Türkiye’de ne zaman aftan söz edilse yaratılan büyük beklenti ve oluşan kamuoyu baskısı sonucu mutlaka uygulamaya geçiliyor. Son olarak 2000 yılında aynı durum yaşanmış, Rahşan Ecevit “Rahşan affı” olarak anılan af sürecini şöyle gündeme getirmişti: “Baklava çalan çocuklarla banka soyanlara verilen cezalar birbirine yakın. Bu haksızlığın giderilmesi gerekir.” Kimileri de cezaevlerinde anneleriyle birlikte yaşamak zorunda kalan küçük çocuklara işaret etmişti.
Sonuçta 2000 yılında meclis tarafından cezalarda 10 yıl indirim öngören kısmi bir af kanunu çıkarıldı. Böylece 70 bin kişilik kapasitesi dolan cezaevlerinde yer sorunu da giderildi. Ancak kapsam dışında tutulanların “Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık” yönündeki itirazları üzerine Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararıyla affın kapsamı genişletildi ve Rahşan Ecevit “bu benim affım değil” diye açıklama yapma ihtiyacı hissetti.