Ana içeriğe atla

Erdoğan seçimler yaklaşırken Sisi kıyaslamasından kurtulmaya çalışıyor

Gezi Park protestolarının mirası, Kürt açılımı ve Gülen hareketiyle yaşanan gerilim Başbakan Erdoğan’a karşı daha önce eşi görülmemiş bir muhalefet ortaya çıkarıyor.
Turkey's Prime Minister Tayyip Erdogan addresses reporters during a news conference at the Government Banquet Hall in Helsinki, November 6, 2013. REUTERS/Jussi Nukari/Lehtikuva (FINLAND - Tags: POLITICS) ATTENTION EDITORS - THIS IMAGE HAS BEEN SUPPLIED BY A THIRD PARTY. IT IS DISTRIBUTED, EXACTLY AS RECEIVED BY REUTERS, AS A SERVICE TO CLIENTS. NO THIRD PARTY SALES. NOT FOR USE BY REUTERS THIRD PARTY DISTRIBUTORS. FINLAND OUT. NO COMMERCIAL OR EDITORIAL SALES IN FINLAND - RTX152EZ
Oku 
Kritik derecede önemli yerel seçimlere sadece dört ay kalmışken, giderek daha fazla eleştiri okunun hedefi olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üzerine yapışan olumsuz imajdan kurtulmaya çalışıyor. Bu olumsuz imaj onu siyasi rakiplerine ve kendi dünya görüşünü paylaşmayanlara karşı sert yöntemler kullanan, anlaşmaya yanaşmayan ve otoriter bir lider olarak lanse ediyor.

Görünürde Erdoğan halen güçlü, kendine güvenli ve hiç bir seçimde yenilmeyecek bir lider. Erdoğan'ın bir süre daha Türkiye'nin siyasi tablosunun önemli isimlerinden olacağına itiraz eden pek az kişi söz konusu. Ne var ki, Erdoğan için işler dokunulmaz gibi göründüğü bir kaç yıl öncesi kadar kolay değil. Günümüzde Erdoğan'ın eski büyüsünü kaybettiğine dair işaretler var. Bu işaretlerin başında da Gezi Parkı gençliğinden, itibarlı dini lider Fethullah Gülen'in öncülük ettiği İslamcı Gülen Hareketi'ne kadar uzanan geniş bir muhalefeti karşısına alması geliyor.  

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ise Erdoğan'a ulusalcıların karşı çıktığı "Kürt açılımı" nedeniyle sert çıkışıyor. Erdoğan'ın Türk ulusuna ihanet ettiğini iddia eden MHP, Erdoğan'ın zaten bozulan imajına bir de hainliği eklemek için elinden geleni yapıyor. Tıpkı din gibi milliyetçilik de Türkiye'nin kemikleşmiş olgularından biridir. Aslında Erdoğan sadece bir buçuk yıl öncesine kadar milliyetçi kesime oynayarak, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekillerini meclisten ihraç etmekle tehdit etmişti. Lakin bu tutumunu artık değiştiren Erdoğan şimdi Kürt sorununun çözümü için BDP ile iş birliği yapıyor.

Erdoğan Türkiye devletiyle 30 yıldır savaşan PKK ile başlattığı barış sürecini başarıya kavuşturmak zorunda olduğunu biliyor. Ayrıca bunu milliyetçi rakiplerine koz vermeden yapması gerektiğini de biliyor.

Nitekim, AKP içindeki bazı üyelerin bile bu konuya ihtiyatlı yaklaştığının farkında olan Erdoğan, Kürt siyaseti konusunda kamuoyu desteği kazanmak için çok çalışıyor. Zira, Erdoğan bu konuda önemli bir mesafe kaydedemezse, konunun yaklaşan seçim sürecinde kendi aleyhine işleyeceğini biliyor.

Pek çok kişi Erdoğan'ın Iraklı Kürtlerle yakın zamanda başlattığı yakınlaşmayı ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) Başkanı Mesud Barzani'nin Diyarbakır'a gerçekleştirdiği üst düzey ziyareti bu kapsamda değerlendiriyor. Bu konunun elbette bir de enerji alanındaki iş birliği boyutu var. Lakin Erdoğan aynı zamanda Türkiye'deki Kürtlerin desteğini de alarak toplumun diğer kesimlerinden kaybettiği desteği telafi etmeye çalışıyor.

Bu arada hükümetin, Türkiye'yi 2020 Olimpiyatlarına ve Expo fuarına ev sahipliği yapma girişimleri de başarısızlıkla sonuçlandı ve bunlar da Erdoğan'a siyasi açıdan bir darbe daha vurdu. Bilhassa olimpiyatları İstanbul'un kazanacağına fazlasıyla güvenen Erdoğan’ın, bütün yumurtaları aynı sepete koyması ise olimpiyatlar Japonya'ya gidince derin bir hüsrana sebep olmaktan başka bir işe yaramadı.    

Devasa olimpiyat tesisi projeleri düşünüldüğünde, Erdoğan’ın  olimpiyatların Mart'taki yerel seçimler öncesinde kendisine destek sağlayacağını umut ettiği açıkça anlaşılıyor. Erdoğan gelecek yıl düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve 2015'teki genel seçimleri de hesaba katıyor.

Erdoğan muhaliflerini susturmak için uzun zamandır bu ihtişamlı ve büyük projelere güveniyor. Bu durum, üçüncü boğaz köprüsü için düzenlenen şatafatlı temel atma töreninde de ortaya çıktı. Avrupa ve Asya kıtalarını boğazın derinliklerinden birbirine bağlayan Marmaray'ın açılışında da aynı taktik uygulandı.  

