İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, 30 Nisan’daki basın toplantısında İran’ın 2015’te büyük güçlerle nükleer anlaşmayı imzalarken nükleer silah programı hakkında doğruyu söylemediğini dünyaya kanıtlamış oldu. Ancak Netanyahu’nun sunumu, İran’ın imzadan bu yana anlaşmaya harfiyen uyduğunu rapor eden uluslararası denetçilerin haklı olduğunu da kanıtladı. MOSSAD’ın gerçekleştirdiği böylesine hassas bir operasyon bile hâlihazırda nükleer silaha dönük bir çalışma tespit edemediyse İran’ın taahhütlerine uyduğunu savunanlar haklı görünüyor. Dolayısıyla Netanyahu’nun bu profesyonel sunumu ABD’nin uluslararası yükümlüklerinden çekilmesini haklı gösteremez.
İran’ın nükleer arşivlerini sakladığı tesisi bularak yarım ton belge ve CD’yi Tel Aviv’e taşıyan MOSSAD’ın bu inanılmaz operasyonunu açık etmek Netanyahu’nun iddialarına inandırıcılık kattı. Ancak İran’ın nükleer silah programını engellemek için İsrail’in doğrudan müdahil olduğu da ifşa edildi. İsrail bu yönde faaliyette bulunduğunu yıllardır kabul etmiyordu. Operasyonun açık edilmesi bu açıdan mazur görülemez. Kimliğinin gizli kalması kaydıyla Al-Monitor’a konuşan eski bir üst düzey MOSSAD yetkilisine göre ifşaatın kuruma ağır bir bedeli olabilir. Çünkü bu ifşaat hem İranlıları hızla güvenlik açığını kapatmaya yöneltecek hem de ajanları ve operasyon prosedürlerini tehlikeye atacak.