Washington ve Moskova geçtiğimiz günlerde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın gelecekteki rolüne ilişkin görüş ayrılıklarını bir kenara koyup BM Güvenlik Konseyi’nden Suriye’yle ilgili kararı oy birliğiyle çıkardı. Kararda Suriye’de neredeyse beş yıldır süren iç savaşı bitirmek üzere ateşkes ve siyasi süreci içeren bir takvim belirlendi. Ancak bir takvim belirlemek ile bu takvimi uygulayabilmek çok farklı iki mesele. Esad’ın ne olacağı konusu, bu son barış çabasının başarılı olup olamayacağını belirleyen kritik bir faktör olacak. Ancak tek faktör bu olmayacak. Etki gücünü doğru tartmak ve bunu doğru zamanda doğru şekilde kullanmak da en az o kadar önemli olacak.
ABD ve birçok müttefik ülke, Rusya Esad üzerindeki etki gücünü kullansın ve siyasi geçiş sürecinde onu görevi bırakmaya ikna etsin diye sabırsızlanıyor. Washington ve başkaları bunu daha önce müzakerenin ön koşulu olarak görüyordu ama Dışişleri Balanı John Kerry’nin son açıklamalarına bakılırsa ABD bu tutumunu yumuşatıyor. Kerry’ye göre “ABD ve ortakları Suriye’de rejim değişikliği denen şeyin peşinde değil.” Esad’ın gidişi müzakere için ön koşul olmaktan çıkmış olsa bile çok muhtemeldir ki Obama yönetiminin nihai anlaşma için öngördüğü başlıca koşullar arasında yerini koruyor.