Ana içeriğe atla

Suudi Arabistan İran-İsrail savaşını önlemek için diplomasiye hız veriyor

İran'ın İsrail'e yönelik saldırısı bölgede tansiyonu artırırken Suudi Arabistan itidal ve sükûnet çağrıları yapıyor.
KHALED DESOUKI/AFP via Getty Images
Oku 

İran'ın hafta sonunda İsrail'e düzenlediği saldırı tüm Orta Doğu'yu sarabilecek daha büyük bir çatışma korkusuna neden olurken Suudi Arabistan sükûnet çağrılarına öncülük ediyor.

Suudi Arabistan'ın fiili lideri olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman çarşamba günü BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid El Nahyan ile bir telefon görüşmesi yaptı. BAE devlet ajansı WAM'a göre iki lider, İran’la İsrail arasında yükselen gerilimi ve bunun bölgesel istikrar ve güvenlik için oluşturduğu "ciddi tehditleri" görüştü.

İran Devrim Muhafızları, İsrail'in 1 Nisan'da Şam'daki İran Konsolosluğu'na düzenlediği ve Devrim Muhafızları’ndan iki komutan dâhil yedi askerin ölümüyle sonuçlanan saldırıya misilleme olarak cumartesi gecesi İsrail'i yüzlerce insansız hava aracı (İHA) ve füzeyle hedef aldı.

Suudi diplomasisi

WAM'a göre iki lider "tüm taraflara azami itidal göstermeleri, bölgenin ve bölge halklarının daha geniş çaplı bir çatışmadan zarar görmesini önlemeleri” için çağrıda bulundu.

Gazze’deki savaşı ve ateşkes çabalarını da ele alan liderler, "iki devletli çözüme dayalı adil ve kapsamlı bir barışa" ihtiyaç duyulduğunu vurguladılar.

Prens Muhammed bu görüşmeden önce Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad El Sani’yle de bölgedeki son gelişmelerin değerlendirildiği bir telefon görüşmesi yaptı. Resmi Katar Haber Ajansı, iki liderin tansiyonun düşürülmesi ve çatışmanın büyümesine izin verilmemesi gerektiği konusunda mutabık kaldıklarını bildirdi.

Benzer şekilde Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan da salı günü Pakistan'a yaptığı ziyarette bölgenin yeni bir çatışmayı kaldıramayacağını belirtti. İslamabad'da Pakistanlı mevkidaşıyla ortak basın toplantısı düzenleyen Prens Faysal, "Zaten istikrarsız bir bölgedeyiz ve Gazze'deki insani facia bölgeyi hâlihazırda alevlendiriyor. Bölgemizde yeni çatışmalara ihtiyacımız yok. Bu nedenle gerilimi düşürmenin herkes için öncelik olması gerektiği görüşündeyiz" diye konuştu.

ABD'nin Orta Doğu'daki başlıca müttefiklerinden biri olan Suudi Arabistan, Mart 2023’te Çin'in arabuluculuğu ile sağlanan anlaşma kapsamında İran ile diplomatik ilişkilerini yeniden başlattığından beri bölgede daha dengeli bir rol oynamaya çalışıyor.

Ekimde patlak veren İsrail-Hamas savaşı öncesinde Washington, BAE ile İsrail arasında imzalanan 2020 Abraham Anlaşmaları ışığında Riyad ile Tel Aviv arasında da bir normalleşme anlaşması için bastırıyordu.

İran'ın saldırısından kısa bir süre sonra açıklama yapan Suudi Dışişleri Bakanlığı, askeri gerilimin tırmanmasından Suudi Arabistan’ın derin endişe duyduğunu belirtti ve tüm tarafları "en yüksek düzeyde" itidal göstermeye ve bölgeyi yeni çatışmalardan korumaya çağırdı.

Prens Faysal pazar günü İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan tarafından arandı. Resmi Suudi Haber Ajansı'na göre iki bakan bölgesel gerilimleri ve bunların bölgeye etkilerini ele aldılar.

