Türkiye genel seçimlere 1 ay kala siyasi manifestolar arasında Kürtçe Kuran’ın “resmi basımıyla” tanıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı 5 yıldır üzerinde çalıştığı kutsal kitabın Kürtçe mealini bastırdıktan sonra, bu haberin Kürt asıllı vatandaşlara duyurulmasını Cumhurbaşkanına bıraktı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Mayıs’ın ilk haftasında gerçekleştirdiği Güneydoğu gezisinin Batman ve Siirt duraklarında halka seslenirken eline aldığı Kürtçe Kuran-ı Kerim’i gösterdi. Kürtlerin yaşadığı Güneydoğu Anadolu’da oy dağılımı açısından Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) en büyük rakibi olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerini kutsal kitap üzerinden eleştirdi: “Bunların dinle işi yok. Bakınız, kaldıracağız dedikleri Diyanet, size Kürtçe Kuran meali bastı.”
Aslında Kürtçe Kuran’ın seçim meydanlarında kürsüye çıkarılması ilk değildi. Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında yine Erdoğan bu kez Ensar Vakfı’nın bastırdığı Kürtçe Kuran’ı vatandaşlara göstermiş, ancak böylesine büyük tepki doğmamıştı.
Seçim çalışmaları için memleketin dört bir yanında işsizlik, yoksulluk ve eğitim konusunda vaatler veren, iktidarın baskıcı eğilimlerini dillendiren parti liderleri, bir anda Cumhurbaşkanı’nın Kürtçe Kuran’la oluşturduğu yeni gündemin içine düşüverdiler.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Bakanı Kemal Kılıçdaroğlu “Kuran’ı siyasete malzeme etti. Allah ıslah etsin” dedi. CHP, Cumhurbaşkanının “tarafsızlık ilkesine” aykırı hareket ettiği gerekçesiyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na şikâyet dilekçesi verdi: “Cumhurbaşkanı genel seçimlere yönelik olarak tamamen taraflı, siyasi konuşmalar yapmakta, dini istismar etmekte ve hedefine açık bir şekilde muhalefet partilerini alarak onların genel başkanlarıyla polemiğe girmektedir.”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli seçim gezilerinin ilk durağı olan Çankırı’da “Kuran’ı alıp kürsüye çıkması istismar felaketidir” dedi.
HDP ise Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurarak “Dini sembollerden biri olan Kur’an-ı Kerim Erdoğan tarafından kitlelere gösterilmek suretiyle propaganda aracı olarak kullanılmaktadır” diye şikâyette bulundu. Ancak YSK şikâyeti reddetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eleştirilere “Kuran’la büyüdüm, Kuran’la yaşıyorum” diye yanıt verdi.
Siyasi arenada bu gelişmeler olurken, uzun süredir siyasetçiler tarafından eleştirilen, HDP’nin “kaldırmayı” vaat ettiği Diyanet İşleri’nin Başkanı Mehmet Görmez, 4 Mayıs akşamı Habertürk televizyonunun özel yayınına çıktı. Prof. Dr. Görmez, Kürtçe Kuran konusunda özeleştiri yaptı: “20-30 sene önce yapılması gereken işlerle uğraşıyoruz. Bundan dolayı mahcubuz. Şimdiye kadar dünyanın bütün lisanlarında Kuran meallerini, hadis kitaplarını yayınlamamız gerekiyordu. Kürtçe konuşan vatandaşların lisanını yok sayarak bir tek yayın bile yapmamamız büyük eksiklik. Rusçadan Çinceye kadar her türlü dile kitap çevrilmeye başlandığı halde, bu konuda gecikilmesi kendi kusurumuz.”
Cumhurbaşkanının Kürtçe Kuran’la kürsüye çıkmasına da değinen Mehmet Görmez, “Bir siyasetçi Diyanet’in camide Kürtçe vaaz vermeyi yasakladığını ifade etmişti. Ona cevap olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyanet’in Kürtçe Kuran bastığını söylemesinden ibaret” dedi.
Görmez’in kastettiği HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın şu sözleriydi: “Diyanet bir israf mekanizmasıdır. Onu kaldıracağız: İnanç İşleri Başkanlığı kuracağız. Allah’a hangi dilde yalvaracağımıza Diyanet karar veremez. Biz din kaldırılsın demiyoruz, Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılsın diyoruz.”
Kürtçe Kuran’ın seçim kampanyalarının başladığı bir dönemde gündeme getirilmesine Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz da tepki gösterdi. Al-Monitor’a konuşan Yılmaz, “Kuran’ın mitingde gösterilmesi doğru değil. Biz Kuran’ı Kürtçeye tercüme ettik, siz de bize oy verin demek mi istiyorlar?” diye sordu.
HDP’nin müftü kökenli milletvekili adayı Nimetullah Erdoğmuş ise seçim atmosferinde kutsal kitap üzerinden tartışma yapılmasını, bu konunun gündeme taşınmasını doğru bulmadığını söyledi. Erdoğmuş, 30 yıl görev yaptığı Diyanet’le ilgili düşüncesini Al-Monitor’a anlattı: “Diyanet’i tartıştığımız zaman birileri bunu suiistimal ediyor. Sanki bizim Diyanet çalışanlarıyla problemimiz varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa Diyanet’in kendi sistemini tartışıyoruz. Bu sistemin neye hizmet ettiğini. Gerçekten dine mi, topluma mı, inanca mı, yoksa devlete mi hizmet ediyor Diyanet? Bunun adını koyacağız. Eğer devlete hizmet ediyorsa, niye biz buna önemli bir misyon yüklüyoruz? Sistem olarak Diyanet İşleri Başkanlığı devletin bir kurumudur ve kuruluş amacı da budur. Osmanlı’dan Emeviler döneminden beri saltanat ideolojisidir bu.”
Erdoğmuş, Kürtçe Kuran mealinin seçime 1 ay kala gündeme getirilmesine de değindi: “Diyanet’in din hizmetlerinde Kürtçeyi göz ardı etmesi zaten büyük bir eksiklik. Suudi Arabistan bir krallık. O bile birkaç yıldır Kürtçe Kuran meali bastırmış, hacılara dağıtıyor. Biz bu krallığın, otoriter rejimlerin bile gerisindeyiz demektir bu. Seçim öncesi Kürtçe Kuran’ın gündeme getirilmesi Kürt halkının ‘sadece seçim zamanı siyasilerin aklına geliyoruz’ diye düşünmesine neden oluyor. Bu olayın Kürtlerde bir karşılığı yok. Bunu siyasi malzeme olarak kullananların hiçbir getirisi olmayacak.”
Dünyaya ücretsiz Kuran-ı Kerim dağıtımı
Kürtçe Kuran meali 10 bin adet basıldı ve dağıtımına başlandı. Sırada İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, İspanyolca dâhil dünyada yaygın olarak kullanılan 15 dilde Kuran basılıp ücretsiz dağıtılması var.
Al-Monitor’a değerlendirme yapan Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, bütün dünya ülkelerine kendi dillerinde basılan Kuran-ı Kerimlerin ücretsiz olarak dağıtılmasını doğru bulduğunu söyledi: “İslam dininin iyi anlaşılması, yaygınlaşması ve İslamofobi’nin ortadan kaldırılması açısından önemli bir hizmet olur.”