Bugünlerde unutsak da 1998 sonbaharında Türkiye ve Suriye savaşın eşiğine gelmişti. İki ülke arasındaki kriz dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in 16 Eylül 1998’de Suriye sınırında yaptığı konuşmayla başlamıştı. Orgeneral Ateş, Şam’a yaptığı uyarıda, Türkiye’nin Abdullah Öcalan’ın ve PKK’nın Suriye’den çıkarılması talebini dile getirmişti. Türk tankları Suriye’ye girmek üzereydi. Ancak savaşı riske etmek istemeyen Hafız Esat (şu anki Suriye devlet başkanının babası) Ankara’nın taleplerine uydu ve Öcalan’ı Suriye’den çıkardı. Ateş’in konuşmasından beş ay sonra Türkiye Öcalan’ı Şubat 1999’da ele geçirdi.
Bugüne dönersek, Ankara’nın Beşar Esat rejimine karşı gerçekleştirilmesi olası Amerikan hava saldırılarına verdiği destek, Türkiye’nin Suriye macerasının 15 yılda nasıl dönüp dolaşıp aynı yere geldiğini gözler önüne seriyor. Ancak Amerika’nın Suriye’ye saldırması daha muhtemel hale gelse bile Batılı ve Ortadoğulu müttefiklerinin Esat rejimini çabucak devirmek için her türlü olanağı kullanmaktaki isteksizlikleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nda hayal kırıklığı yaratmış durumda. Bu ortamda 1998 olayından ve sonrasından alınacak beş ders Türkiye’nin Suriye üzerindeki ulusal çıkarlarını korumasına yardımcı olabilir.