Dünyanın en tehlikeli terör örgütünün medya stratejisini yönetenler, İslam Devleti (İD) lideri ve kendinden menkul halife Ebu Bekir El Bağdadi’nin 4 Temmuz’da Musul’da verdiği ilk görüntü için simgesel bir mekânı tercih etti. Bağdadi’nin seçimi Büyük El Nuri Camii’ydi. Bu camii, Suriye ve Irak arasında güçlü bir İslam devletinin önünü açan ve daha sonra Mısır’ı da topraklarına katarak Fatımi Hanedanı’nı yıkan Nureddin Zengi tarafından 1172 yılında yaptırılmıştı. Haçlı Orduları’na karşı pek çok cephede savaşan Zengi, Kudüs’ü işgalden kurtarmaya yeminli bir komutandı. İD’in stratejisi de camiinin tarihine vakıf olanların zihninde bir benzerlik yaratmayı amaçlıyordu. Yani Şii İran devletini fethedebilecek, Batı’yla savaşabilecek bir devlet kurmak istediklerini anlatmaya çalıştılar.
İD, 4 Temmuz’daki cuma hutbesinde Hz. Muhammed’in halefi ve Allah’ın dünyadaki elçisi olarak gördüğü halifesini mümkün olan en iyi şekilde yansıtmak istedi. Bağdadi’nin giyiminden hutbeyi çeken kameralara kadar her şey bir mesaj vermek için planlanmıştı. Caminin içine ve dışına yerleştirilen beş yüksek çözünürlüklü kamera, anlaşılan profesyonel bir teknisyenin – belki de bir yönetmenin -- kullandığı tek bir cihaza bağlıydı. Bu kişinin gerçekleştirdiği 21 dakikalık profesyonel yayın, İD’in kafasındaki devlet tezahürünü yansıttı.