Ana içeriğe atla

Koskoca ‘milli irade’ Keynes’i dinler mi hiç?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, takipçilerinin gözünde tamamen yanılmaz bir lider. Öyle ki artık sosyal bilimlerin gerçekleriyle sınırlanmıyor; aksine kendi gerçeklerini yaratıyor. İngilizceden Türkçeye çevrilmiştir.
Turkey's President Tayyip Erdogan speaks during the World Economic Forum Special Meeting on Unlocking Resources for Regional Development in Istanbul September 28, 2014. REUTERS/Osman Orsal (TURKEY - Tags: POLITICS BUSINESS) - RTR481R0
Oku 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde ısrarla üzerinde durduğu iki konu var: Türkiye “başkanlık sistemi”ne geçmeli ve Merkez Bankası faiz oranlarını düşürmeli. Erdoğan’ın halkın seçilmiş lideri olarak böylesi görüşleri dile getirmesi de elbette doğal, ancak siyaset ve ekonomi bilimlerinin en temel gerçeklerini yeniden tanımlama gayreti biraz aşırı.

Öncelikle ilk konuyla başlayalım: Başkanlık sistemi. Cumhurbaşkanı ve danışmanları bu fikri savunmaya iki yıl kadar önce, yani Erdoğan’ın üç dönem başbakanlık yapmasının ardından siyasi hayatına cumhurbaşkanı olarak devam edeceğinin netleşmesinin ardından başladı. Zira mevcut parlamenter sistemde Cumhurbaşkanlığı tarafsız ve büyük ölçüde sembolik bir makam. Asıl yürütme yetkisi ise başbakanda. Gerçi bu formalite, Erdoğan’ın 10 Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce de sıkça dile getirdiği “farklı bir Cumhurbaşkanı” olmasına engel olmadı. Ancak Erdoğan yine de tüm devlet (ve bazı açılardan toplum üzerinde) kurduğu fiili hakimiyetini hukuki bir zemine oturtmak istiyor. Bu da, Türkiye’nin 140 yıllık parlamenter geleneğinin yerini, hiç bir kayda değer kontrol-denge mekanizması içermeyen bir “başkanlık sistemi”nin alması demek.

Access the Middle East news and analysis you can trust

Join our community of Middle East readers to experience all of Al-Monitor, including 24/7 news, analyses, memos, reports and newsletters.

Subscribe

Only $100 per year.