Orta Doğu’da süregiden kriz ve kargaşanın içinde belki tek parlak noktanın Tunus olduğu malum. Bu başarıda, ülkenin başat İslamcı partisi El Nahda’nın ılımlı duruşunun önemli bir rol oynadığı da biliniyor. Dahası 21 Mayıs’taki parti, kongresinde önemli bir adım daha atarak “siyasal İslam”ı resmen terk ettiğini açıkladı. Uzun zamandır partiye liderlik eden ve kongrede yeniden genel başkan seçilen Raşit Gannuşi de “dini siyasi mücadelelerden uzak tutmaya” söz vererek, El Nahda’nın camiilerdeki vaazlar da dahil tüm dini faaliyetlerini bırakacağını bildirdi.
Bu gelişme, kimilerine Ak Parti’nin 15 yıl önceki kuruluşunu hatırlattı. “İslamcı” bir gelenekten gelen Ak Parti de o dönemde büyük bir değişimle yola çıkmıştı. El Nahda’nın kendisini “Müslüman Demokrat” şekilde konumlandırmasına benzer bir şekilde Ak Parti kurucuları da kendilerini “muhafazakar demokrat” olarak tanımlamışlardı. Dahası, Gannuşi de geçmişteki konuşmalarında “Türk modeli”ne olumlu bir şekilde değinmişti.