WASHINGTON — Dünyanın en büyük iki demokrasisinin liderleri, ABD Başkanı Barack Obama ve Hindistan Başbakanı Narende Modi, 7 Haziran öğle saatlerinde Beyaz Saray’da bir çalışma yemeğinde bir araya geldi. Ancak görüşme sonrasında yapılan basın toplantısına Obama’nın Oval Ofis’teki yerini kimin alacağı sorusu damga vurdu. Zira eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton 7 Haziran’da Vermont Senatörü Bernie Sanders’a karşı Demokrat Parti başkan adaylığını garantilemiş, Cumhuriyetçi Kongre üyeleri de Donald Trump’ın Trump Üniversitesi’ndeki yolsuzluk soruşturmasına bakan Meksika kökenli yargıcı tarafgirlikle suçlamasına tepki göstermişti.
Bir muhabir Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest’a şu soruyu yöneltti: “Bakan Clinton artık adaylığı garantileyen delege sayısına ulaştığına göre Başkan onu destekleyecek mi?” Earnest buna şöyle yanıt verdi: “Bu aşamada kime destek vereceğini açıklamaya henüz hazır olmayan en az bir süper delege var ki kendisi Oval Ofis’te çalışıyor. Ama gelişmeleri izlemeye devam edin, sizi bilgilendireceğiz”.
Temsilciler Meclisi’nin Demokrat lideri Nancy Pelosi’nin Demokratlara o sabah yaptığı “önde giden aday etrafında kenetlenme” çağrısını anımsatan bir başka muhabir ise “Başkan zamanın daraldığı ve en kısa zamanda birlik sağlanması gerektiği fikrine katılıyor mu?” dedi.
Earnest bunu da şöyle yanıtladı: “Şimdi bakın, bence Başkan adaylık sürecinin sonuna yaklaştığımızı ve ülkedeki tüm Demokratların partiyi genel seçimlerde kimin temsil etmesi gerektiğine dair söz söyleme imkânını kullandığını düşünüyor. Süreç tamamlandığında Demokrat Parti’nin parti adayı etrafında birleşmesi önemli olacak.”
Aynı muhabirin “Başkan kendisini de birleştirici olarak görüyor mu?” sorusuna ise Earnest'ın yanıtı şöyle oldu: “Başkan’ın Demokrat Parti içindeki konumu konusunda yapılan bazı kamuoyu araştırmalarına bakılırsa kendisinin böyle bir rol için oldukça iyi bir konumda olduğu muhakkak.”
Bir diğer muhabir ise Earnest'a şu soruyu yöneltti: “Hillary Clinton artık sihirli delege sayısına ulaştı ve müstakbel aday olarak görülüyor, Beyaz Saray durumu nasıl değerlendiriyor?”
Al-Monitor’un gözlemlerine göre basın toplantısında ABD seçimleri ve Demokrat Parti kurultayı hakkında yaklaşık 25, Hindistan hakkında 10 ve Suriye konusunda iki soru soruldu. 7 Haziran tarihli basın toplantısının tam metninde “kampanya” sözcüğü 24, “Clinton” 12, “Trump” dokuz, “Sanders” beş, “ön seçim” dokuz, “Hindistan” 59 ve “süper delege” 16 kez geçiyor.
Ayrıca “ekonomi” sözcüğü 14, “nükleer” 13, “İran” 7, “Suriye” 7 kez ve “Stanford” 2 kez geçiyor. Aynı sabah Trump’ın Trump Üniversitesi’ndeki yolsuzluk davasına bakan yargıca ilişkin söylediklerinin “ırkçılığın kusursuz tanımı” olduğunu belirten Temsilciler Meclisi Başkanı Paul Ryan’ın ismi ise toplantı sırasında bir kez anılıyor.
Toplantıda 11 Eylül Komisyon raporunun “28 sayfasının” ne zaman açıklanacağı hakkında bir soru, Obama’nın Modi’yle yemekte ne yediği hakkında da iki soru soruldu. Earnest yemekte tatlı olarak çilekli keke benzeyen bir şey sunulduğunu söyledi.
