Suriye'deki çatışmanın, halkın yönetime katılmak ve kendi kaderini tayin etmek için verdiği mücadelenin ötesinde bir şeye dönüştüğü artık inkâr edilemez bir gerçek. Çatışmaların mezhepsel boyutu herkesçe kabul edilse de olup biten sadece Sünni-Şii karşıtlığı ile de açıklanamaz. Zira savaş, büyük ölçüde küresel ve bölgesel güçler arasında bir nüfuz mücadelesine dönüşmüş durumda. Savaşın arka planı ise doğal gaz ve doğal gaz bağlantılı ikilimler etrafında gelişiyor ve bunların boyutu Suriye’yi aşarak Irak, Lübnan, İsrail, Türkiye ve hatta Kıbrıs’a kadar uzanıyor.
Nitekim işin bu boyutunu sadece uzmanların konuştuğu bir konu olmaktan çıkarıp açıklıkla tartışmanın vakti geldi. Zira konuya ilişkin gerçekler kamuoyundaki bazı algılarla örtüşmüyor. Bu çelişkilerin açığa çıkması, belki de ortak çıkarlara hizmet edecek ve sivil kayıplara son verecek barışçıl ve mantıklı çözümlerin önünü açacak. Böylece aynı zamanda mevcut savaşlar dizginlenebilir ve ileride yaşanması muhtemel çatışmaların önüne geçilebilir.