Eki 3, 2013
Soçi-Adler Havaalanı’nda Rus gümrük görevlisi “Benimle gel” dedi. Kıvrılan merdiven boyunca pasaport ve bilet kuyruğuna girmiş yolcuları yara yara zemin kata indirilip kapının önündeki otobüse bindirildim. “Pasaportum” dedim, “Uçakta alacaksın” yanıtını verdi. Pasaportumu uçağın kapıları kapandıktan sonra ismimi anons eden kaptanın elinden aldım. Belki bir deportasyonda rutin uygulama. Ama bu muamelenin bana fısıldadığı tek kelime vardı: “Sakıncalısın.” İlk 22 saatini susuz geçirdiğim, çoğu zaman tek başıma kaldığım koca salonda kâh volta atarak, kâh internette dolaşarak, kâh bekleme koltuğunda Rusça anons bombardımanı altında uyumaya çalışarak geçirdiğim 48 saatlik mahsuriyetin bende bıraktığı his buydu.
Never miss another story
Haber bültenimize üye olun