HALEP, Suriye – Halep’teki sivil toplum kuruluşlarından bir grup aktivistin gerçekleştirdiği gayri resmi bir araştırmaya göre, Halep ve çevre bölgelerdeki okulların yarısı ya ağır hasarlı ya da yıkılmış durumda. Hasarın nedeni, büyük ölçüde Suriye rejimi tarafından açılan ateş. Zira silahlı muhalif örgütler cephe hatlarına yakın okulları karargâh olarak kullanıyor.
Hava saldırıları yüzünden çoğu bölgedeki okullar en az bir buçuk yıldır kapalı. Gençlerle ilgilenen sivil toplum kuruluşları da yerel halkla iş birliği yaparak bu bölgelerde eğitimi sürdürmek için adımlar attı. Okul ve diğer eğitim kurumları için bağışçılardan ve Avrupalı kuruluşlardan mali destek istendi.
Bu mahallelerde öğretmenlik yapanların çoğu, gönüllülerden, maaşı ödenmeyen öğretmenlerden ve üniversite öğrencilerinden oluşuyor. Bu kişiler, resmi eğitim makamlarına sürekli ulaşmaya çalışıp destek istiyor ve cüzi miktarda da olsa öğretmenlere maaş sağlamaya çalışıyor.
Halep’in doğu mahallelerindeki bazı okulların sorumlusu olan Muatassım, Al-Monitor’a şu bilgileri veriyor: “Suriye’deki çocukların yaşadıkları, evlerini, yakınlarını, arkadaşlarını kaybetme dâhil karşılaştıkları tehlikeler, geçmişte ve şu an yaşadıkları acı deneyimler, güvensizlik, korku ve geleceğe dair belirsizlik tüm bir nesli tehdit ediyor.” (Bu haberde geçen bazı kişilerin isimleri bu kişilerin kimliğini korumak adına değiştirilmiştir.)
Öğretmenlik yapan mühendislik bölümü ikinci sınıf öğrencisi Abdullah Bedevi, müfredatı siyasetten ve eski Baasçı eğitim sisteminin etkisinden arındırmanın zorluklarını anlatıyor: “Vatan ve vatan sevgisine dair doğru ve tarafsız bir anlayış, pek çok kişi için sorun oluyor. Genç yaşlı herkesin 40 yıldır maruz kaldığı zihinsel dayatmalar sonucunda, Baasçı ülküler hâlen baskın, tıpkı siyasi paraya ilişkin sorunlar gibi. Muhtelif ideolojilerden pek çok finansör ve destekçi, kendi felsefelerini dayatmaya ve okullara kendi inançları doğrultusunda müfredatlar benimsetmeye çalışıyor”.
Muatassım, Al-Monitor’u öğrencilerin ve yerel halkın görüşlerini alması için Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) kontrolündeki Bustan El Kasr bölgesinde bir okula davet etti. Okula yaklaştığımızda öğretmenlerinin söylediklerini tekrarlayan öğrencilerin seslerini duyduk. Öğrencilerin fikirlerini ve seçme özgürlüklerini ifade etmek için duvarlara çizdikleri resimlere şaşırdık.
Okulun, sadece sabahları derse gelen yaklaşık 300 öğrencisi var. Öğrenci sayısı, Halep mahallelerinin sürekli tahliye edilmesinden dolayı giderek azalıyor.
Savaş, çocuklara yeni bir alışkanlık kazandırmış: Okula girip çıkarken gökyüzüne bakıp, savaş uçakları veya helikopterler var mı diye kontrol ediyorlar. Savaşın çocukların zihinlerine etkisi açıkça ortada. Öğrencilerin bir okul sergisi için çizdikleri resimlerin çoğunlukla varil bombası, uçak, roket ve yıkık ev resimlerinden oluşması bunun kanıtı.
Bu okulun öğrencilerinden Mustafa’nın babası Samir, durumu şöyle açıklıyor: “Okuldayken çocuğumun can güvenliğinden hep endişeliyim. Zira rejimin uçakları ve varil bombaları ayrım yapmıyor. Buralarda hiçbir yerin güvenli olmadığını ve rejimin tıpkı pazarlar ve fırınlar gibi okulları da muharip hedef olarak gördüğünü biliyorum. Ama yine de oğlumun okula mahallenin diğer çocuklarıyla birlikte gitmesi içimi biraz olsun rahatlatıyor.”
Üçüncü sınıf öğrenci Alâ ailesinin neden şehri terk etmediğini Al-Monitor’a şöyle anlatıyor: “Kırsala ya da diğer güvenli yerlere gidecek paramız yok. Babam ÖSO saflarında savaşıyor ve bizi rejimin kontrolündeki bölgelere göndermekten korkuyor. Oralara giden bütün komşularımız da geri döndü. Oradaki koşullar daha iyi olsa dönmezlerdi.”
Alâ’nın bir okul arkadaşı, geçenlerde El Maşarka Mahallesi’nde gizlenen rejime bağlı bir keskin nişancı tarafından vurulmuş. Olayın duygusal izlerini gizleyen Alâ, arkadaşının ölümüne çok üzülmediğini, oynayabileceği başka komşuları ve arkadaşları olduğunu söylüyor. Bunlar Halepli çocuklar için alışıldık öyküler. Beşinci sınıf öğrencisi Mais de Al-Monitor’a evinin iki kere bombalandığını ama Türkiye’ye ya da sınır bölgesine kaçacak paraları olmadığı için akrabalarıyla yaşamak zorunda kaldıklarını anlatıyor.
Camilerde eğitim burada oldukça yaygın. Zira geriye kalan tek eğitim biçimi bu. Ancak camilerdeki dersler de Arapça, İngilizce ve Kuran okumayla sınırlı. Eğitimin parasal yükü, yerel komiteler ve mahalle sakinlerinin topladığı bağışlarla karşılanıyor. Özetle, herkes yeni neslin eksikliklerini kapatması için yardım etmeye çalışıyor. Zira kimse “cahil bir nesil” istemiyor.
Eğitim sistemindeki acı ihmallere rağmen, iyi niyetli insanlar Suriyeli çocukları çevrelerini saran çatışmalardan mümkün olduğu kadar korumaya ve normal bir hayat sürmelerine yardımcı olmaya çalışıyor. Ebeveynlerini kaybeden birçok çocuk, yalnız ve yardım edecek kimseleri yok. Bu nedenle de dilencilikten savaşa katılmaya kadar her türlü tehlikeye açıklar.
Halklar, etnik ve dini gruplar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğun geliştirilmesinde eğitim en büyük potansiyele sahip. Savaş ve nefretin pençesine düşmüş bu ülkede, barışçıl bir gelecek için tek umudumuz da eğitim olabilir.