Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hindistan gezisi dönüşünde gazetecilere şunları söylüyordu: “Fransa’nın OHAL’ini görmeyen Batı, bizim huzur içinde sürdürdüğümüz süreci eleştirmeye kalkıyor. Türkiye’deki OHAL ne yaptı? Sermayeden bir şey mi götürdü, insanların işleri mi etkilendi? Bizde şu anki OHAL huzuru sağlamaya yönelik bir karardır. OHAL olmasa PKK ile bu kadar rahat mücadele edemeyiz. FETÖ ile de mücadele edemeyiz. OHAL bize bu imkânı sağlıyor.”
Temel ve hak özgürlükleri askıya alan, üstelik anayasanın öngördüğü sınırları bile hiçe sayarak uygulanan olağanüstü hal rejimi ile toplumsal huzur arasında ilişki kurmak her anlamda ironiktir. Yaşı yeten her Türk vatandaşına 12 Eylül’ün, son büyük askeri cuntanın korkusunu hatırlatır. Darbeye “harekât”, baskıya “huzur operasyonu” adı veren bu döneme dair bu “tatsız anı” Türkiye’nin siyasi tarihinde bu tür pek çok örnekten sadece birisidir.