ABD yönetiminin İran Devrim Muhafızları’nı terör listesine almasının ardından İran ve ABD’nin askeri ya da siyasi anlamda aynı anda nüfuz sahibi olduğu bölgeleri dikkatle izlemek gerekir. Lübnan, Suriye, Afganistan gibi ülkeler doğrudan ya da vekiller üzerinden potansiyel çatışma alanları olarak ortaya çıkarken, en olgun, en hazır cephenin Irak olduğu söylenebilir. Zira Irak, hem ABD askeri varlığının olduğu hem de İran nüfuzunun münferit grup ve militanları aşarak askeri teşkilatın kalbine kadar ulaştığı bir ülke.
Irak’ta 2003’te ABD öncülüğünde başlayan işgal ve Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle oluşan boşluğu 16 yıldır hem ABD hem de İran doldurmaya çalışıyor. Yeni Irak’ta ortaya çıkan karmaşık sorunlar, ülkenin aynı anda İran ve ABD etkisinde olması ve bu mücadelenin iki taraf arasındaki anlaşmazlıklar arttığı ölçüde kızışan bir vekâlet savaşına dönüşmesiyle ilgili.