HASANKEYF -- Son yıllarda inşaat çalışmalarının eksik olmadığı Hasankeyf’te pazar günü olmasına rağmen iş makinalarının sesi yükseliyor. Yıllardır süren tepkiler, protestolar, hukuki girişimler 12 bin yıllık geçmişe sahip antik kentin kaderini değiştirmedi. Artık sular altında kalacağı kesinleşen Hasankeyf’i önce diriler, şimdi de ölüler terk ediyor. İş makinaları bu kez mezarları nakletmek için çalışıyor.
Hasankeyf’in serin bir sonbahar günü son nefesini vermesine giden süreç 1960'ların sonunda sıcak bir yaz günü başladı. Hasankeyf yolunda katır sırtında bir grup insan belirdi. Bu insanların gelişiyle ilk önce kimse ilgilenmedi. Oraya sık sık gelen turistlerden oldukları zannedildi. Ancak halk yanılıyordu. Gelenler Hasankeyf'in binlerce yıllık tarihinin sonunu getirecekti. Dicle nehri üzerinde bir baraj kurulması planlanıyordu ve gelenlerde su kotunu ölçecek mühendislerdi. Yıllardır ilçeye hayat veren Dicle bu kez kentin hayatını söndürecekti. Katır sırtında gelen mühendisler su kotunu ölçerek gittiler. 20 Eylül 1980'de son karar verildi; bölgeye Ilısu Barajı yapılacaktı. Barajın göl suları ilçeyi tamamen yutacaktı. İlçeyle birlikte binyıllarca burada hüküm süren uygarlıkların izleri de yok olacaktı.