Ana içeriğe atla

F-35’ler Orta Doğu Güvenlik Mimarisini Nasıl Etkiler?

Gelecek yıl Orta Doğu semalarında görüldüğünde, F-35 JSF savaş uçağı bölgenin güvenlik mimarisini değiştirebilecek bir etkiye neden olabilir.
Three F-35 Joint Strike Fighters (rear to front) AF-2, AF-3 and AF-4, can be seen flying over Edwards Air Force Base in this December 10, 2011 handout photo provided by Lockheed Martin. Lockheed Martin Corp on February 25, 2013 said there was no evidence that a lithium-ion battery contributed to a Feb. 14 incident that caused smoke in the cockpit of an F-35 test plane. Lockheed spokesman Michael Rein said initial reviews indicated a potential failure in the plane's cooling system, which had been removed fro
Oku 

23 Nisan 2015 günü, Washington'daki İsrail Bağımsızlık Günü kutlamasında konuşan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD’nin 2016’da İsrail'e 2 adet F-35 Joint Strike Fighter (JSF) savaş uçağı teslim edeceğini duyurdu. Her ne kadar hakkındaki maliyet-etkinlik tartışması ve 1 trilyon dolarlık dev bütçesi nedeniyle JSF projesinin sona erdirileceğine yönelik söylentiler olsa da Biden’in bu açıklaması seneye F-35’lerin ilk kez Orta Doğu’da operatif olarak kullanılması ihtimalini gündeme getiriyor. Bu yazının amacı; Orta Doğu semalarında görüleceği 2016 yılı öncesi hava savaşları ve yer-hava muharebeleri konusundaki geleneksel yaklaşımları kökten değiştirme iddiasında olan ve bu yönüyle dünya savaş tarihinde bir “kuvvet çarpanı etkisi” yaratacağına inanılan F-35’lerin bölgenin mevcut güvenlik mimarisine yönelik muhtemel etkilerinin bir analizini sunmak. Bu analiz önemli çünkü Orta Doğu zaten Suriye’deki iç savaş, her türlü çabaya rağmen Irak ve Suriye’de kontrol altına alınamamış ve Afrika ile Afganistan’a doğru yayıldığı görülen İslam Devleti (İD) tehdidi, Yemen’deki çatışmalar, artan mezhepsel ve etnik gerilim ve İsrail-İran arasındaki gerginlik gibi nedenlerle giderek “militarize” bir yer haline geliyor.

Aslında İsrail’in F-35’leri Orta Doğu’da kullanacak ilk ülke olacak olması pek de şaşırtıcı değil. İsrail’in bu ayrıcalığa sahip olmasının nedeni özellikle ABD Başkanı Lyndon Johnson’dan (1963-1969) bu yana ABD’nin titizlikle sürdürdüğü Kalitatif Askeri Üstünlük prensibi. Bu prensibe göre, İsrail’in Orta Doğu’daki konvansiyonel anlamda sayısal dezavantajını gidermek ve askeri caydırıcılığını sürekli koruyabilmek amacıyla askeri teknoloji, liderlik, eğitim ve askeri taktik konusundaki üstünlüğünü sürekli koruması ABD’nin hayati çıkarlarından biri olarak tanımlanıyor.

Access the Middle East news and analysis you can trust

Join our community of Middle East readers to experience all of Al-Monitor, including 24/7 news, analyses, memos, reports and newsletters.

Subscribe

Only $100 per year.