Erdoğan'ın Arap Baharı'nın ardından Türkiye'nin dış politikasında yaptığı bazı hatalar ise uluslararası lider vasıflarının sorgulanmasına neden oldu. Başbakanlığa yükseldiği 2003'te dünyanın en itibarlı liderlerinden biri olarak listelenen Erdoğan için bu durumu kabullenmek bilhassa zor.  

Ankara'nın dış politika önceliklerine getirilen ve ülkeyi Orta Doğu'da yeniden önemli bir oyuncu olarak ön plana çıkarmayı amaçlayan yenilenme ise içerideki ve dışarıdaki muhalefetin eline yeni kozlar verdi.  Zira muhalefet, zamanında bu iktidarın getirdiği "komşularla sıfır sorun" politikasını benimseyen Ankara'nın, hükümetin yanlış hesapları yüzünden artık neredeyse yalnız kaldığını  sık sık vurguluyor.

Bu arada, bu yaz yaşanan ve AKP hükümetine karşı ülke çapında benzersiz bir muhalefeti tetikleyen Gezi Parkı protestoları da Erdoğan’ın uluslararası itibarını derinden sarsmıştı.

Erdoğan'ın yakın çevresindeki isimler şimdi ise Time dergisinin başlattığı2013 "Yılın Kişisi" anketine öfkeli. Zira anket Başbakan Erdoğan'ın ismini, Abdülfettah Sisi'nin hemen ardında listeliyor ve bu sıralama, Erdoğan'ı Mısır darbesinin anti-demokratik lideri ile aynı kategoride gibi gösteriyor. Liste alfabetik sıraya göre düzenlenmiş olsa da Erdoğan'ın destekçileri yine de bunu hakaret gibi görüyor.

Öfkeli isimlerden Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik 30 Kasım'da Twitter'dan şu paylaşımı yaptı: "Esad'in kara propaganda makinesinin bile akıl edemediğini Time, anket etiketli bir kara propaganda ile piyasaya sürmüş."  Çelik, Time dergisinin Başbakan'ı Sisi ile aynı listeye koymasının Türkiye karşıtı uluslararası komplonun bir diğer göstergesi olduğunu da iddia etti.

Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış da konuya ilişkin öfkeli bir Tweet yazdı. Bağış 1 Aralık'taki paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "Time dergisinin karanlık, çirkin ve yanıltıcı propagandası. Türkiye'nin demokratik yollarla seçilmiş Başbakanını Mısır'ın askeri diktatörüyle kıyaslamak? Büyük rezalet!"

Hükümetin önde gelen iki bakanının yabancı bir dergiye böylesine saldırmaları AKP üyelerinin şu an ne kadar hassas olduklarını açıkça gözler önüne seriyor. AKP içindeki pek çok isim halen Erdoğan'ın lider olarak sergilediği siyasi başarıların altını oymaya çalışan ve Yahudilerce yönetilen bir "faiz lobisi" olduğuna inanıyor.  

Erdoğan, Sisi ile aynı kefeye konmaktan bilhassa rahatsız oluyor. Zira  Erdoğan demokratik nedenlerle devrik Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler'e destek vererek, Mısır ordusuna sert eleştiriler yöneltmişti.

Pek çok Türk ve Türkiye gözlemcisi ise Erdoğan ve Sisi’nin hükümet karşıtı göstericilere karşı sergiledikleri acımasızlığın farklı ölçülerde de olsa benzer olduğunu düşünüyor. Erdoğan ve bakanlar, ABD ve Avrupa Birliği'nin hükümete Gezi protestolarının bastırılması konusunda yönelttiği eleştirilere ve bu konuda yayımladıkları raporlara da öfkeli.

Bu arada AKP ile İslamcı Gülen Cemaati arasındaki ilişkiler de tepe taklak oldu ve aralarında siyasi bir kavga söz konusu. Taraflar, hükümetin çoğu Gülen Cemaatine ait dershaneleri kapatma kararıyla birbirlerine karşı sert çıkışlar yapmaya başladı.

Erdoğan ile Gülen arasındaki ilişki, hükümetin Gülen hareketinin altını oymak için laik yapılanmayla birlikte hareket ettiğini gösteren Taraf'ın ortaya çıkardığı 2003 tarihli Milli Güvenlik Kurulu belgesiyle biraz daha gerildi. Al-Monitor'un Türkiye'nin Nabzı Bölümü bu gelişmeleri yakından takip ederek, süre giden tartışmaya ilişkin ayrıntıları aktarmayı sürdürüyor. Bu kapsamda en önemli olan nokta ise normal şartlar altında Erdoğan'ı destekleyecek olan İslami dünya görüşüne sahip toplumsal kesimlerin bu tartışmanın ardından Erdoğan'ı sert ve anlaşmaya yanaşmayan bir lider olarak görmeye başlamasıdır.

Yukarıda bahsedilen hiç bir şey Erdoğan'ın iktidardan ineceği anlamına gelmiyor. Lakin yakın zaman önce Erdoğan'ın imajı hakkında kaygılanmak zorunda olmadığı bir ortam söz konusuydu, bilhassa da AKP'nin, oyların yüzde 50'sini kazandığı 2011 seçimlerinin ardından... Bugün ise bu ortam değişiyor gibi görünüyor.

Access the Middle East news and analysis you can trust

Join our community of Middle East readers to experience all of Al-Monitor, including 24/7 news, analyses, memos, reports and newsletters.

Subscribe

Only $100 per year.