İran Devlet Uzlaştırma Konseyi’nin yeni atanan başkanı Ayetullah Haşimi Şahrudi’nin kısa süre önce Irak’a gerçekleştirdiği ziyaretin siyasi amaçları tartışma yarattı. Ancak görüşmelerinden 2018’de yapılacak genel seçimler öncesi Iraklı Şiileri birleştirmeye çalıştığı anlaşılan Şahrudi amacına ulaşamadı.
Hem İran hem Irak’tan çifte vatandaşlığı bulunan Şahrudi İran’da siyasete atılmadan önce Irak İslami Dava Partisi ve Irak Yüksek İslam Konseyi’nin kıdemli liderlerinden biriydi ve iki grup da Şahrudi’nin ziyaretini memnuniyetle karşıladı. Ancak İranlı yetkilinin bir hafta süren ziyaretine tepki gösteren kesimler de oldu.
31 Ağustos’ta Irak’a giden Şahrudi’yi havaalanında Yüksek İslam Konseyi lideri ve İran Parlamentosu Başkan Yardımcısı Şeyh Humam Hamudi karşıladı. İranlı yetkili, Bağdat’ta Irak Başbakanı Haydar El Abadi ve İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Nuri El Maliki ile bir araya geldi.
İkinci durağı Necef’te ise Şahrudi’yi karşılayan olmadı. Şahrudi, Necef’teki Şii okulu Havza’nın tanınmış mezunlarından biri olmasına rağmen kentteki dört büyük din otoritesinin hiçbiriyle görüşmedi. Üstelik muhtemelen dördüyle de öğrencilik yıllarından tanışıyordu.
Sadr hareketinin lideri Mukteda El Sadr İranlı yetkiliyle görüşmeyi reddetti.
Necef’te Ayetullah Ali Sistani’ye yakın kaynakların verdiği bilgiye göre din adamlarının Şahrudi’nin ziyaretinden haberdar olmalarına rağmen görüşmeyi reddetmelerinin nedeni İran’ın bazı Irak politikalarına duydukları tepkiydi. Bu tepki Şahrudi için de bir utanca dönüşmüşe benziyor. Zira dönüşünde bir açıklama yapan İranlı yetkili, Irak’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmediğini ve sadece “kutsal mekânlara ve imamların kutsal türbelerine” dini bir gezi yaptığını söyledi. Şahrudi “Bazı basın- yayın organlarında ziyaretin amaçlarına dair çıkan haberler asılsızdır.” dedi.
Fakat Şahrudi Bağdat’ta görüştüğü başbakan ve diğer siyasilerin yanı sıra Necef’teki belediye meclisinde de siyasi yetkililerle bir araya geldi. Dolayısıyla ziyaret dönüşü yaptığı açıklama çok anlamlı olmadı.
Dahası Şii din adamlarının farklı kentlere ziyaretlerinde kendi muhataplarıyla bir araya gelmeleri teamüldür. Ancak arada bir sorun söz konusuysa görüşme için programda boş yer bırakılmaz. Hatta bazıları daha da ileri gider. Örneğin Şahrudi’nin Necef’te gittiği okulun bir diğer mezunu olan, Kum’daki en büyük dini otorite Vahit Horosani İran’ın Ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney’in muhaliflerinden olduğu için ruhani liderin Kum’u her ziyaretinde kentten ayrılır.
Dolayısıyla Şahrudi’nin Necef’te üç gün geçirmesine rağmen Şii otoritelerle görüşmeden dönmesi kuşkuları artırdı.
Yaptığı ya da yapamadığı görüşmelere bakıldığında, İranlı yetkilinin amacının Irak’taki seçimlerden önce Şiileri birleştirmek olduğu görülüyor.
Şahrudi’ye ziyaretinde İran Devlet Uzlaştırma Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızayi de eşlik etti. İkili kısa süre önce 1980’de İran’ın desteğiyle kurulan Irak Yüksek İslam Konseyi’nden ayrılan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar El Hekim ile bir araya geldi. Rızayi, görüşmede Irak’taki Şiilerin uzlaşması ve Şii partilerin müşterek bir vizyon benimsemesi gerektiğini vurguladı.
Sadr hareketinin liderlerinden Emir El Kenani ise Şahrudi’nin “Ulusal İttifak’ın tüm liderlerini bir araya getirerek tümüyle Şiilerden oluşan bir blok” kurma hedefini eleştirdi. Kenani şöyle dedi: “İran’ın Irak’ta bir Şii bloğu oluşturmaktan başka yeni hiçbir hedefi yok. (...) Böylesi bir mezhepsel kutuplaşma Sünni kutuplaşması ve milliyetçi Kürt kutuplaşmasına yol açar.”
Şahrudi ayrıca İran destekli Şii milis grubu Asaib El Hak’ın liderlerinden Kays El Kazalı ile de görüştü. Halk Savunma Birlikleri’nin etkin bir unsuru olan örgütün Abadi ve Sistani’nin sert muhalefetine rağmen İran’ın talebiyle Suriye’ye gönderdiği askeri bir birlik bulunuyor. Şahrudi görüşmede radikal milisler gibi olası tehlikelere dikkat çekerek HSB’nin çoğulcu yapısının korunmasının önemini vurguladı.
Şahrudi, 2011’de Necef’e taşınarak orada bir Şii otorite haline gelmeyi düşünmüştü. İran rejimine göre Sistani’nin ardından onun yerini almaya adaydı. Hâlihazırda Şiiler üzerinde en güçlü nüfuza sahip otorite olan Sistani İran’dan bağımsız ve İran’ın Irak’ın iç siyasetine müdahalelerine karşı bir isim olarak tanınıyor. Şahrudi’nin İran’da Hamaney’in yerine aday görülmesi ise Tahran rejiminin gözünde ne denli önemli olduğunun göstergesi.
Necef, Irak’ın İran ve hasmı Suudi Arabistan da dâhil tüm bölgesel taraflarla bağımsız ve dengeli bir ilişki kurmasını ve HSB’nin yabancı ajandalarla ülke dışında kullanılmasını değil Irak’ın resmi güvenlik teşkilatına bağlı olmasını istiyor.
Irak’ta herhangi bir mezhep partisinin değil ulusal uzlaşı hükümetinin iktidarda olması gerektiğine inanan Necef, İran’ın Maliki iktidarının ikinci döneminde yapılan siyasi ve güvenlik hatalarının sorumluluğunu üstlenmesini da bekliyor. 2006-2014 yılları arasında Irak Başbakanı olan Maliki İran’dan halen sınırsız destek görüyor.
Öte yandan görünen o ki Şahrudi’nin ziyareti, Şii saflarını birleştirme amacına ulaşmanın aksine İran’a Irak’ın çözümü kolay bir sorun olmadığı mesajını vermiş durumda.