Bir diğer muhabir de “O zaman Başkan’ın Hillary Clinton’a destek açıklaması için sadece oyların kullanılmasını beklediğini söylemek yanlış olmaz.” diye sordu. Earnest bunu “Bence sürecin özü bu.” diye yanıtladı. Ardından bir diğer gazeteci devreye girdi: “Peki, bu akşam bu konuda herhangi bir açıklama yapması mümkün mü?” Earnest bunun pek olası olmadığını belirtti.
Bir diğer muhabir “Başkan, Donald Trump’ın ırkçı olduğunu düşünüyor mu?” sorusunu yönelttiğinde ise Earnest şöyle dedi: “Başkan’ın tam olarak bu sözcüğü kullandığını sanmıyorum. Bazı gözlemcilerde Başkan’ın Demokratların hatta Amerikalıların bir değerine sahip çıkan her sözünü, müstakbel Cumhuriyetçi adaya karşı bir çeşit saldırı olarak algılama eğilimi var ve bence bu, Birleşik Devletler Başkanı’nın sahip çıktığı değerlerden ziyade müstakbel Cumhuriyetçi adayın kullandığı dil hakkında birçok şey anlatıyor.”
Earnest’a göre Obama, halefi için kampanyaya başladığında hangi adayın onun yedi yıldır sürdürdüğü bu görev için daha uygun, deneyimli ve disiplinli olduğu konusunda Demokrat seçmenleri aşan bir etkiye sahip olacak: “Demokrat Parti adayı kim olursa olsun Başkan önemli bir onay unsurudur. O, yedi buçuk yıl boyunca bu görevi sürdüren bir insan ve ben bunun pek çok Amerikalının karar verme sürecinde etkili olacağını düşünüyorum, bu arada sadece Demokratlardan değil, bazı bağımsızlardan ve bazı Cumhuriyetçilerden de bahsediyorum. Başkan’ın hangi adayın muhakemesinin, mizacının, olgunluğunun ve karar verme becerilerinin ABD’nin dünya çapındaki menfaatlerini ilerletmeye daha uygun olduğu konusundaki fikirleri önemsenecektir. Amerikan halkı Başkan’ın bir görüntüsünü gördüğünde, örneğin bugün dünyanın en büyük demokrasisinin Başbakanı’yla görüşürken olduğu gibi burada menfaatlerimizin ve ülkemizin en iyi şekilde temsil edildiğinden emin olmak ister. Hindistan Başbakanı’nın karşısında kimin oturduğu önemlidir. Bunun ekonomimize, gezegenimize, ulusal güvenliğimize, o bölgede ve tüm dünyadaki ittifaklarımıza önemli yansımaları olur ve bence Başkan genel seçimler sürecinde liderliğin ve bunun taşıdığı simgeselliğin ne denli önemli olduğunu ve Demokrat adayın niçin bu göreve en uygun olduğunu insanlara anlatacaktır.”
7 Haziran akşamında Clinton’ın dört eyaleti daha -- New Jersey, New Mexico, California ve Güney Dakota -- kazandığı netleşti. Sanders ise Kuzey Dakota ve Montana’yı kazandı. Bunun üzerine Beyaz Saray yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada Obama’nın Clinton’ı arayarak Demokrat Parti adaylığının kesinleşmesinden dolayı tebrik ettiği belirtildi. Ayrıca Obama’nın Sanders’ı da arayarak heyecan verici kampanyası için kutladığı ve ikilinin Sanders’ın talebi üzerine 9 Haziran’da Beyaz Saray’da bir araya geleceği belirtildi.
“Başkan, Dışişleri Bakanı Clinton’ı Demokrat Parti başkan adaylığı için gereken delege sayısına ulaştığı için tebrik etti.” denen açıklamada Clinton’ın Amerika’nın ilk kadın başkan adayı olması da “tarihi” olarak nitelendirildi.
Açıklamada şöyle devam edildi: “Başkan, Senatör Sanders’la milyonlarca Demokrat seçmenin kampanya sürecine katılmasını sağlayan olağanüstü çalışmalarını ve bu coşkunun ilerleyen haftalar ve aylarda nasıl sürdürülebileceğini konuşmak için sabırsızlanıyor."
Obama ekibinin misyonu şimdi partiyi Clinton’ın etrafında kenetlemek ve Başkan’ın bırakacağı mirası Demokrat bir halefin devralmasını sağlamak.