Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 30 Nisan’da Filistin Ulusal Konseyi’nde yaptığı konuşmayla İsrail, Avrupa ve ABD’den sert tepkiler aldı. Abbas içeride de antisemittik ifadeler kullanmakla suçlandı. Ancak bu skandal konuşmadan önce de El Fetih’te Abbas’ın gitmesi gerektiğini söyleyenler vardı. Özel sohbetlerle sınırlı olan bu mevzu, konuşmanın ardından hem Filistin Yönetimi’nde hem dünyada açıkça konuşulmaya başlandı. Ancak Abbas’ın gitmesi gerektiği sonucuna varan pek çok El Fetih mensubu için asıl mesele Başkan’ın antisemittik sözleri değil, Filistin Yönetimi’nin hali ve artık gizlenemeyen işleyiş bozukluğu. Abbas’ın artık görevini yapamadığı, ilerleyen yaşı ve bozulan sağlığından kaynaklı sorunların yanında Filistin Yönetimi’nin durumuyla ilgili gerçeklik algısını kaybettiği hissiyatı New York Times’ın sert başyazısı dâhil Abbas’ın gitmesini savunan uluslararası kamuoyundan gelen kınamalarla iyice güçlendi.
Sorun şu ki Abbas, FKÖ lideri Yaser Arafat’ın halefi olarak göreve geldiği kasım 2004’ten bu yana El Fetih’te kendisine rakip olabilecek önemli isimleri devre dışı bıraktı. Muhammed Dahlan’ı El Fetih’ten ihraç ederek Batı Şeria’dan sürdü ve Dahlan yandaşlarının peşine düşerek bu kişileri yeraltına inmeye itti. Tutuklulardan sorumlu eski bakan Süfyan Ebu Zeyda gibi bazı Dahlan yandaşları, Abbas’ın adamları bir gün kapılarına dayanır korkusuyla Gazze Şeridi’ne geçmeyi yeğlediler.