Türkiye’nin Afrin’de Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) kontrolüne son vermek için ocak 2018’de başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı’nın yıl dönümü yaklaşırken Ankara’nın çizdiği huzur tablosunu bozan sevimsiz haberler gelmeye devam ediyor.
Zeytin Dalı’yla Afrin’e taşınan örgütlerin karıştığı yağma, talan, gasp, hırsızlık, fidye için adam kaçırma, gelişigüzel hapsetme, işkence gibi suçlar ilk başta propaganda savaşının parçası olarak geçiştirilmek istense de bunların bir kısmı BM İnsan Hakları Konseyi’nin raporuna da girdi. Sayısız yağma, gelişigüzel tutuklama, kaçırma gibi ihlallerin yaşandığını vurgulayan raporda “Tanıklar Türk askerlerinin yağma yaşanırken civarda bulunduklarını ama engellemediklerini belirttiler (...) Farklı gruplar defalarca yağmalayarak savaş suçu işledi” ifadesi yer aldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve yedeğindeki milis güçlerinin 18 Kasım’da Afrin’de yağma olaylarına karışan Şuheda El Şarkiye adlı grubu tasfiye etmek için yürüttüğü operasyon şimdiye kadar halının altına süpürülmeye çalışılan suçlarla ilgili bir itiraf sayılır. Fakat daha çarpıcı olan Afrin’in zeytinyağı hasılatı ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde açığa vurulan bilgiler. Resmi tutanaklara göre 16 Kasım’da bütçe görüşmeleri sırasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Fikret Şahin yurt dışından yaklaşık 50 bin ton zeytinyağının kaçak olarak Türkiye’ye sokulduğunu söyledi. Bir diğer CHP Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu “Afrin’den 50 bin ton zeytinyağı getirdiği bilgisine ulaştık. Hangi devlet hasat yapılırken, yani ürünün en bol olduğu zamanda yurt dışından zeytinyağı getirir?” diye sordu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Nurettin Maçin ise 50 bin tonun üzerinde zeytinin Zeytin Dalı Gümrük Kapısı’ndan Türkiye’ye sokulduğunu, ayrıca Afrin’deki zeytinliklerin yok edildiğini belirterek “Bu ganimet ve talan politikalarından vazgeçilmelidir” dedi.
Bunun üzerine Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli “Afrin’de, hükümet olarak, PKK’nın eline gelir geçsin istemiyoruz, çok net” yanıtını verdi. CHP Milletvekili Ahmet Kaya’nın, “Afrin bizim hakimiyetimizde değil mi?” sorusu üzerine Bakan Pakdemirli şöyle devam etti: “Aynen öyle. Yani Afrin’de biz gelirlerin bir şekilde bize geçmesini istiyoruz, bu hakimiyetimizde olan bölgede. O sebeple Tarım Kredi Kooperatifleri’ne 5 bin tonluk bir görev yazılmıştır ve bu görev için 8’inde kapılar açıldı ve şu ana kadar giren 600 ton ürün var arkadaşlar. (Türkiye’nin) 200 bin tonluk zeytinyağı rekoltesinde bunları konuşuyor olmamız hakikaten çok ayıp.”
Suriye devletiyle ilişkilerini kesen Türkiye, tek taraflı bir karar ile 8 Kasım’da Afrin’in Cinderes bölgesinde Hammam köyü yakınlarında Zeytin Dalı sınır kapısını açmıştı. Afrin’den tarım ürünlerinin sevkiyatı da bu kapıdan yapılıyor.
Pakdemirli 16 Kasım’da 5 bin tonluk bir alım planından bahsetti. Ancak Al-Monitor’a konuşan bir kaynağa göre 24 Kasım’da Akhisar’da düzenlenen Dünya Zeytin Günü etkinliklerine katılan sektör temsilcileri, Suriye’den getirilen zeytinyağı miktarının 20-25 bini bulduğu bilgisini doğruladı. Daha öncesinde ise Afrin’den Türkiye piyasasına sokulan patatesler gündem olmuştu.
Peki yağma ve talan tartışmasında Afrinli kaynaklar ne diyor? Bu konuda özel bir çalışma yürüten Afrinli ekonomist Çeleng Ömer derlediği bilgileri Al-Monitor’la paylaştı. Ömer’in verdiği bilgilere göre Afrin’de 18 milyon zeytin ağacı var. Zeytinlik alanlar Afrin’in tarımsal alanlarının yüzde 65’ini oluşturuyor. Halkın ana geçim kaynağı zeytin, zeytinyağı ve sabun. Bu, Afrin’deki üretimin Suriye’nin toplam üretiminin yaklaşık yüzde 30’una denk geldiği anlamına gelir.