Ajansa göre Suudi bakan aynı gün ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile de bir telefon görüşmesi yaparak bölgede yükselen gerilimi ve bunu kontrol altına alma çabalarını değerlendirdi. 

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Prens Faysal ve Blinken İran saldırısına "koordineli bir diplomatik yanıt" verilmesi gerektiğini vurguladılar.

Ürdün zor durumda

Ürdün hükümeti pazar günü yaptığı kabine toplantısında tüm taraflara itidalli olma ve daha geniş çaplı bir çatışmaya yol açabilecek adımlardan kaçınma çağrısında bulundu. 

Ürdün Kralı II. Abdullah da ertesi gün Amman'da Irak Cumhurbaşkanı Abdül Latif Raşid ile yaptığı görüşmede mevcut durumun gerilimin daha da tırmanmasına yol açabileceği konusunda uyardı. Saraydan yapılan açıklamaya göre iki lider Gazze'de ateşkesi sağlamanın ve bölgede şiddeti sona erdirmenin gerekliliği konusunda mutabık kaldı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi de bölgede gerilimin tırmanmasına karşı olduklarını vurguladı. Berlin'de Alman mevkidaşı ile basın toplantısı düzenleyen Safedi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'yu İran’la çatışmayı kullanarak dünyanın dikkatini Gazze'den başka yöne çekmeye çalışmakla suçladı.

İran’ın saldırısı sırasında Ürdün hava sahası üzerinden İsrail’e giden onlarca İHA’yı önleyen Ürdün, iki ateş arasında kaldı. İran medyası ve Ürdünlü pek çok isim, Filistinlilerin aleyhine ve İsrail'den yana tavır aldığı iddiasıyla Ürdün’ü kınadılar. 

Ancak Ürdün yönetimi yaptıklarını savundu. Kral Abdullah, salı günü başkent Amman'ın kuzeyindeki Mafrak vilayetine yaptığı ziyarette ülkesinin İran ve İsrail arasında "savaş alanı" olmasına müsaade etmeyeceğini vurgulayarak, "Ürdün'ün güvenlik ve egemenliği her türlü mülahazanın üstündedir" dedi. 

Kralın bu açıklamasından önce Sefadi de pazar günü devlet televizyonu El Memleke’ye verdiği demeçte İHA’ları gönderen İsrail olsaydı Amman’ın aynı şekilde tepki vereceğini söyledi. Sefadi, “Politikamız açık: Ürdün'e zarar verilmesini, Ürdünlülerin tehdit edilmesini önlemek için hava sahamızı ihlal eden herhangi bir İHA veya füzeye karşı koyarız" şeklinde konuştu. 

Tahran'ın Ürdün'e yönelik tepkisini protesto etmek için İran'ın Amman'daki maslahatgüzarının bakanlığa çağırıldığını da açıklayan bakan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ürdün kimseyle çatışma istemiyor, İran'la da kesinlikle istemiyor. Biz İran'la iyi ilişkiler istiyoruz." 

Suudi Arabistan ise İsrail'e doğru giden bazı İran İHA’larını düşürdüğü haberlerini yalanladı.

Ürdün 1994’te İsrail ile barış anlaşması imzalamış olsa da ülkede İsrail karşıtlığı yaygın şekilde sürüyor. Ürdünlü yetkililer İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik operasyonunu defalarca kınadılar.

Mısır, Katar ve Türkiye’den sükûnet çağrıları

İran'ın saldırısı üzerine Mısır da bölgedeki durumu "tehlikeli tırmanış" olarak niteledi ve bundan endişe duyduğunu belirtti. 

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ilgili taraflara "azami itidal göstermeleri ve bölgede gerginlik ve istikrarsızlığı arttıracak provokasyonlardan kaçınmaları" için çağrı yapıldı.

