Donald Trump yönetimi ile Avrupa Birliği arasında önemli bir çatlağın olduğu sır değil. Trump küreselleşmeye, bölgeselleşmeye, Avrupa Birliği’ne, serbest ticaret anlaşmalarına, iklim değişikliğine itiraz ederek “Önce Amerika” sloganıyla yaptığı seçim vaatlerini yerine getiriyor. ABD Başkanı Avrupa’nın göç ve mülteci alma politikalarına şiddetle karşı çıkıyor, Alman Şansölyesi Angela Merkel gibi güçlü, Avrupalı kadınlardan hazzetmediğini saklamıyor. Suriye’ye gelince Trump daha çok Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le iş birliği yapıyor. İsrail-Filistin meselesinde ise genelde “solo” çalışıyor, iş birliğini de daha ziyade Mısır ve Körfez devletleriyle yapıyor. Trump’ın Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la nispeten daha yakın bir ilişki kurması ise terörle mücadele konularında yanında Avrupalı bir ortak istemesinden kaynaklanıyor.
AB, ekonomi ve güvenlik politikalarında ABD’yle arasında büyük bir kaymaya tanıklık ediyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Komiseri Federica Mogherini’ye yakın üst düzey bir AB yetkilisi, Al-Monitor’a yaptığı açıklamada iç ve dış koşulların Brüksel’i daha bağımsız bir dış politikaya zorladığını, Orta Doğu konularının da buna dâhil olduğunu söyledi.