Yine Ömer’in verdiği bilgilere göre Bu yıl Afrin’de 270 bin ton zeytin hasat edildi. Bunların yüzde 80’i zeytinyağı üretimi için fabrikalara gönderildi. Üretilen zeytinyağı tahmini rakamlara göre 50 bin ton. Bunun piyasa değerinin 150 milyon dolar olduğunu söyleyen Ömer’in iddiasına göre Afrinli üreticiler maruz kaldıkları farklı uygulamalarla bu sezon 100 milyon dolar kayba uğradı. Ömer “Bu zarar nasıl ve hangi yollarla gerçekleşti” sorusuna üç önemli yanıt sıraladı:
-
Silahlı gruplar Afrin’de yaklaşık 12 bin zeytin ağacını yaktı, kesti ya da söktü.
-
Silahlı gruplar çiftçilerin elde ettiği ürünleri normal yollardan her zaman iş yaptıkları Suriyeli tüccar ya da aracılara satmalarını engelliyor. Çiftçiler ürünlerini silahlı grupların belirlediği aracılara düşük fiyata satmak zorunda bırakılıyor. Bu aracılar ve tüccarların çoğu Arap, bir kısmı da Türkiyeli. Ciddi bir fiyat kırma var. 16 kiloluk zeytin tenekeleri en fazla 28 dolara elden çıkartılıyor. Bu fiyatın 20 dolara kadar kırıldığı da oluyor. Halbuki Suriye hükümetinin kontrolünde bu tenekeler 50-55 dolara alıcı bulabiliyor. Düşük fiyata toplayan tüccar ya da aracı, ürünü TSK’nin kontrolündeki sınır kapısından Türkiye’ye sokuyor. Hatta bu ürünlerin bir kısmı Türkiye’den Cilvegözü ve Öncüpınar gibi sınır kapılarından tekrar Suriye’ye sokularak diğer kentlerde daha pahalıya satılıyor.
-
Türk yetkililerin atadığı Afrin yerel konseyi tarımsal mahsulün yüzde 15’inin (vergi adı altında) kendilerine ayrılmasını dayatıyor. Ayrıca çiftçiler tarlalarına gidebilmek için silahlı gruplara ödeme yapmak zorunda kalıyor.
Özetle 100 milyon dolar kayıp, düşük fiyat dayatması, el koyma, vergi adı altında pay almadan kaynaklanıyor. Ömer’e göre bu hesaba dahil olmayan başka kayıplar da yaşandı: Ürünlerin gaspı ya da yok pahasına alınmasının dışında tesisler yağmalandı. Silahlı gruplar 295 zeytin sıkma makinesinden 109’unu söküp götürdü. 60 kadar makinenin akıbeti ise bilinmiyor. Şu anda çalışır durumdaki makine sayısı 125. Bu makinelerin bir tanesinin değeri yaklaşık 200 bin dolar.
Yine Ömer’in verdiği bilgiye göre silahlı gruplar 8 bin ton üretim kapasitesine sahip 44 sabun ve prina (zeytin küspesi) fabrikasından 17’sini yağmaladı, değirmenleri ve makineleri alıp götürdü. Bu yağmanın bıraktığı zarar da yaklaşık 20 milyon dolar. Bunların yanı sıra bu yaz silahlı gruplar yaklaşık 10 bin ton buğdayı zorla düşük fiyata sattırdı. Buğdayın tonu 200 dolardan elden çıkartıldı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) geçen eylülde silahlı grupların Afrin’deki zeytinliklerin yüzde 75’ine el koyduğunu, bunların bir kısmının başkalarına kiralandığını, bunun üzerine Suriye Ulusal Ordusu’nun zeytin tarlalarının yerel konseylere devredilmesi için emir yayımladığını rapor etmişti.
Raporlarında ürünlerin gaspı ile ilgili olaylara da yer veren SOHR araştırmalarına göre Sultan Murat Tugayları, Şerran’da üreticilere, toplanan zeytinlerin yüzde 30’u kendilerine verilmediği takdirde tarlalara gitmelerine izin vermeyeceklerini bildirdi. Hamza Tümeni ise Karzihal ve Alaka’da zeytinleri toplayıp sattı ya da toplanmış ürünlere el koydu. Benzer suçu Sultan Süleyman Şah Tugayı da Kahira köyünde yaptı.
SOHR yerel konseylerin değirmen sahiplerine yazı göndererek zeytinyağından yüzde 15 pay istediğini de teyit etti.
Silahlı grupların bakış açısına göre savaş ganimeti olan bu işleyişe, Türk hükümeti “terör örgütünün finansal kaynaklarını kurutma amacıyla” izin veriyor ya da göz yumuyor. Afrinlilere göre ise olan biten acımasız bir gasp mekanizması.