Rusya’nın Suriye müdahalesiyle Orta Doğu’daki nüfuzunu fazlasıyla artırdığı görüşü yaygın şekilde kabul görse de bu maceranın Moskova’ya kaybettirdikleri günün sonunda kazanımlardan fazla çıkabilir. Sonuç büyük ölçüde Suriye iç savaşının son bulup bulmayacağına, bulursa bunun ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğine bağlı olacak.
Suriye’deki ilk Rus saldırılarının ertesinde Moskova’nın bölgesel nüfuzunun artacağı yönünde beklentilerin, hatta belki de korkuların oluşması sürpriz değil. Ne de olsa bu hava operasyonları Rusya’nın uzun yıllar sonra kendi sınırları ötesinde gerçekleştirdiği ilk muharip konuşlanma. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye hükümetini savunmak için doğrudan askeri rol üstlenmesi belirleyici hatta cesur bir karar oldu. Ancak tarihin de gösterdiği gibi bu ilk tepkilerde gerçek dünyanın çetrefillikleri ve uzun vadeli sonuçlar pek çok zaman göz ardı ediliyor. ABD’nin 2003’teki Irak işgali bunun güzel bir örneği. Irak ordusunu hızlı bir şekilde hezimete uğratan ABD’nin yarattığı “şok ve dehşet” etkisi geçince Washington’un siyaseten karşılaştığı zorluklar her geçen gün arttı, Amerika’nın bölgedeki itibarı düşüşe geçti.