BEYRUT — Palmira’nın düşüşüyle Suriye’nin Humus vilayetinin geniş bir bölümü İslam Devleti’nin (İD) eline geçti. Bu gelişmelerle birlikte Lübnan da dikkatini Humus’a odakladı. Suriye ordusu ise mayıstan itibaren Kalamun’un çorak arazilerinde kontrolü geri kazanmaya başladı.
Humus vilayeti yedi ilçeden oluşuyor: Humus, El Rastan, Palmira, El Mükerrem, Taldu, Kuseyr ve Telkelak. Vilayetin merkezi olan Humus kenti, ekonomi ve turizm açısından Suriye’nin Şam ve Halep’ten sonra üçüncü önemli yeri. Lübnan sınırına yaklaşık 50 kilometre mesafede olan Humus ilçesi sınıra en yakın stratejik nokta olarak görülüyor. El Rastan ilçesi şu an Nusra Cephesi militanlarının kontrolü altında. Palmira’yı 20 Mayıs’ta ele geçiren İD ise şimdi El Mükerrem’i de tehdit ediyor, militanlarla rejim güçleri arasında çatışmalar devam ediyor. Taldu’da da aynı durum söz konusu. Kuseyr ve Telkelak ilçeleri ise Lübnan’ın kuzeyindeki Akkar vilayeti ve Cebel Akrum bölgesi ile sınır paylaşıyor.
Kimliklerinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a bilgi veren Suriyeli güvenlik kaynakları, ülkenin pek çok bölgesinde çatışmalar sürse de İD’in bir dizi önemli faktör nedeniyle Humus vilayetine odaklandığını söylüyor.
Terör örgütü buradaki savaşı kazanırsa Suriye’nin merkezini kontrol altına almış olacak. Ayrıca Humus Şam’a yakınlığı itibarıyla başkent için verilecek büyük savaştan önceki son durak olarak değerlendiriliyor. Asıl önemlisi ise bu vilayet Irak, Ürdün ve Lübnan’la ortak sınırlara sahip. Askeri mantığa göre buranın düşmesi kuzey Lübnan’a komşu sınır köylerinin yeniden İD’in eline geçmesi anlamına gelebilir. İD de işte bu nedenlerden dolayı Humus’u yeniden ele geçirmeye çalışıyor. Bölgenin kontrolü, militanların ele geçmesinden iki yıl sonra mart 2014’teki Krak des Chevaliers savaşıyla büyük ölçüde tekrar Suriye rejimine geçmişti.
Humus, Suriye’nin güneydoğusu, Ürdün’ün doğusu, Irak’ın batısı ve Suudi Arabistan’ın kuzeyine kadar uzanan Suriye Çölü’nün bir uzantısıdır. Çölün Irak kısmını kontrol eden İD şimdi Suriye kısmını ve dolayısıyla Humus’u da ele geçirmek istiyor. Böylelikle bu bölge Irak’taki parçaya bağlanacak ve İD’in projesi için gerekli zemin oluşacak.
Humus, kuzey Lübnan’a en yakın stratejik nokta olması itibarıyla coğrafi, ekonomik ve mali açıdan da önem taşıyor. Lübnan’ın kuzeyini kontrol altına almak İD’in temel hedeflerinden biri. Zira burası örgütün Akdeniz’e açılabileceği tek nokta. Örgüt Irak ve Suriye’de geniş topraklar ele geçirmiş olsa da böyle bir çıkış noktasından mahrum. Bu da İD’in süregelen bir projesini tekrar gündeme getiriyor: Kuzey Lübnan’ı İslami bir emirliğe dönüştürmek ve burada bir deniz üssüne sahip olmak. İD’in Akdeniz’e açılan penceresi de liman şehri Trablusşam olacak. Bu açıkça dile getirilen net bir hedef. Lübnan güvenlik güçlerince sorgulanan bazı tutuklular da bunu kabul etmiş durumda. Bunların başında Lübnan’daki “İD kadrosunun en önemli isimlerinden biri” olduğu gerekçesiyle geçen ekimde kuzeydeki Diniye bölgesinde tutuklanan Ahmet Mikati geliyor.
