DİYARBAKIR -- Suriye’nin kuzeyinde, Kürtlerin yaşadığı bölgede yaşanan gelişmeler uzun zamandır Türkiye’nin gündeminde. Özellikle PKK çizgisindeki PYD ve YPG’nin bölgede hâkimiyet kazanması, Türkiye’yi her geçen gün daha da rahatsız ediyor. Türkiye defalarca bölgeye müdahale edebileceğini açıkladı ama yaygın inanış Türkiye’nin, Amerika ve Rusya ile karşı karşıya gelmemek için müdahale etmeyeceğiydi.
Müdahale 25 Nisan sabaha karşı geldi. Türk savaş uçakları, Suriye’nin Derik Kasabası yakınlarındaki Karaçok Dağı’ındaki YPG karargahları ile Irak’ın Sincar Kasabası yakınlarındaki PKK noktalarını bombaladı.
Suriye’de vurulan yer, YPG’nin komuta merkeziydi. YPG 20 militanın öldüğünü duyurdu. Saldırı hem bölgede hem dünyada yankı uyandırdı. Hava saldırısını sınır hattında küçük çatışmalar izledi. Ne Kürtler, ne de fiili müttefikleri böylesi bir saldırı beklemiyordu ama asıl şaşkınlık birkaç saat sonra yaşanacaktı.
Türk uçaklarının bombardımanından saatler sonra Kürtlerin Rojava dediği Kürt bölgesinin semalarında yeniden uçak sesleri duyuldu. Bu kez sesler kesintisiz ve uzun sürdü. Bölge sakinleri ilk başta Türk uçakları sandı. Uçaklara bir süre sonra helikopterler de eşlik etmeye başladı. Gerçek bir süre sonra ortaya çıktı. Havadaki uçak ve helikopterler IŞİD’e karşı kurulan uluslararası koalisyona aitti. Uçaklar bölge üzerinde bir baştan diğer başa saatlerce uçtu. Ortaya çıkan manzara fiili bir koruma kalkanını andırıyordu. Kısa süre sonra bu kez karada hareketlilik başladı. Amerikan bayrağı taşıyan zıhlı araçlar, Türkiye sınır boyunca devriye gezmeye başladı. Özellikle Türkiye’nin yığınak yaptığı noktaların yakınlarında çok sayıda Amerikan zırhlısı konuşlandı.
Al-Monitor bu gelişmelere sormak üzere YPG’ye yakın bir kaynağa ulaştı. Adının açıklanmasını istemeyen kaynak, uçak ve helikopterlerin gezdiğini doğruladı. Hatta konuşma sürerken, “Şu anda bile helikopterleri görebiliyorum” dedi.
Suriye’nin kuzeyindeki Cezire Kantonu Dış İlişkiler Konseyi Eş Başkanı Abdülkerim Ömer de Türkiye’nin saldırısının ardından koalisyon uçaklarının devriye gezmeye başladığını bildirdi. Al-Monitor’a konuşan Ömer, Amerika’nın bölgeyi koruması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Aramızda anlaşma ile yaşanan bir gelişme yok. Resmi olarak bir şey yok ancak bugün bazı koalisyon komutanları geldi, bölgede inceleme yaptı. Derbesiye’de Türklerin bombaladığı yerlerde inceleme yaptılar. Tanklarıyla ve araçlarıyla gezdiler. Tanklarını sınıra yerleştirdiler. Karaçok’a da gelmişler. Gelişlerinin siyasi bir anlamı var. Görünen o ki, Türkiye’nin yaptıklarından rahatsızlar. Uçuşa yasak bölge kararı resmi olarak yok ama buradalar. Tankları, Türkiye sınırına çok yakın yerde bir yol var o yol üzerindeydi. Orada devriye geziyorlardı. Rahatsızlıklarını dile getirdiler. Aslında bu durumdan memnun değiliz. Birlikte teröre karşı mücadele ediyoruz. Dünyayı tehdit eden bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz, Türkler de gelip bizi vuruyor. Onların buna sessiz kalması kabul edilir değil. Hava saldırılarının Amerika’nın bilgisi dışında olması mümkün değil. Amerika Türkiye’yi de küstürmek istemiyor.”
PYD ile farklı çizgide olan Suriye Kürdistan Demokratik Partisi’nin Genel Sekreteri Nasreddin İbrahim de uçuşlara tanıklık edenlerden. Al-Monitor’a konuşa İbrahim sadece kara ve hava devriyesinin yeterli olmadığını ifade ederek şu açıklamayı yaptı: “Amerikan uçakları Türkiye’nin Karaçok ve Şengal saldırılarından sonra uçmaya başladı. Irak sınırından Kobani’ye kadar olan bölgede uçuş yaptılar. Karada da tankları üç bölgede açık açık, bayraklarıyla geziyorlardı. Sınır üzerinde ve şehirlerin içinde tur atıyorlardı. Üç grup halinde dolaşıyorlardı. Bir grup Kobani’den Serekani’ye kadar olan bölgede, bir grup Serekani’den Grespi’ye, üçüncü ise Serekani’den Irak sınırındaki Andiwar’a kadar gitti. Yani Türkiye ile olan sınırda devriye geziyorlardı. Fırat’ın doğusu, Irak sınırına kadar olan bölge Amerika’nın nüfuz alanı içindedir. Amerika ile Suriye Demokratik Güçleri arasında da bir ortaklaşma var. YPG bu güçlerin en başta gelenidir. Diğer yardan da Fırat’ın batısında da Ruslar var. İki süper güç bugün Rojava’yı koruyor. Fırat’ın batısını Ruslar doğusunu, Amerikalılar koruyor. Üç kantonda da savunma var. Askeri havaalanları var, büyük uçaklar inip kalkabiliyor. Güvenlik bölgeleri oluşturulması lazım. Rejim ve Türkiye uçaklarının buraya girmesi yasaklanmalı, yasak resmi olmalı. Mesela geçen yıl YPG ve devlet arasında çatışma çıktı. Eğer Amerika müdahale etmeseydi rejim buraları yakıp yıkardı.”
Hava devriyeleri şimdilik durmuş durumda. Ancak Amerikan ve Rus bayraklı zırhlı araçlar Türkiye sınırında boy göstermeye devam ediyor. Fırat’ın doğusunda Amerikalılar, batısında ise Ruslar. Tam tartışmalar soğumuşken, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İlnur Çevik’in, “Eğer fazla ileri giderlerse bizimkiler öyle Amerikanları zırhlıları oradaymış... Bir bakarsın kazara birkaç roket de onlara isabet eder" sözleri yeni bir tartışma başlattı. Bu sözlerin sahada bir karşılığının olmadığı herkesin malumu ama böyle bir açıklamanın, beklenen Erdoğan-Trump görüşmesini nasıl etkileyeceği merak konusu.
Yaşananlar, Irak’ta körfez savaşından sonra Kürdistan Özerk Bölgesi’nin kuruluş sürecini anımsatıyor. Türkiye’nin tüm tepkilerine rağmen bölge Amerika’nın desteğiyle şekillendi. Şimdi ise Türkiye IKBY ile dost ülke. Bugün sahnede Amerika ile birlikte Rusya da var. Amerika ve Rusya’nın Kürtlerden vazgeçmeye niyeti olmadığı ortada. Türkiye ya politikalarını buna göre değiştirecek ya da sınırda Amerikan bayraklı zırhlılarını selamlayan Suriyeli Kürtlerin fotoğraflarını sıkça göreceğiz.