adımlar atan Suudi Arabistan oldu. Suudi İçişleri Bakanlığı 26 Şubat’ta Hizbullah’la bağlantılı oldukları gerekçesiyle üç Lübnan vatandaşını ve dört Lübnan şirketini kara listeye aldı ve krallıktaki varlıklarını dondurmaya dönük yaptırımlara tabi kıldı. Teröristleri ve terörü destekleyenleri hedef alan A/44 Sayılı Krallık Kararnamesi gereğince Suudi vatandaşlarının ve Suudi Arabistan’da ikamet edenlerin bu şahıs ve şirketlerle iş yapması yasak. Şirketlerin isimleri şöyle: Vatech Sarl, Le Hua Electronic Field Co. Limited, Aero Skyone Co. Limited, Labico Sal Offshore. Suudi İçişleri Bakanlığı 3 Mart’ta da Hizbullah milislerini destekleyen, finanse eden ya da onlarla iş birliği yapanların yargılanacağını duyurdu.

17 Mart’ta Lübnanlılar bu defa Kuveyt’in El Siyasa gazetesinin sarsıcı manşetiyle uyandı. Gazete Suriye, Lübnan ve Körfez vatandaşlarına yönelik ülkeye giriş ve oturum izni yasaklarından bahsediyordu. Habere göre yasaklar Hizbullah ve İslam Devleti’yle bağlantılı bazı Lübnan ve Suriye vatandaşlarına hâlihazırda uygulanmıştı bile.

Aynı gün Suudi Arabistan’ın yönetim çevrelerine yakın Okaz gazetesi de “Hizbullahçı bakanlar Arap toplantılarından men ediliyor” başlığıyla bir haber yayımladı. Gazeteye göre Hizbullah’la bağlantılı olan veya onunla ittifak eden bakanlar bundan böyle Arap Birliği toplantılarına katılamayacaktı. Bu durum, Lübnan’ın dışişleri, kültür, ulaştırma, sanayi, enerji ve eğitim bakanlarının yanı sıra parlamento işleri ve bayındırlıktan sorumlu devlet bakanlarını etkiliyordu. Gazeteye konuşan kaynaklara göre Hizbullah’ın tutumlarını gözden geçirmek yerine mevcut siyasetinde ısrar etmesi terör örgütü sayılmasına verilen desteği artıracaktı.

Hizbullah’ın kararlılığını Genel Sekreter Hasan Nasrallah 6 Mart’taki konuşmasında şöyle dile getirmişti: “Tüm Arap ülkelerine, tüm Arap dünyasına ders vereceğiz (…) ve kendimizi Arap dünyasına kabul ettireceğiz.”

Beş gün sonra 11 Mart’ta Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi de Hizbullah’ı terör örgütü olarak sınıflandıran bir karar kabul etti. Bunun üzerine Nasrallah, Arap devletlerine ve bilhassa Suudi Arabistan’a karşı söylemini daha da sertleştirdi. Bir Hizbullah lideri için aynı gün düzenlenen anma toplantısında konuşan Nasrallah, Suriye ve Yemen’de başarısız olan Suudi Arabistan’ın öfkesini Hizbullah’tan çıkarmaya çalıştığını iddia etti ve şöyle dedi: “Öfkelendiler ve hiddetlerini Lübnan’a yönelttiler. (…) Biz onlardan ne para ne silah istiyoruz.” Bu son cümle, Suudi Arabistan’ın Lübnan ordusuna söz verdiği 3 milyar dolarlık yardımı iptal etmesine yönelikti.

Görünen o ki Körfez devletleri, Hizbullah’a ve yandaşlarına yönelik bu son adımları Nasrallah’ın krizi yatıştırmak yerine iyice tırmandıran tavrına misilleme olarak attı. Olaylar kontrolden çıkarken Hizbullah yanlısı 8 Mart bloku ile Hizbullah karşıtı 14 Mart bloku arasında bölünmüş olan Lübnan hükümeti felç durumunda kaldı.

Hükümetin krizi frenleyecek kararlar alamaması işleri iyice çıkmaza sokuyor. Lübnan’da Bakanlar Kurulu toplantılarına cumhurbaşkanı başkanlık eder, cumhurbaşkanının yokluğunda ise kararlar ancak oy birliğiyle alınabilir ki bu çok nadiren olur. Lübnan’da cumhurbaşkanlığı koltuğu mayıs 2014’ten bu yana boş. Dolayısıyla Kabine’de veto gücüne sahip olan Hizbullah yanlısı bakanlar örgüt aleyhine her türlü kararı engelleyebilir.

Kriz Başbakan Tammam Selam’ı köşeye sıkıştırdı. Selam Hizbullah’ın tutumlarına açıkça karşı çıkmış, Körfez ülkelerinden yana tavır almış olsa da şu gerçeği görüyor: Hizbullah’ın hükümette yer alması ona bir kalkan sağlıyor ve cumhurbaşkanının yokluğunda bu durumun çaresi yok. Dolayısıyla Hizbullah İran yanlısı politikalar izlemeye, Körfez devletleriyle çatışmaya devam edebilir. Bu ise Lübnan’ı Arap dünyasında yalnızlaştırıyor.

Öte yandan Selam şunu da biliyor: Körfez devletlerince atılan adımların asıl nedeni Hizbullah’ın hükümette yer alması. Körfez ülkeleri, kendilerine düşman bir unsur tarafından kontrol edilen bir devleti niçin desteklemeye devam etsin? Lübnan’da cumhurbaşkanlığı vakumu olmasaydı en iyi çözüm hükümeti bozmak oldurdu. Ancak mevcut koşullarda böyle bir seçenek yok. Selam istifa ederek Hizbullah’ın kalkanını ortadan kaldırabilir ancak bu defa Lübnan’ın şöyle ya da böyle hâlâ işleyen son devlet kurumunu çökertmiş olur.

