BAĞDAT — İslam Devleti (İD), 28 Şubat’ta Irak ordusunun Bağdat’ın batısındaki Ebu Gureyb’de konuşlu 22. Tugay Karargâhı’na saldırdı. Saldırıda 13 asker hayatını kaybetti. Irak güvenlik güçleri Halk Seferberlik Birlikleri’nin desteğiyle saldırganları öldürerek durumu yeniden kontrol altına aldı. İki İD mensubunun aynı gün Bağdat’ın batısındaki Sadr Şehri’nde bir pazar yerine düzenlediği intihar saldırısında ise 70 kişi öldü, 100’ü aşkın kişi yaralandı.
Görünen o ki iki saldırı propaganda ve siyasi hedefler açısından koordine şekilde gerçekleştirildi. İD, 29 Şubat’ta militanların 22. Tugay Karargâhı’na saldırı görüntülerini ve Irak güvenlik güçlerinin konuşlandığı Bağdat Uluslararası Havaalanı’na yalnızca 15 kilometre uzağında süren çatışmaların fotoğraflarını yayımladı.
Aynı gün Sadr Şehri’ndeki olay yerini ziyaret eden Başbakan Haydar El Abadi’nin makamından şu açıklama yapıldı: “İD canisi, kahraman savaşçılarımız sayesinde defalarca mağlubiyete uğradığı ve orduyla baş edemediği için masum sivilleri hedef aldı. Örgütten geriye kalanlar azimli savaşçılarımızın gözleri önünde cepheden kaçtı. (...) 25 Şubat’ta Bağdat’ın kuzeyindeki Şula şehrinde El Resul El Azam Camii’ne, üç gün sonra da Sadr Şehri’ndeki Maridi pazarına düzenlenen saldırılar bizi yolumuzdan döndüremeyecek. Ordudaki kahramanlarımızın, güvenlik birimlerimizin ve Halk Seferberlik Birlikleri’nin Irak kentlerini, Irak topraklarını terörün şerrinden kurtarma kararlılığı ve direnci bu saldırılarla daha da artıyor. Silo Han Darı’daki saldırının önlenmesi ve teröristlerin etkisiz hâle getirilmesi de bunun kanıtıdır.”
Açıklamada İD’in son dönemde Irak güvenlik güçlerine düzenlediği diğer eylemlere ve örgütün sebep olduğu başka güvenlik olaylarına da değinildi. Bağdat ve çevresinin güvenlik durumunu anlamaya çalışırken başkenti kuzey, batı ve güneybatıdan çevreleyen ve “Bağdat Kuşağı” olarak bilinen altı bölge kritik öneme sahip. Bunlar Latifiye, Taci, El Müşahide, El Tarmia, Arap Cibur ve El Madain bölgeleridir. Bağdat Valiliği Güvenlik Komisyonu Başkan Vekili Saad El Matlabi’nin deyimiyle Sünni ağırlıklı bu bölgeler “teröristler için verimli toprak” olarak görülüyor. Al-Monitor’a konuşan Matlabi bu bölgelerin Irak güvenlik güçleri ve Halk Seferberlik Birlikleri’yle İD arasında şiddetli çatışmaların sürdüğü Selahattin, Diyala ve Anbar vilayetlerine komşu olduklarını anımsattı.
Bağdat Kuşağı’ndaki aralıksız takviyeler ve güvenlik planlamalarına rağmen 30 İD militanı başkentin yakınlarındaki Ebu Gureyb şehrine girerek 13 Irak askerini öldürmeyi başardı.
Güvenlik güçleri bu olaydan kısa süre önce Bağdat’ın etrafına bir duvar örme ve kontrol noktalarını artırma kararı almıştı. Ancak parlamentodaki Sünni bloklar bir ayrıştırma girişimi olarak gördükleri bu karara itiraz ettiler. Kuveyt’ten yayım yapan Şii Enver TV2 televizyonunda 18 Şubat’ta yayımlanan programda ise “Bağdat Kuşağı’nın hâlen bir terör yuvası olduğu” anlatıldı.
Matlabi sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bölgelerdeki İD üyeleri Taci, El Taramia ve El Müşahide’de, ayrıca Anbar’a bağlı El Karma’ya bitişik olan Ebu Gureyb’de mevzilenmiş durumda. Bağdat’ın güneyindeki Latifiye de teröristler için verimli toprak. Buralar İD sempatizanı bölgeler. Ancak Sünnilere sahip çıkma iddiasındaki siyasi muhalefet, Irak güvenlik güçlerinin ve Halk Seferberlik Birlikleri’nin bu bölgeleri temizlemesine engel oluyor. Ayrıca yerinden edilmiş insanlarla birlikte bazı bölgelere girmek isteyen ve Sünnilere yakın olduklarını iddia eden blokların baskısı da var.”
Irak Parlamentosu’nun Savunma ve Güvenlik Komisyonu üyesi İskender Vatut ise İD’in Ebu Gureyb’deki saldırılarına dikkate çekerek Bağdat çevresindeki güvenlik durumunu “kötü” diye tanımlıyor. Al-Monitor’a konuşan Vatut şöyle devam ediyor: “Bağdat Harekât Komutanlığı yeni güvenlik planları geliştirerek başkentin çevresini terör örgütü üyelerinden temizlemeli. (...) İD saldırılarını sürdürmek istiyor. Hedeflediği bölgelere ulaşmasını engellemek için önleyici operasyonlar düzenlenmeli. Bu da ancak Irak güvenlik güçlerinin istihbarat çalışmalarını yoğunlaştırmasıyla başarılabilir.”
Güvenlik ve strateji konularında uzmanlaşan siyasi yorumcu ve yazar Emir El Saadi ise Al-Monitor’a şöyle diyor: “Irak güvenlik sisteminin işleyişi ciddi bir dengesizlikle malul. En başta güvenlik kameraları yerleştirme projesi hâlâ tamamlanamadı. Ayrıca istihbarat teşkilatına Bağdat’ın çevresinde ve içinde şüpheli hareketleri izleme olanağı verecek balonlar ve uçaklar da yok. (...) Bağdat Harekât Komutanlığı başkentin güvenliğini şehrin etrafına duvar örerek temin edemez. Zira yerel pazarda bulunan malzemelerle herkes bomba yapabilir. Güvenlik teşkilatının yönetimi, idarenin planları ve stratejileri zayıf. Güvenlik ihlallerini önleyecek yasaları önceden çıkarmak yerine çoğu zaman olaylara olduktan sonra müdahale ediliyor.”
İD’in Bağdat’taki, bilhassa Şii bölgelere yönelik saldırılarının sürüyor olması gelişigüzel intihar eylemleri düzenleyen, sivilleri bombalı araçlarla hedef alan uyuyan İD hücrelerinin varlığını teyit ediyor. Görünen o ki bu hücreler, güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmekten kaçınarak başkentteki varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.
Abadi, sonuncusu 28 Şubat’ta gerçekleşen Bağdat’taki saldırılara ilişkin yeni bir açıklama ya da tutum ortaya koymadı. Hükümet de saldırının yaşandığı başkentin batı banliyölerinde henüz yeni önlemler almış değil.