Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) bağımsızlık referandumuna karşı Türkiye, İran ve Irak yönetimleri arasında gelişen ortaklık Tahran’ın yüzünü güldürürken Ankara’da hayal kırıklığı yarattı. Referanduma karşı üç ülkenin koordineli hamleleri, Kürtlerin 2003’teki Amerikan işgali ve 2014’te İslam Devleti’nin (İD) Musul’u düşürmesi sonrası oluşan boşlukta elde ettiği kazanımların kaybedilmesini sağlamıştı. Bu ortaklığın karşılığında Ankara’nın iki temel beklentisi vardı: Kerkük petrolünün Kürdistan’ı baypas eden yeni bir boru hattıyla Türkiye’nin Ceyhan limanına taşınması. KBY’nin kontrol ettiği Habur’daki İbrahim Halil Sınır Kapısı’na alternatif olarak Ovaköy’den yeni bir sınır kapısının açılması.
Ankara’nın hesabına göre Suriye-Irak-Türkiye sınırlarının kesişim noktasında yer alan Ovaköy’den açılacak sınır kapısı sayesinde Kürtler vergi gelirlerinden mahrum kalacak, “Yeni Osmanlı” rüyalarını süsleyen Musul-Tel Afer arasında kestirmeden kara yolu bağlantısı sağlanacak, Türkmenlerle ilişkiler artacak, bu güzergâhın sağlayacağı kontrol imkânları sayesinde PKK’nin Ezidi yurdu Şengal ve Rojava ile bağlantısı kesilecekti. Plana göre güzergâhın Musul’a giden ana yola bağlanması için 120 kilometrelik bir stabilize yol uluslararası ticaret yoluna dönüştürülecek ve Dicle Nehri üzerine bir köprü yapılacaktı.