Al-Monitor’a konuşan İstikbal Hareketi Medya Sözcüsü Raşid Fayid, mevcut hükümetin “anayasal zaruret” olduğunu söylüyor. Yeni bir hükümetin kurulabilmesi için cumhurbaşkanın yasama kurumuyla istişare ettikten sonra yeni bir başbakan ataması gerekir. Oysa ortada bir cumhurbaşkanı yok. Dolayısıyla Selam’ın istifasıyla anayasal kriz gerçekten derinleşir ve bu da gündeme Suudi Arabistan’ın sağladığı Taif Anlaşması’nın gözden geçirilmesini getirir. Böyle bir durumda Sünniler anlaşmayla kazandıkları ayrıcalıkları kaybedebilir.

Körfez devletlerinin müttefiki olarak görülen 14 Mart bloku, ortak stratejiden yoksun olduğu için Hizbullah’a Körfez’i tatmin edecek ölçüde karşı koyamıyor. 14 Mart mensubu Adalet Bakanı Eşref Rifi​, Mişel Samaha olayı başta olmak üzere hükümetin Hizbullah’a karşı koyamaması nedeniyle istifa etmeyi seçti. Eski bir bakan olan Samaha, Suriye’den kaçak silah getirmek ve Lübnan’da mezhep çatışmasını kışkırtmaktan hüküm giymiş ancak kısa bir süre önce askeri mahkemece serbest bırakılmıştı. Lübnan Güçleri gibi başka bazı partiler ise Hizbullah sadece ulusal mutabakatla silah kullanacağına dair yazılı güvence vermediği sürece onunla hükümet kurmayı baştan reddediyor.

Öte yandan cumhurbaşkanlığı krizi 14 Mart blokunda iç anlaşmazlıkları derinleştirdi. Öyle ki blokta yer alan partiler kendi içlerinden bir cumhurbaşkanı adayı bile çıkaramadılar. Bununla da kalmadılar, partizan kaygılar yüzünden ortak bir stratejide uzlaşamayınca Hizbullah yanlısı rakiplerinin gösterdiği iki farklı adaya, Mişel Aun ve Süleyman Franciye’ye destek verdiler. Bu durum 14 Mart blokunun yönünü kaybettiği, adaylar konusunda dahi rakiplerinin iradesine teslim olduğu izlenimini güçlendirdi.

Tüm bunlar hükümeti zor durumda bırakıyor. Hizbullah’tan iki, Hizbullah’ın yer aldığı siyasi bloktan da altı bakanın yer aldığı hükümet Hizbullah’ı terör örgütü sayan Arap ülkeleriyle nasıl ilişki kuracak? Arap ülkeleriyle kriz yaşanırken 14 Mart blokunun en büyük partisi olan İstikbal Hareketi, Sünni-Şii gerilimini azaltmak adına Hizbullah’la sürdürdüğü diyaloğu Arap müttefiklerine nasıl açıklayacak? KİK ülkeleriyle yaşanan kriz mezhepsel ayrışmayı daha da büyütürken bu diyaloğu sürdürmenin nasıl bir anlamı var?

Fayid bu çetrefilli durumu şöyle özetliyor: “Körfez devletleriyle Batılı ülkelerin Hizbullah’ı terör örgütü saymak için haklı nedenleri var. Ancak biz Lübnanlılar açısından durum farklı. Hizbullah’ın yaptıklarının çoğuna karşıyız, bunların ciddiyetinin farkındayız. Hizbullah’ın Lübnan’ın güvenliği için tehdit olduğuna inanıyoruz. Ancak Hizbullah hâlen Lübnan halkının bir bölümünden destek alıyor ve bunlar dışlanamaz.”

Join hundreds of Middle East professionals with Al-Monitor PRO.

Business and policy professionals use PRO to monitor the regional economy and improve their reports, memos and presentations. Try it for free and cancel anytime.

Already a Member? Sign in

Free

The Middle East's Best Newsletters

Join over 50,000 readers who access our journalists dedicated newsletters, covering the top political, security, business and tech issues across the region each week.
Delivered straight to your inbox.

Free

What's included:
Our Expertise

Free newsletters available:

  • The Takeaway & Week in Review
  • Middle East Minute (AM)
  • Daily Briefing (PM)
  • Business & Tech Briefing
  • Security Briefing
  • Gulf Briefing
  • Israel Briefing
  • Palestine Briefing
  • Turkey Briefing
  • Iraq Briefing
Expert

Premium Membership

Join the Middle East's most notable experts for premium memos, trend reports, live video Q&A, and intimate in-person events, each detailing exclusive insights on business and geopolitical trends shaping the region.

$25.00 / month
billed annually

Become Member Start with 1-week free trial
What's included:
Our Expertise AI-driven

Memos - premium analytical writing: actionable insights on markets and geopolitics.

Live Video Q&A - Hear from our top journalists and regional experts.

Special Events - Intimate in-person events with business & political VIPs.

Trend Reports - Deep dive analysis on market updates.

All premium Industry Newsletters - Monitor the Middle East's most important industries. Prioritize your target industries for weekly review:

  • Capital Markets & Private Equity
  • Venture Capital & Startups
  • Green Energy
  • Supply Chain
  • Sustainable Development
  • Leading Edge Technology
  • Oil & Gas
  • Real Estate & Construction
  • Banking

We also offer team plans. Please send an email to pro.support@al-monitor.com and we'll onboard your team.

Already a Member? Sign in

Start your PRO membership today.

Join the Middle East's top business and policy professionals to access exclusive PRO insights today.

Join Al-Monitor PRO Start with 1-week free trial