Suriyeli güvenlik kaynaklarına göre İD Trablusşam Limanı’nı ele geçirerek Irak’ta el koyduğu petrolü ihraç etme imkânı elde edecek. Ayrıca Suriye’deki olayların başlangıcından itibaren savaşın bir uzantısı hâline gelen kuzey Lübnan örgütün silah tedariki için kilit bir nokta olacak. Kaynaklar bu bağlamda 2012’de Suriye muhalefetine silah taşıyan Lütfullah 2 gemisinin de bu limanda yakalandığını hatırlatıyor.
Bunla birlikte Lübnan’ın kuzey sınırı, Suriye’deki olayların başladığı 2011’den bu yana iki taraftan da bireysel ve toplu kalkışmalara sahne oluyor. Lübnan’ın Vadi Halit gibi kimi bölgelerinde de militan gruplar ile Lübnan ordusu veya Suriye ordusu arasında silahlı çatışmalar yaşanıyor. Bu kapsamda İD’e bağlı Lübnan kökenli İslamcı militanların Suriye ordusunun kurduğu pusularda öldürüldüğünü hatırlatmak gerekir. Bu olayların en bilineni kuzey Lübnan’dan 22 İslamcının silahlı gruplara katılmak üzere Suriye’ye giderken öldürüldüğü Telkelak pususudur.
İD’in kuzey Lübnan’a yolu öncelikle çatışmaların sürdüğü Humus’un kontrolünü ele geçirmesinden geçiyor. Örgüt Humus vilayetiyle Humus kentini alarak Humus’la Lübnan sınırı arasındaki 50 kilometrelik alanda yer alan ve hâlen rejim kontrolünde bulunan köyleri de ele geçirebilir. Bu da Lübnan ile Suriye arasındaki başlıca sınır kapılarından biri olan ve Akkar’ın Vadi Halit bölgesinde bulunan El Bukaya kapısının düşmesine yol açar. Böylece İD Lübnan topraklarına kuzeyden ulaşmış olur.
Hem Lübnan hem Suriye tarafı böyle bir gelişmeyi önlemek için muhtelif çabalar sarf ediyor. Suriye rejimi Humus savaşının ne denli önemli olduğunu biliyor ve bölgenin savunmasını güçlendirmek için bazı adımlar atıyor. Bu adımların başında rejim güçlerinin haziranda Palmira’nın 10 kilometre uzağındaki El Bayarat’ta sağladığı ilerleme geliyor. Ayrıca Humus’un bazı bölgelerinde dağınık vaziyette olan ve terör örgütleriyle bağlantısı olmayan silahlı muhalif gruplarla anlaşmalar yapmaya çalışıyor. Bu bölgelerin başında da El Vaer geliyor.
Lübnan hükümeti ve bilhassa kuzeydeki ordu birlikleri, Humus’un silahlı örgütlerin eline geçmesi hâlinde bu örgütlerin Lübnan’daki etkisinin artacağını, Trablusşam, Miniye ve Akkar’daki bazı radikal hareketlerin yeniden faaliyete geçeceğini, uyuyan hücrelerin uyanacağını biliyor.
Lübnan ordusu da bu nedenle bölgeyi sürekli izleyerek İslami bir emirliğin ilanına zemin hazırlayabilecek her türlü girişimin önünü kesmeye çalışıyor. Lübnan’ın kuzey bölgeleri son bir yıl içinde bir dizi gerginliğe sahne oldu. Militanlarla silahlı çatışmalar yaşayan Lübnan ordusu son olarak Şadi Mevlevi isimli İslamcının grubuyla çatıştı. Bunun yanında terör hücreleri çökertildi ve bunların pek çok mensubu tutuklandı.
Rumiye cezaevindeki mahkumların darp edilme görüntülerinin 21-22 Haziran’da sızmasının ardından İslamcıların kuzey Lübnan’da sokaklara döküldüğünü anımsatan kaynaklara göre bu olaylar, bölgenin kaos peşinde olan gruplar için hâlen elverişli bir ortam oluşturduğunu gösteriyor.
Suriye’de hem Şam rejiminin hem İD’in gözü Humus’ta. Lübnan’da ise ikili bir durum yaşanıyor: Bir yandan kuzeyin düşme tehlikesine karşı tedbirler alınıyor, bir yandan ise kuzey köylerindeki bazı gruplar İD’in önünü açmaya ve İD ile Akdeniz arasında hedeflenen köprünün kurulması için uygun ortam yaratmaya çalışıyor.