Terör örgütlerine para akışını kesmek küresel bir mesele. Arap Bankalar Birliği’nin Mısır Merkez Bankası’yla birlikte düzenlediği konferansa katılan bankacılık yetkilileri de bu sorunu masaya yatırdı. Al-Monitor’un da yerinde izlediği konferans 17-19 Eylül tarihlerinde Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlendi.
Konferansa katılan Mısırlı bir bankacılık yetkilisinin Al-Monitor’a anlattığı gibi yüksek maliyetli terör saldırıları mevcut yasaların bu mücadeleyi kazanmaya yeterli olmadığını gösteriyor. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkiliye göre Batı’nın kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele politikasının en büyük zafiyeti suçluların yasaların etrafından dolaşabilmesi. Yetersiz kontrol ve iç denetim mekanizmalarından faydalanan suçlular bankacılık sistemini kötüye kullanabiliyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde ise insanların bankacılık sistemine dâhil edilmesi birinci öncelik olarak ortaya çıkıyor. Bu hedef başarılırsa resmi makamların işlemleri izlemesi ve bu işlemleri yapan kişiler hakkında bilgi toplaması kolaylaşacak. Nitekim finans ve bankacılıkla ilgili hükümet yetkilileri de bunun üzerinde çalışıyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde şahıslara ait paraların büyük bölümünün resmi bankacılık sistemine dâhil edilmesi ivedi ve elzem bir konu. İlgili makamlar bu kapsamda her ülkenin kendi koşullarına göre farklı bilgi paylaşım mekanizmaları geliştiriyor.
Örneğin Lübnan makamları, son birkaç yılda üç ana sektörde önemli miktarda şaibeli fon transferi gerçekleştiğini kaydediyor. Bunlar otomotiv, mücevherat ve kambiyo sektörleri. Bu üç alan geçtiğimiz günlerde çok sıkı takip gerektiren yüksek riskli alanlar olarak sınıflandırıldı.
Mısırlı yetkiliye göre Mısır’ın başlıca sorunu ise yurt dışında yaşayan Mısırlıların ülkeye aktardığı paralar. Oldukça yaygın olan bu transferler risk arz ediyor. Yurt dışında yaşayan yaklaşık sekiz milyon Mısırlı 2013-2014 mali yılı içinde toplam değeri 20 milyar doları bulan 50 milyon havale işlemi gerçekleştirmiş. Yetkilinin verdiği bilgiye göre Mısır bu rakamlarla para transferi alanında Orta Doğu’nun birinci, dünyanın da altıncı ülkesi.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) tahminlerine göre 2013-2014 mali yılı içinde dünyada 583 milyar dolar değerinde döviz transfer işlemi gerçekleşti ve bunun 440 milyar doları yani yüzde 75’inden fazlası gelişmekte olan ülkelere gitti. Gelişmekte olan ülkelerden Batı’ya giden göçmen işçiler ve bunların anavatanlarına gönderdiği paralar düşünüldüğünde bu şaşırtıcı bir oran değil.
Mısırlı yetkili, ülkedeki vatandaşlara her yıl 50 milyonu aşkın havale geldiğini, bunların bir kısmının birkaç yüz doları geçmeyen küçük meblağlar olduğunu anlatıyor. Hükümet ve banka yetkilileri küçük havaleleri önemsemeyebilir ve bunları denetime değer görmeyebilir. Ancak bu havaleler pekâlâ teröre kaynak sağlamayı amaçlayan bir kara para aklama operasyonunun parçası olabilir.
Mısır makamları döviz transferlerinin hepsini veya en azından büyük kısmını bankacılık sistemine dâhil etmek için yoğun çaba harcıyor. Amaç transferlerin denetim ve takibini kolaylaştırmak. Bu kapsamda insanları bankacılık sistemine çekmek için işlem ücretleri düşürüldü. Ancak daha çok insanın sisteme dâhil olması işlemlerin denetim yükünü de artırdı. Bankalar doğruluk ve güvenirliliği sağlamak adına müşterilere çok sayıda formun doldurulması gibi zaman alıcı zorunluluklar getirdi. Bunun da insanları kaçırdığı görülüyor. Bu ikilemi çözmeye çalışan uzmanlar müşterilerin ne derece risk taşıdığını belirlemek için her dosyayı ayrı ayrı ele alıyor ve buna göre farklı denetim seviyeleri belirliyor.
Mısır hükümeti ve bankacılık makamları bir başka yöntem olarak da Mısır vatandaşlarına yurt dışı havaleleri ve döviz transferleri için özel banka kartları çıkardı. Mısırlı yetkiliye göre kartların amacı transfer maliyetlerini azaltmak ve işlemleri tam kontrol ve denetim altına almak.
İnsanları sistemin içine çekmenin bir diğer yolu da bankacılık denetim sisteminin dışında tutulan paralar için uygun ve kârlı yatırım imkânlarının sunulması. Örneğin Mısırlı yetkili yeni Süveyş Kanalı’nın hisse satışından 27 milyar Mısır lirası (yaklaşık 3,5 milyar dolar) geldiğini ancak hisselerin büyük bölümünün bankacılık sistemi dışında satıldığını belirtti.
Tedbir ve ceza yöntemleri ne olursa olsun suçla mücadele hiçbir zaman bitmez ama işler çetinleştikçe mücadele de daha elzem hâle geliyor.