Açıklamada, "İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının sonucu olarak bölgedeki çatışmanın yayılmasının tehlikeleri konusunda Mısır’ın defalarca uyarıda bulunduğu” vurgulanırken, durumu kontrol altına almak için Mısır'ın ilgili taraflarla sürekli temas hâlinde olduğu belirtildi. 

Dışişleri Bakanı Semih Şükri pazar günü İsrailli ve İranlı mevkidaşlarıyla telefon görüşmeleri yaptı ve iki tarafa da Orta Doğu'da istikrarsızlığı artıracak yeni provokasyonlardan kaçınmayı telkin etti.

Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre Şükri, ülkesinin "tehlikeli bir tırmanışa geçen mevcut krizi yatıştırmak” için ortaklarıyla beraber çabalarını sürdürmeye hazır olduğunu ifade etti.

Katar da benzer kaygılar dile getirdi. Dışişleri Bakanlığı’nın pazar günkü açıklamasında ilgili tüm taraflara tansiyonu düşürme ve "azami itidal" çağrısı yapılırken uluslararası toplumun da "bölgedeki gerilimi yatıştırmak (…) için acilen harekete geçmesi" gerektiği belirtildi. 

Katar Mısır ve ABD ile birlikte Gazze'de ateşkesin sağlanması ve İsrail ile Hamas arasında bir rehine anlaşmasına varılması için arabuluculuk çabalarına öncülük ediyor. Bu küçük Körfez ülkesinin hem İran’la hem de ABD ile iyi ilişkileri var. Ayrıca Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye dâhil üst düzey bazı Hamas yetkililerine ev sahipliği yapıyor.

Türkiye de bu çağrılara katılarak hem İsrail’e hem de İran'a itidal telkin etti. 

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “İsrail’in, İran’ın Şam Büyükelçiliğine gerçekleştirdiği uluslararası hukuka aykırı saldırı, kaygılarımızı haklı çıkarmıştır. İran’ın bu saldırıya yaptığı misilleme (…) olayların hızlı biçimde bölgesel bir savaşa dönüşebileceğini bir kez daha göstermiştir.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise mevcut gerilimden İsrail'i sorumlu tuttu.

Salı günü Ankara'da basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, “İsrail hükümeti ateşi bölgeye yaymak için provokatif adımlar atmaktadır. İsrail’in (…) Şam’daki İran Büyükelçiliği’ni hedef alması bardağı taşıran son damla oldu” diye konuştu. Bu saldırının uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Erdoğan, Batı’nın sessizliğini de kınayarak “Aylardır İsrail’in saldırgan tutumuna ses çıkartmayanlar, İran’ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Oysa burada öncelikle kınanması gereken Netanyahu’nun ta kendisidir” dedi.

Erdoğan, Gazze'deki savaş nedeniyle İsrail'i en ağır eleştiren liderlerden biri. 

Bu arada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da temaslarda bulunmak üzere salı günü Doha'ya gitti.

Cumartesi gecesi düzenlenen saldırı İran'ın kendi topraklarından İsrail'i hedef alan ilk saldırısı oldu. İran, Lübnan Hizbullahı ve Yemen'deki Husi isyancılar gibi “vekil” güçler aracılığıyla yıllardır İsrail'e karşı gölge savaşı yürütüyordu. Ekimde Gazze savaşının patlak vermesiyle gerilim yükseldi. O günden bu yana İsrail, topraklarına yönelik roket saldırılarına Suriye'deki İran bağlantılı hedefleri vurarak karşılık veriyor.

Saldırının ardından İran ve İsrail karşılıklı misilleme tehditleri savurarak çatışmanın büyüyeceği korkusunu besliyor. Zaten kırılgan olan bölgeyi topyekûn bir savaşa sürükleyecek daha geniş çaplı bir çatışmanın önüne geçmek isteyen ABD ve müttefikleri, İsrail'e itidalli olması için baskı uyguluyor.